Kalp krizi nedir?
Kalbin kendisini besleyen damarların -koroner arter (atardamar)-, aniden tıkanması ile kalp kasının kanlanamaması ve sonuçta kalp kasının ölmesi durumudur. Erken tanı ve hızlı müdahale hayati önem taşır. Kalp kasının yeniden kanlandırılması ne kadar çabuk sağlanırsa, oluşabilecek hasar da o kadar az olur. Göğüste şiddetli ağrı ile birlikte; nefes darlığı, bulantı, kusma, terleme ve bazen de bayılma ile bilinç kaybı ortaya çıkar. Genel kural olarak göğüs bölgesinden başlayıp, kollara, omuzlara, boyuna, çeneye ya da üst karın bölgesine yayılan sıkıştırıcı, baskı yapıcı, çoğu zaman sanki göğüs duvarına biri oturmuş hissi veren tarzda ağrı olması durumunda ilk planda kalp krizinden şüphenilmelidir. Bununla beraber, hastaların %15-20’sinde hiçbir belirti olmaz, buna ‘sessiz kalp krizi’ adı verilir. Bu durum şeker hastalarında, aşırı şişman bireylerde, kronik akciğer hastalığı olanlarda ve kadınlarda daha sık görülür.
Kalp Krizi Belirtileri Nelerdir?
En sık görülen belirtisi göğüs ağrısı olmakla beraber, nefes darlığı, kalbin düzensiz veya hızlı çarpması (çarpıntı), yoğun halsizlik, mide bulantısı ve kusma, baş dönmesi, sersemlik veya bayılma ve hatta ani ölüm görülebilir. Göğüs ağrısı, şiddetli ve künt vasıftadır ve genellikle 20-30 dakikadan fazla sürer.
Hem erkeklerde, hem de kadınlarda kalp krizi hafif belirtilerle ortaya çıkabileceğinden, şüphe anında mutlaka yardım istenmelidir, çünkü kalp krizinde dakikalar bile önem taşır.
Ne yapılmalıdır?
Kalp krizi acil bir durum olduğundan, şüphenilmesi halinde -ölümlerin yarısı kalp krizi başladıktan sonraki ilk saat içinde ölümcül ritim bozuklukları nedeniyle geliştiğinden- hemen 112 acil yardım aranmalıdır. Hastaneye yatışı ve hatta yoğun bakımda kalmayı gerektiren bu hastalıkta tedavinin amaçları kalp krizinin ilerlemesini durdurmak, kalp hasarını en az düzeyde tutmak ve oluşabilecek istenmeyen olayları önlemektir. Bu hedeflere ulaşabilmek için tıkanan damarın yeniden açılması gereklidir. Bunun için ya koroner anjiyografi ile perkütan koroner girişim (PKG) ya da koroner arterlerdeki pıhtıyı eritmek için ilaç tedavisi (fibrinolitik tedavi) uygulanır.
Eğer zamanında müdahale edilip sorumlu damar açılmazsa kalp dokusunun kaybı ile sonuçlanır. Bu kayıp yaygın olursa kalbin pompalama gücünü etkiler ve kalp yetersizliği ile sonuçlanır.
Kalp Krizi Risk Faktörleri nelerdir?
• Yaş (erkeklerde >45, kadınlarda >55)
• Ailede kalp hastalığı öyküsü (birinci derece akrabalarda -anne, baba veya kardeş- erkekte 55, kadında 65 yaşından önce koroner kalp hastalığı öyküsü veya ölüm olması
• Sigara (aktif veya pasif içicilik)
• Yüksek kan basıncı-Hipertansiyon
• Kan yağları seviyesinde bozukluk olması (total ve LDL-Kolesterol yüksekliği, HDL-kolesterolün düşük olması)
• Şeker hastalığı (Diyabet) ve öncesi dönem (Prediyabet)
• Fazla kilolu veya şişman olmak
• Stres
• Fiziksel aktivitenin az olması
• Sağlıksız beslenme
PULMONER EMBOLİ NEDİR?
Pulmoner tromboembolizm (pulmoner emboli) veya diğer ismi ile akciğer damarlarının pıhtı ile tıkanması anlamındadır. Buraya gelen pıhtı çok büyük bir olasılıkla bacaklarda olan varis içi pıhtılardan kaynaklanmaktadır. Varis içindeki pıhtıya da DERİN VEN TROMBOZU (DVT) denir.
KALP KRİZİ İLE PULMONER EMBOLİ DE GÖRÜLEN GÖĞÜS AĞRISININ FARKLARI NELERDİR?
Pıhtı akciğer damarını tıkayınca çok şiddetli göğüs ağrısı olur, nefes daralır ve hastada ölüm korkusu olur. Kalp krizine benzer ama pulmoner emboli de ağrı göğsün yan taraflarında olurken, kalp krizinde ağrı göğsün ön tarafındadır. Pulmoner emboli de ağrı BIÇAK SAPLANIR tarzda iken, kalp krizindeki ağrı ise MENGENE İLE GÖĞÜS SIKIŞTIRILMASI veya GÖĞÜS ÖN YÜZÜNE FİL OTURMASI gibi SIKIŞTIRICI tarzdadır. Pulmoner emboli de hastanın bacak damarlarında pıhtı vardır genel de ve hasta zaten birkaç zaman önce bacak şişliği ve ağrısı çekmiştir. Kalp krizinde ise hastada daha önce kalp şikayetleri vardır. Hastanın kan tetkiklerinde, kalp krizinde TROPONİN yükselirken, pulmoner emboli de D-DİMER yükselir.