KALP DAMAR HASTALIKLARINDA BESLENME
Sağlıksız yaşam tarzının sigara, fiziksel hareketsizlik, alkol, kötü beslenme, ideal kiloda olmama) popülasyona atfedilen kalp damar hastalıklar riskinde yaklaşık %80 payı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle, kalp damar hastalıklarından korunmada ve tedavide yaşam biçimi yönetimi önemli bir role sahiptir. Yaşam biçimi bileşenleri arasında yer alan beslenme alışkanlıkları, kalp damar riski, serum kolesterolü, kan basıncı, vücut ağırlığı ve diyabet gibi risk faktörleri üzerine etkilerle ya da bu risk faktörlerinden bağımsız şekilde etkileyebilmektedir.
BESİNLER
YAĞ ASİTLERİ
Doymuş Yağ Asitlerinde: Altmışlı yıllarda beslenmede doymuş yağın yerini doymamış yağ asitlerinin almasının serum kolesterol düzeyini düşürdüğünün gözlenmesinden sonra, doymuş yağ asitlerinin kalp damar hastalıklarındaki etkisinden bahsedilmeye başlanmıştır. Doymuş yağ alımı ile ilgili kurallara uyulursa (doymuş yağ asitlerinin yerini çoklu doymamış yağ asitlerinin alması, doymuş yağ asitlerinin toplam enerji alımının <%10' unu oluşturması) genellikle aynı zamanda kolesterol alımı da azalır.
Doymamış Yağ Asitleri: Çoklu-doymamış yağ asitlerinin(özellikle balık yağı ve yağlardan kaynaklanan omega-3) ve bitkisel gıdalardan kaynaklanan omega-6 yağ asitleri kalp damar hastalıklarının neden olduğu ölüm oranı, daha az oranda da inme ölüm olanını azalttıkları gösterilmiştir.
MİNERALLER
Sodyum alımının azaltılması ve potasyum alımının arttırılması, kan basıncını düşürücü etkileri nedeniyle önerilmektedir.
VİTAMİNLER
A ve E vitaminleri hakkında yapılan çalışmalarda kalp damar hastalıklarına yakalanma riski arasında ters bir ilişki gözlemlenmiştir. Bu koruyucu etki antioksidan özelliklerine bağlanmıştır.
LİF
Diyette lif tüketimi kalp damar hastalıkları riskini azaltmaktadır. Yüksek lif alımının karbonhidrat açısından zengin yemeklerden sonra tokluk glikoz yanıtlarını azalttığı, toplam ve LDL kolesterol seviyelerini düşürdüğü bilinmektedir. Önemli lif kaynakları kepekli ürünler, baklagiller, meyve ve sebzelerdir.
GIDALAR
Meyve ve sebze; tüketimi ile kalp damar hastalıklarından korunma arasında ilişki olduğunu göstermektedir. İnmeden korunmada daha etkili olduğuna dair çalışmalar da bulunmaktadır. Genel olarak meyve ve sebzeler yüksek lif, antioksidan ve sodyum dışı mineral (potasyum, kalsiyum, magnezyum) içermeleri nedeniyle >5porsiyon/gün önerilmektedir.
Baklagiller; lipitler, glisemik kontrol ve kan basıncında olduğu gibi kalp damar hastalıkları risk faktörleri üzerinde yararlı etkiler olduğu gözlemlenmiştir.
Tam tahıllar; dışta kepek, ortada endosperm ve içte öz bölümlerinden oluşur. Günlük 20 gr ve 30 gr tüketim kalp damar hastalıkları görülme olasılığını sırasıyla %26 ve %36 düşüş sağlandığı gözlemlenmiştir.
Süt ve süt ürünleri; karbonhidrat, protein, kalsiyum, potasyum ve D vitamini gibi mikro besinler içermektedir. Süt ve süt ürünlerindeki yağ, doymuş yağ asitleri içerdiği için genel olarak zararlı olduğu düşünülür ve bu nedenle düşük yağlı süt ürünleri önerilir. Ancak yapılan çalışmalardan çıkarılan sonuçlarda yağ içeriğinden bağımsız olarak süt ve süt ürünlerinin kalp damar hastalıkları riskini arttırmadığı hatta azaltabileceği ortaya konmuştur.
Balık; uzun zincirli n-3 çoklu doymamış yağ asitlerinin kalp koruyucu özelliklerine ait çok fazla kanıt bulunmaktadır. Bu yağ asitlerinin ana kaynağı deniz ürünleridir.(uskumru, somon, ton, sardalya, morina)
Et ve et ürünleri; İçeriğindeki doymuş yağ asitlerine bağlı olarak total LDL kolesterolü arttıracağı düşüncesiyle kırmızı etin genellikle sınırlandırılması ve yerine daha az yağ içerdiği için beyaz et(kümes hayvanları) tüketilmesi önerilir.
BESLENME TİPİ
Risk faktörlerinin tek tek belirlenmesi yerine toplam risk profilinin belirlenmesi yaklaşımına geçişle uyumlu olarak çalışmalar tekli besinler yerine beslenme modelleri üzerine odaklanmalıdır. DASH ve Akdeniz beslenme modelleri yukarıdaki prensiplere dayanan en popüler beslenme tipleridir.
DASH TİPİ BESLENME
DASH tipi beslenmenin kan basıncını düşürdüğü, kan lipit düzeylerini iyileştirdiği dolayısıyla kalp damar hastalıkların gelişme riskini azalttığı ortaya konmuştur. Bu beslenme modeli sebze, meyve ve yağsız veya az yağlı süt ürünleri, tam tahıllar, balık, kümes hayvanları, fasulye, tohum, fındık ve bitkisel yağlar içerirken, sodyumu, tatlıları, şekerli içecekleri ve kırmızı eti sınırlar. Besin içeriği açısından doymuş ve trans yağdan düşük yağdan düşük, potasyum, kalsiyum, magnezyum, lif ve protein açısından zengindir.
AKDENİZ TİPİ BESLENME
Tek bir tip Akdeniz beslenme tarzı yoktur. Akdeniz'e komşuluğu olan 16 ülkenin beslenme özellikleri kültür, etnisite, din, ekonomi ve üretimlerine bağlı olarak farklılıklar gösterebilmektedir. Ancak genel olarak Akdeniz tipi beslenmenin özellikleri yüksek meyve, sebze, baklagiller, kepekli ürünler, balık ve doymamış yağ asitleri (özellikle zeytinyağı), ve düşük oranda kırmızı et, süt ürünleri ve doymuş yağ asitleri tüketimidir. Birçok çalışmada bu beslenme tipinin kalp damar hastalık riskinden koruyucu etkisi gösterilmiştir.
Genel olarak kalp damar hastalıklarından korunmak için sağlıklı beslenme kurallarına uyulması ve enerji alımının sağlıklı bir kiloyu sürdürmek için gerekli enerjiyle sınırlı olmasının yeterli olduğu önerilmektedir. En büyük zorluklardan birinin insanların beslenme alışkanlıklarını değiştirmek olduğu göz önüne alındığında sağlıklı beslenme alışkınlarının çocukluk yaşlarında kazandırılması konusunda ebeveynlerin bilinçlendirilmesi önemlidir.