https://www.ahmetakgul.com.tr/ Prof. Dr. Ahmet Akgül - Koroner damar tıkanıklığında BALON ile darlık açılması (Koroner Anjiyoplasti)

Kalp-Damar Hastalıkları Nedir?

Kalp kasının diğer kaslar gibi çalışabilmesi için sürekli kan akımı gereklidir. Kalbi besleyen damarlara ‘koroner arter’ denir ve üç tane ana koroner damar vardır.

Kalp damar hastalıkları olarak da bilinen iskemik kalp damar hastalığı veya koroner arter hastalığı (KAH), bu damarların genellikle ateroskleroz (damar sertliği) nedeniyle daralması veya tıkanmasıdır. Ateroskleroz, damarların iç duvarlarında kolesterol ve yağ birikintilerinin meydana gelmesidir. Sonuçta mekanik olarak tıkanma ve bozulan damarın anormal fonksiyonları nedeniyle kalp kasına kan akımında azalma olur. Böylece, kalbe oksijen ve diğer besinsel ihtiyaçlar nomalden az gelir ve anjina denen göğüs ağrısına neden olur. Eğer kan akımı tamamen kesilir veya çok az kan iletimi olursa kalp krizi gelişir ve kalp kası hasar görür. Kısaca, anjina yani göğüs ağrısı, kalbe gelen kan miktarında azalma nedeniyle kalbin feryadıdır.

Aslında çocuklukta başlayan ateroskleroz kendini orta yaşta göstermektedir. Erkeklerde kadınlara göre daha sıktır (KAH sıklığı erkeklerde %3.8, kadınlarda %2.3’dür). Erkeklerde en fazla 50-60 yaş civarında, kadınlarda ise koruyucu östrojen hormonun azaldığı dönem olan menopoz sonrasında yani 60-70 yaşlarında sıktır.

Önemi
Tüm dünyada ve ülkemizde en sık ölüm sebebi kalp damar hastalıklarıdır. 2014 yılında ölümlerin %40.4’ünden sorumludur. Bu oran istatistik kurumunun (TÜİK) verilerine göre yıllar içinde artmaktadır ve yaşlanan nüfüs ile daha da artacaktır. Ancak, en fazla ölüm nedeni olmakla beraber, gelişmiş toplumlarda ölüm oranında azalmanın sağlanması, risk faktörlerinin azaltılmasının yararını göstermektedir (tedavi ile %42, risk faktörlerini azaltmaya yönelik girişimler ile %58 azalma sağlanmaktadır).

Ne zaman şüphelenmeliyim?

Koroner arter hastalığı semptomlarını taklit eden pek çok farklı rahatsızlık olabilmektedir. Bazen mide fıtığı, bazen safra kesesi taşları, bazen basit bir adele-kas ağrısı, bazen boyun fıtığına bağlı sol kol ağrısı kardiak nedenli ağrıları taklit etmekte hastayı endişelendirmektedir.

Aşağıdaki şikayetleriniz var ise, kalp kaynaklı olması kuvvetle muhtemeldir.

• ‘Eskiden yürüdüğüm mesafeleri artık rahat yürüyemiyorum, nefesim kesiliyor veya çabuk yoruluyorum’
• ‘Yürürken göğsümde yanma, baskı, sıkışma veya basınç hissi oluyor’
• ‘Yemek sonrası veya ağır eşya-poşet taşırken zorlanıyorum’
• ‘Merdiven veya yokuş yukarı çıkarken göğsümde ağrı oluyor’
• ‘Soğuk havalarda efor sırasında sol kolumda uyuşma hissi oluyor’

En temel belirti göğüs ağrısı olmakla beraber, her göğüs ağrısı kalp ağrısı değildir. Şikayetlerin şiddeti her zaman hastalığın şiddeti ile paralel değildir. Göğüs ağrısı başta hiç bir şikayetin olmaması hastalığın olmadığı anlamına gelmez. Sessiz iskemi denilen bu grupta hiçbir şikayet olmadan kalp krizi gelişebilir. Hastaların %20’sinde ilk belirti ölümdür. Bu grup hastalarda, koroner damarda önemli derecede darlık olmasına rağmen hastada hiçbir şikayet yoktur. Yaşlılarda, diyabetiklerde, aile hikayesi olanlarda ve kadınlarda sıktır.

Göğüs ağrısı temel şikayet olmasına karşın, nefes almada güçlük, boğulma hissi, göğüste basınç, sıkışma, ezilme hissi ve yanma, efora devam edememe- yorgunluk gibi şikayetlere de yol açabilir. Hazımsızlık, mide yanması ile karıştırılabilir.

Göğüs ağrısının özellikleri nedir?

1) Başlatan sebepler: Efor sırasında, ağır bir yemek sonrasında, soğukta, ani stres–heyecan, üzüntü, sinirlenme ile gelişir. İstirahatte oluşuyorsa durum daha ciddidir.
2) Yerleşim yeri ve yayılımı: Genelde göğüs ortasında iman kemiğinin altında veya hafif solunda olmakla beraber, alt çene ile göbek deliği arasında herhangi bir yerde olabilir veya yayılabilir ancak genelde sol omuz ve sol kol iç yanına doğru yayılım gösterir.
3) Karakteri: Genelde baskı, ağırlık, boğulma, daralma, sıkışma, ezilme, yanma, sıkıntı hissi veya kadınlarda daha sık olduğu gibi nefes darlığı veya rahatsızlık hissi olarak tanımlanır. Künt vasıflı olup, batıcı bir tarzda değildir.
4) Süresi: Tetikleyici faktör ile başlayan ağrı, etken gerileyince dakikalar içinde geriler.

Dikkat !!!

• Son zamanlarda başlayan (son 1 hafta veya daha az)
• 10 dakikadan uzun süren, dinlenmekle geçmeyen
• Tetikleyici faktör olmadan istirahat halinde iken olan göğüs ağrısı
• Önceden var ancak süresi, şiddeti ve yayılımı artan alt çene ile göbek arasında herhangi bir bölgede yaygın olarak hissedilen -noktasal yerine- ağrı varlığında acilen kardiyolog tarafından değerlendirilmelidir.

Kadınlar daha şanssız

Kadınlarda, belirtiler biraz daha belirsiz seyretmektedir. Erkekler daha çok göğüs ağrısı ile doktora giderken, kadınlarda nefes darlığı, yorgunluk, bayılma, sırtta, göğüs alt kısmı veya karnın üst kısmında ağrı gibi şikayetler ön plandadır. Bu nedenle daha geç doktora giderler. Ek olarak, bu nedenle testler daha az yapılmakta ve daha yanıltıcı olmaktadır.

Kalp krizi hem erkek hem kadınlarda hafif belirtilerle ortaya çıkabileceğinden, şüphe halinde mutlaka 112 arayarak yardım çağırın, çünkü kalp krizinde dakikalar bile önem taşır.

Risk faktörleri

a) Değiştirilemez olanlar

1) Yaş ve Cinsiyet (erkek >45 yaş, kadın >55 yaş)

2) Ailede kalp hastalığı öyküsü (birinci derecede akraba erkekte 55, kadında 65 yaşından önce KAH varlığı).

b) Değiştirilebilir olanlar

1) Sigara: Aktif ve pasif kullanım. Sigara bırakılması ile 1 yıl sonunda risk %50 kadar azalır. Kalp krizi 2 kat, ani ölüm 2-4 kat daha fazladır.
2) Yüksek kan basıncı- Hipertansiyon: Kan basıncı ile KAH arasında doğrusal olan ilişki vardır. Toplumda hipertansiyon sıklığı %30 olmakla beraber erkeklerde %28, kadınlarda %32 oranında saptanır.
3) Kolesterol yüksekliği: Total kolesterol >240 mg/dl ve LDL kolesterol >130 mg/dl olmasıdır. Total kolesterolde %1 lik azalma ile koroner olaylarda %2 oranında azalma olur.
4) HDL kolesterol düzeyinin 40 mg/dl’den düşük olması.
5) Şeker hastalığı-Diyabet: 12 yılda (1998-2010) %7.2’den %13.7’e yükseldi
6) Obezite-şişmanlık: Beden kitle indeksi (BKİ), kilonun kg olarak boyun metre cinsinden karesine bölünmesi kg/m2 ile elde edilir. BKI 25-30 kg/m2 ise ‘fazla kilolu’; BKI ≥ 30 kg/m2 ise ‘obezite’den bahsedilir. Erkeklerin %15’i, kadınların %29’u obezdir. Fazla kilolularda KAH riski 2 kat, obezlerde ise 3.6 kat daha fazladır. Obezite hem kendisi hem de kolesterol yüksekliğine, şeker hastalığına ve yüksek kan basıncına yol açarak riski artırır. Sadece %10’luk kilo kaybı ile tansiyon, şeker hastalığı, kan lipid düzeyleri ve daha da önemlisi erken ölüm riski düzelir.
7) Fiziksel aktivite azlığı: KAH riskini 2 kat artırır. Fayda egzersiz derecesi ile orantılıdır. Haftada 5 defa >30 dak orta dereceli fiziksel aktivite yapılmalıdır. Orta dereceli egzersiz, kalp hızında %65-80 artış olması, egzsersiz sırasında cümle kurabilir.
8) Kontrolsüz sinir ve stres
9) Çok fazla alkol almak
10) Doymuş yağ ve kolesterolden zengin diyet, tuz oranı fazla, posadan, meyve ve sebzeden fakir diyet
11) Erken menopoz

Tedavi nasıldır?

Tedavi ile hastanın kalp krizi geçirmesi önlenir, hastanın göğüs ağrısı olmadan iyi kalitede ve uzun yaşam sürmesi sağlanmaktadır.

• İlaç tedavisi
• Revaskülarizasyon tedavisi

- Katater yolu ile
- Koroner bypass ameliyatı

Ancak kişiye özel tedavi planı yapılmalıdır. Hastalıklı damar sayısı ve hangi damar olduğu, darlığın derecesi,kalbin kasılma gücü, hastanın yaşı, ilaç tedavisine verdiği yanıt, göz önünde tutularak tedavi yöntemine karar verilir.

Son Söz

Koroner arter hastalığı kronik ve ilerleyici bir hastalıktır. Ömür boyu tedavisi gereklidir. Düzeltilebilir risk faktörleri kontrol altına alınmalı ve yaşam tarzı buna göre düzenlenmelidir. İlaçların düzenli kullanılması ve doktor kontrolünde olmak şarttır.

Koroner anjiyografi nedir? Nasıl yapılır?

Kalp damar hastalığının kesin tanısı için koroner anjiyografi yapılmalıdır. Bir tanı (teşhis) yöntemi olan anjiyografi (kısaca anjio), bir çeşit tıbbi boya maddesi olan ‘kontrast’ madde ile damarların gösterilmesidir. Yapılan bölgeye göre adlandırılması değişir, örneğin kalp damarların gösterilmesine koroner anjiyografi, boyun damarlarının gösterilmesine karotis ve vertebral anjiyografi, bacak damarlarının gösterilmesine ise alt ekstremite periferik anjiyografi denir. Bu işlemden elde edilen veriler hem tanı hem de tedavinin şeklinin belirlemesi açısından yol göstericidir.

Anjiyografi nasıl yapılır?

İşlem öncesi en az 4 saat aç olunmalıdır (ilaçlar az bir su ile alınabilir). Doktorunuz değerlendirmeler sonrası hangi yoldan -kasık (femoral arter) veya koldan (radiyal/brakiyal arter)- işlem yapılacağına karar verir. Hasta anjiyografi laboratuvarına alınmadan önce sterilizasyonun iyi olması açısından kılların temizlenmesi gerekir. İşlemin yapılacağı kasık veya kol bölgesi uyuşturulduktan sonra atardamara kanül yerleştirilir ve bütün işlemler bu kanül içerisinden yapılır. Katater adı verilen ince plastik boru kanül içerisinden geçirilir ve kontrast madde verilerek koroner arterler görüntülenir ve film kayıtları alınır. Bu işlem 20-30 dakika sürer. İşlem tamamlandıktan sonra damara yerleştirtilen kanül çekilir. Kasıktan yapılan işlemlerde 15-20 dakika bası uygulanır ve kanama olmadığı görüldükten sonra kum torbası konulur. Koldan yapılan anjiyografilerde ise, sıkı bir bandaj ile kol damarı kapatılır. Genellikle işlemden 24 saat sonra hastanın günlük aktivitelerine dönmesine izin verilir.

Anjiyografi işleminin riski var mıdır?

Anjiyografi sırasında veya sonrasında, nadir olmakla beraber, istenmeyen olaylar (komplikasyon) gelişebilir. İşlem bitiminden sonra özellikle kasık bölgesi damarında, damar boyunca ağrı, hafif şişlik ve morarma olabilir. Kasık bölgesine kanül yerleştirilmesi sırasında veya girişim sonrasında kanülün kasıktan çekilme sırasında hissedilen ağrıya bağlı olarak ‘vagal’ reaksiyon gelişebilir. Bu durumda geçici olarak nabız ve kan basıncında (tansiyon) düşüklük ve soğuk terleme olur. Koldan kanül çekilmesinde ise, atardamarda spazm (kasılma) olabilir.
İşlem sırasında verilen boyar maddeye bağlı olarak böbrek yetersizliği gelişebilir. Sıklıkla bu durum düzelmekle beraber, bazı özel durumlarda diyaliz gerekebilir. Bunlar dışında çok nadirde olsa, acil cerrahi gerektiren durumlar ile inme (felç) gelişebilir.
Burada önemli nokta, hastanın anjiyografi ihtiyacının net olarak saptanmasıdır. Bu grup hastalarda, anjiyografi ile hastalık hakkında yeterli bilgi elde edilir ve ileri inceleme ya da tedavi yönteminin ne olacağı konusunda karar verilir. Hastanın onam vermesi ve hekimin uygun görmesi durumunda koroner tedavi edici girişim (koronerdeki darlığın balon ile genişletilmesi olan balon anjiyoplasti, koronerdeki darlığa tel kafes ‘stent’ yerleştirilmesi ve diğer bazı yöntemler) anjiyografi ile aynı seansta yapılabilir.

Bilgisayarlı Tomografi (BT) Koroner Anjiyografi nedir?

Bilgisayarlı tomografi (BT) içine yatırılan hastaya kol toplardamarından (ven) tıbbi boyar madde (kontrast) verilir. Bu madde kalp damarlarına ulaşınca görüntü alınır ve damarlardaki darlıklar tespit edilir. Halk arasında ‘kansız anjio -noninvazif’ denen bu yöntem, klasik yöntemle uygulanan anjiyografiye göre daha kısa sürer ve işlem sonrası hastalar hemen günlük aktivitelerine dönerler. Her iki yöntemde de ‘kontrast’ madde kullanıldığından, bu maddeye bağlı alerjik reaksiyon ve böbrek yetersizliği gibi durumlar görülebilir. BT anjiyografide iyi görüntü alınabilmesi için, kısa süreli de olsa nefes tutmanız ve nabzınızın düşük seviyede olması gereklidir. Bu nedenle, işlem öncesi doktorunuz sizden kalp hızını azaltan ilaç kullanmanızı isteyebilir.

BT koroner anjiyografi, özellikle bazı anatomik zorluklar nedeniyle klasik anjiyografinin zor olduğu durumlarda yardımcı olmakla beraber, klasik anjiyografi, damarlardaki darlık oranını sıklığını uç damarlara kadar hatasız şekilde gösterebilir. Oysa BT anjiyografi darlık derecesini abartılı olarak yüksek ve stent içi daralmalarda da hatalı sonuçlar verebilir. Her iki anjiyografi yöntemi arasında en önemli fark, klasik anjiyografide tanı sonrasında anında hemen stent ile tedavi yapılabilmesidir. Bu durum, BT anjiyografide mümkün değildir.

BALON YERLEŞTİRME

Klasik anjio sırasında koldan veya kasıktan girilir. Kalpte damardaki darlık yeri tespit edilir ve kateter ile girilip darlık olan damarın içinde balon şişirilir ve damar içindeki darlık düzeltilir. Buna ANJİOPLASTİ de denir.

Kalp Hastalıkları ve Tedavileri için ayrıntılı bilgiye ulaşmak için lütfen tıklayınız  

Kalp hastalığı ve "tedavisi yok, bu hastalıkla yaşamaya alış"  denilen hastaların tedavi sonrası yorumlarını okumak için lütfen tıklayınız  

Prof. Dr. Ahmet AKGÜL'ün özgeçmişine ulaşmak için lütfen tıklayınız

İletişim ve Randevu için lütfen tıklayınız   

Yasal Uyarı

Bu sitenin içeriği ziyaretçilerini bilgilendirmeye yönelik hazırlanmış olup sağlıkla ilgili konularda tıbbi teşhis, tedavi veya reçete bilgisi özelliği taşımaz. Site, sağlıkla ilgili tüm konularda en doğru bilginin hastayı muayene eden doktorundan öğrenilebileceğini savunur. Sitedeki bilgiler bu amaçla kullanılmamalıdır. Bu bilgilerin yanlış anlaşılması veya kullanılmasından doğabilecek mağduriyetlerden bu site sorumlu tutulamaz.Bu sitedeki bilgileri kopyalama, nakletme veya diğer kullanımlar kesinlikle yasaktır. Web sitesindeki bilgilerin kullanımı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine ve site sahibinin iznine bağlıdır. Tüm kullanıcılar yukarıda belirtilen yasal uyarıyı tamamen ve çekincesiz olarak kabul etmiş sayılırlar.