https://www.ahmetakgul.com.tr/ Prof. Dr. Ahmet Akgül - Kalp Damarları Anjiosu KORONER ANJİO

Anjiyografi nedir? Nasıl yapılır?

Bir tanı (teşhis) yöntemi olan anjiyografi (kısaca anjio), bir çeşit tıbbi boya maddesi olan ‘kontrast' madde ile damarların gösterilmesidir. Yapılan bölgeye göre adlandırılması değişir, örneğin kalp damarların gösterilmesine koroner anjiyografi, boyun damarlarının gösterilmesine karotis ve vertebral anjiyografi, bacak damarlarının gösterilmesine ise alt ekstremite periferik anjiyografi denir. Bu işlemden elde edilen veriler hem tanı hem de tedavinin şeklinin belirlemesi açısından yol göstericidir.

Koroner anjiografi, kalp damarlarının tıkanıklık ve genişlemelerini, bir laboratuar ortamında gösteren, invaziv yani hastaya girişim yapılan, radyasyon içeren bir tanı testidir. Kalp damarlarının hastalıklarını en iyi gösteren testtir. Koroner anjio sonucuna göre hasta ya ilaç tedavisine alınır ya da balon ve stent konur veya koroner baypas ameliyatına alınır.  Koroner kalp damarlarının yapısal ve işlevsel anlamda değerlendirilmesinde en iyi teknik koroner anjiografidir. Yalnızca bir tanı yöntemi değil aynı zamanda tedavinin planlandiği ve ayrıca tedavinin yapıldığı da bir tekniktir. Koroner anjio, kalp damarlarını haritalar ve tedavi veya koroner baypas için DAMAR SAYISINI da belirler. Hani duymuşsunuzdur, komşunuz veya akrabanız ülü baypas, dörtlü baypas, tekli baypas gibi kalp ameliyatı olur. İşte kaçlı damar baypası yapılacağını koroner anjio belirler. Ayrıca koroner baypas ameliyatından sonra da damarların ne durumda olduğunu belirlemek için de koroner anjio yöntemi kullanılır.   

anj.png

 



Yukarıdaki gazete haberinin tamamını aşağıda okuyabilirsiniz veya orijinal haberi görmek için TIKLAYABİLİRSİNİZ.

"DÖRT çocuk annesi Hatice Kara ilk kalp krizini 1999’da geçirdi. Yaşadığı yer olan Sivas’ta ve Malatya ile İstanbul’da hastane hastane dolaşmaya başladı.

Anjiyo, balon, stent uygulamaları peşi sıra geldi.

Bir türlü göğsünde hissettiği ağrılar bitmedi. Kısa yürüyüşler bile zor geliyordu. Sırt üstü yatamıyor, ancak oturarak uyuyabiliyordu. Geçtiğimiz martta geçirdiği kalp krizinden sonra yoğun bakım ünitesine alındı. Orada iki kalp krizi daha geçirdi. Hastane dolaşmaktan, anjiyolardan bıktı. “Bütün sosyal hayatım bitmişti. Evden dışarı çıkamıyordum. Her sabah ‘ölecek miyim, kalacak mıyım?’ diye düşünerek uyanıyordum. Sanki göğsümde bir kamyon oturuyordu. Evde yalnız kalamıyordum. Her anjiyo, balon, stent sonrası aynı sıkıntıları yaşıyordum. Artık anjiyo olmak istemiyordum” diye anlatıyor o günleri.

Aldığı ilaçlara rağmen balonla açılan kalp damarlarına yerleştirilen stentler her seferinde yeniden tıkanıyordu. Nihayet televizyondaki bir sağlık programında Bakırköy Sadi Konuk Araştırma ve Eğitim Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Klinik Şefi Doç. Dr. Ahmet Akgül’ü gördü. Divriği’den atlayıp İstanbul’a geldi. Doç. Dr. Akgül, Kara’yı muayene etti. Kalp damarlarındaki 10 stente rağmen ağrı ve yorgunluk şikayetleri devam ediyordu. Doç. Dr. Akgül, “Stentler konduktan sonra verilen kan sulandırıcılara karşı demek ki direnç geliştirmişti. Şeker hastalığının daetkisiyle yeniden tıkanıyordu. Ameliyata karar verdik” diyor.

LİTERATÜRDE ÖRNEĞİ YOK

Kara’nın iki bacağından alınan damarlarla, 4 kalp damarına by-pass yapıldı. Doç. Dr. Akgül, “Stentler damarlara öyle dizilmiş ki, ameliyat yapmak çok zor oldu. Kadın damarları daha ince. Buna şeker hastası olması da eklenince risk artıyordu. Stentlerden birini çıkardık çünkü damarı bağlayacak yer kalmamıştı. Diğerlerine dokunmadık, aralarında kalan boş yerlere yeni damar yollarını bağladık. Stentler böylece devre dışı kaldı. Hastamızın artık kutu kutu kan sulandırıcı ilaç içmesine gerek yok. Literatürü araştırdım, bu kadar çok anjiyo olan hastaya rastlamadım. Guinness Rekorlar Kitabı’na aday olur bence” diyor."

Koroner anjiyografi, günümüzde koroner kalp hastalıklarının gerek tanılarının konması ve gerekse tedavinin yönlendirilmesinde altın standart olarak kabul edilen invazif bir tanı yöntemidir. Tanısal işlemin devamında veya daha sonraki seanslarda koroner damarlara balon veya stent koyma  yöntemlerine ve koroner arter ameliyatına yol gösterici bir özelliği de vardır. Adından da anlaşılacağı üzere, eski tabirle kanlı bir girişim olması, beraberinde ölüme kadar varabilen komplikasyon riski taşıdığı da unutulmamalıdır.  Son 15 yıla kadar sadece belirli merkezlerde ve kısıtlı sayıda toplanmış olan koroner anjiyo laboratuvarları, bugün artık neredeyse ilçelerde bile bulunur hale gelmiştir. Artan bu başdöndürücü laboratuvar sayısı nedeniyle, koroner anjiyografi işlemi için, laboratuvar mekanının özelliklerinden tutun da koroner anjiyografinin en uygun işlemine, işlemi yapacak en iyi hekimden, laboratuvarda bulunması gerekli en iyi ekipmana ihtiyaç vardır. Koroner anjiyografi laboratuvarının fiziki şartları, anjiyografi cihazının temel özellikleri, laboratuvarda bulunması gereken diğer ekipmanlar, son derece dikkat edilmesi gereken konulardır. Bununla ilgili olarak, batı ülkelerinde yeterince hazırlanmış kılavuzlar mevcuttur. Burada esas amaç; işlemin gerek hasta ve gerekse görevliler için en az riskli olması ve elde edilecek anjiyo görüntülerini en yüksek kalitede sağlayacak şartların tartışılmasıdır.
İnvazif bir işlemin yeterli kalitede ve emniyette uygulanabilmesinin temel kurallarından birisi de, işlemde kullanılacak olan malzemelerin, kateterlerin, ilaçların ve opak maddelerin gerek hekim gerekse anjiyo ekibi tarafından yakından tanınması, bilinmesidir. Nerede, ne zaman ve bunların nasıl kullanılması gerektiğinin bilinmesi hem görüntüleme kalitesi, hem işlem süresi ve hem de komplikasyonların önlenmesi açısından son derece önemlidir. Dolayısı ile, işlem sırasında doğabilecek ihtiyaçları göz önüne alarak, gerekli olabilecek malzemenin yedekte tutulması da mümkün olabilecektir.
Bir hasta için, koroner anjiyografinin uygulamaya konulması, önceden belirlenmiş hastanın anjioya alınma nedenleri ve kesinlikle anjio yapılamayan durumlar belirlenmeli ve buna göre yapılmalıdır. Bunun için de, iyi bir şekilde hasta ve yakınları dinlenmeli, fizik muayenenin ve temel araştırmaların önceden temin edilmesine gereksinim vardır. Özel bazı şartlar dışında, bu temel veriler oluşturulmadan hastaların direkt olarak bu invazif işleme alınmalarının getireceği riskler ve mali yükün hesaplamaları önceden belirlenmiştir. Bu konudaki temel amaç, "önce hastaya zarar vermeme" gibi temel tıp kurallarından ayrı düşünülmemelidir. Genel olarak tüm dünyada kabul edildiği gibi, bu invazif işlem bir kalp uzmanı tarafından yapılmalıdır. Diğer invazif girişimlerde olduğu gibi, işlemin başarısı ve sonuçlarının kabul edilebilir düzeyde olması, işlemi yapan hekimin teknikle ilgili bilgi, tecrübe ve yeteneğine bağlıdır. Temel koroner damar yapısı ve kalbin kendi yapısı  ve işleyişinin çok iyi bilinmesi, işlem sırasında ortaya çıkan görüntülerin hızla değerlendirilmesi ve standart görüntüleme işlemlerine ilave olarak yeni görüntülerin gerekli olup olmadığına karar verilip uygulamaya konulması, hekimin tecrübe düzeyine bağımlıdır. İşlem sırasında veya sonrasında, meydana gelen veya gelebilecek kötü sonuçların hızla tanınması ve gerekirse tedavilerine karar verilmesi, koroner anjiyografi için hayati önem taşır. İşlemden sonra geç dönemde de (işlemden 24-48 saat sonrası) verilen opak ilaca karşı böbrek hastalığı, koroner damarlarda tıkanıklıklar gibi kötü ve istenmeyen ama hayati risk taşıyan sonuçların ortaya çıkabileceğinin bilinmesi, hasta emniyeti açısından gereklidir.

İşlemi yapan hekim, koroner anjiyografinin sınırlarını iyi bilmek zorundadır. Gerekirse, laboratuvarda yardımcı diğer yöntemlere başvurabilecek tecrübe ve donanıma da sahip olmalıdır. 

Anjiyografi nasıl yapılır?

İşlem öncesi en az 4 saat aç olunmalıdır (ilaçlar az bir su ile alınabilir). Doktorunuz değerlendirmeler sonrası hangi yoldan -kasık (femoral arter) veya koldan (radiyal/brakiyal arter)- işlem yapılacağına karar verir. Hasta anjiyografi laboratuvarına alınmadan önce sterilizasyonun iyi olması açısından kılların temizlenmesi gerekir. İşlemin yapılacağı kasık veya kol bölgesi uyuşturulduktan sonra atardamara kanül yerleştirilir ve bütün işlemler bu kanül içerisinden yapılır. Katater adı verilen ince plastik boru kanül içerisinden geçirilir ve kontrast madde verilerek koroner arterler görüntülenir ve film kayıtları alınır. Bu işlem 20-30 dakika sürer. İşlem tamamlandıktan sonra damara yerleştirtilen kanül çekilir. Kasıktan yapılan işlemlerde 15-20 dakika bası uygulanır ve kanama olmadığı görüldükten sonra kum torbası konulur. Koldan yapılan anjiyografilerde ise, sıkı bir bandaj ile kol damarı kapatılır. Genellikle işlemden 24 saat sonra hastanın günlük aktivitelerine dönmesine izin verilir.

Anjiyografi işleminin riski var mıdır?

Anjiyografi sırasında veya sonrasında, nadir olmakla beraber, istenmeyen olaylar (komplikasyon) gelişebilir. İşlem bitiminden sonra özellikle kasık bölgesi damarında, damar boyunca ağrı, hafif şişlik ve morarma olabilir. Kasık bölgesine kanül yerleştirilmesi sırasında veya girişim sonrasında kanülün kasıktan çekilme sırasında hissedilen ağrıya bağlı olarak ‘vagal' reaksiyon gelişebilir. Bu durumda geçici olarak nabız ve kan basıncında (tansiyon) düşüklük ve soğuk terleme olur. Koldan kanül çekilmesinde ise, atardamarda spazm (kasılma) olabilir.

İşlem sırasında verilen boyar maddeye bağlı olarak böbrek yetersizliği gelişebilir. Sıklıkla bu durum düzelmekle beraber, bazı özel durumlarda diyaliz gerekebilir. Bunlar dışında çok nadirde olsa, acil cerrahi gerektiren durumlar ile inme (felç) gelişebilir.

Burada önemli nokta, hastanın anjiyografi ihtiyacının net olarak saptanmasıdır. Bu grup hastalarda, anjiyografi ile hastalık hakkında yeterli bilgi elde edilir ve ileri inceleme ya da tedavi yönteminin ne olacağı konusunda karar verilir. Hastanın onam vermesi ve hekimin uygun görmesi durumunda koroner tedavi edici girişim (koronerdeki darlığın balon ile genişletilmesi olan balon anjiyoplasti, koronerdeki darlığa tel kafes ‘stent' yerleştirilmesi ve diğer bazı yöntemler) anjiyografi ile aynı seansta yapılabilir.

Bilgisayarlı Tomografi (BT)  Koroner Anjiyografi nedir?

Bilgisayarlı tomografi (BT) içine yatırılan hastaya kol toplardamarından (ven) tıbbi boyar madde verilir. Bu madde kalp damarlarına ulaşınca görüntü alınır ve damarlardaki darlıklar tespit edilir.  Halk arasında ‘kansız anjio -noninvazif' denen bu yöntem, klasik yöntemle uygulanan anjiyografiye göre daha kısa sürer ve işlem sonrası hastalar hemen günlük aktivitelerine dönerler. Her iki yöntemde de ‘kontrast' madde kullanıldığından, bu maddeye bağlı alerjik reaksiyon ve böbrek yetersizliği gibi durumlar görülebilir. BT anjiyografide iyi görüntü alınabilmesi için, kısa süreli de olsa nefes tutmanız ve nabzınızın düşük seviyede olması gereklidir. Bu nedenle, işlem öncesi doktorunuz sizden kalp hızını azaltan ilaç kullanmanızı isteyebilir. 

BT koroner anjiyografi, özellikle bazı anatomik zorluklar nedeniyle klasik anjiyografinin zor olduğu durumlarda yardımcı olmakla beraber, klasik anjiyografi, damarlardaki darlık oranını sıklığını uç damarlara kadar hatasız şekilde gösterebilir. Oysa BT anjiyografi darlık derecesini abartılı olarak yüksek ve stent içi daralmalarda da hatalı sonuçlar verebilir. Her iki anjiyografi yöntemi arasında en önemli fark, klasik anjiyografide tanı sonrasında anında tedavi yapılabilmesidir. Bu durum, BT anjiyografide mümkün değildir. 

Koroner Arter Hastalığı ve Katater Tedavisi

 

 

 

1.      Koroner arter hastalığı nedir? Risk faktörleri ve tanısı nasıl konur?

Koroner arter hastalığı, kalp kasını besleyen ve koroner arter (taç damar) olarak adlandırılan atardamarların genellikle ateroskleroz (damar sertleşmesi) nedeniyle kısmi daralmasıdır. Tam olarak tıkanma karşımıza kalp krizi (kalp kasının hasar görmesi) olarak çıkmaktadır.

Risk faktörleri

a.       Yaş (erkeklerde 45 yaş, kadınlarda 55 yaş ve üstü veya erken menopoz)

b.      Aile öyküsü (birinci derece akrabalarda erkeklerde 55 ve kadınlarda 65 yaşından önce koroner arter hastalığının olması)

c.       Sigara kullanımı (aktif veya pasif içicilik)

d.      Hipertansiyon (kan basıncının 140/90 mmHg'den fazla olması veya yetersiz ilaç kullanımı)

e.       Hiperkolesterolemi (total kolesterol >200 mg/dl ve LDL-kolesterol >130 mg/dl)

f.        HDL-kolesterol düzeyinin 40 mg/dl'den düşük olması

g.       Diyabet veya şeker hastalığı (tek başına varlığı koroner hastalık gibi değerlendirilir)

h.      Şişmanlık (obezite)

i.        Fiziksel aktivitenin az olması

j.        Fazla alkol kullanımı

k.      Yoğun stres

Tanısında; elektrokardiyografi, kan testleri, efor testleri, nükleer kardiyolojik incelemeler ile daha gelişmiş yöntemler olan manyetik rezonans ve çok kesitli koroner bilgisayarlı tomografi kullanılmasına rağmen, koroner damarları ve darlıkları (lezyonları) en iyi gösteren yöntem koroner anjiyografidir. Böylece hem hastalığın ciddiyetini hem de tedavi şeklinin planlanması için yol gösterir.

2.      Koroner anjiyografi nedir? Nasıl yapılır? Riskleri var mıdır?

Koroner arter hastalığının olup olmadığını gösteren en doğru tanı yöntemi koroner anjiyografidir. Dolayısıyla, bir tedavi yöntemi değil, tanı (teşhis) yöntemidir. Bu işlemde koroner arterler kontrast madde (boya maddesi) ile görüntülenir. İşlem sonrasında doktor tarafından üç karar çıkabilir.

1.      Koroner arterlerdeki darlıkları açmak için balon anjiyoplasti ve/veya stent işlemi önerilebilir.

2.    Koroner damarlar girişime uygun değilse veya sol ana koroner damar gibi bazı özel darlıklarda koroner arter bypass ameliyatı önerilebilir.

3.      Herhangi bir işlem yapılmadan sadece ilaç tedavisi uygulanmasına karar verilebilir.

İşlem yapılacağı gün hastalar 4-12 saat aç kalmalıdır. Şeker ilaçları dışındaki ilaçlar az bir suyla içilebilir. İşlemin yapılacağı bölgenin (kol-radiyal veya kasık-femoral) temizliği ve gerekirse traş edilmesi sterilizasyon açısından gereklidir. Hasta uyanıkken, lokal anestezi altında -böylece hasta acı veya ağrı hissetmez-, özel bir iğne ile ilgili damara kılıf  ‘sheath' yerleştirilir ve bu kılıf içinden plastik yapıda ‘katater' adı verilen uzun borucuklarla kalbe kadar gidilerek kalp çalışırken damarlarına boyar madde verilir ve koroner damarlar görüntülenir. Bazen boyar maddelere karşı alerji gelişebilir. Bu nedenle alerji veya astımı olan veya daha önce herhangi bir başka işlem nedeniyle bu tür maddelere karşı alerji gelişen hastalar doktorlarına bilgi vermelidir.  İşlem genellikle 15-20 dakika sürmektedir. İşlem bittikten sonra ataradamara yerleştirilen kılıf çekilerek 10-15 dakika kadar basınç uygulanır ve uygulama kasıkta ise bu bölgeye kanama olmaması için kum torbaları konur. El bileğinden yapılan uygulamalarda uzun süre hastanede kalma ve kum torbası uygulamasına gerek yoktur. Genellikle 24 saat sonra hasta normal günlük yaşantısına dönebilir.

Koroner anjiyografi sırasında veya hemen sonrasında nadir de olsa bazı istenmeyen olaylar (komplikasyon) gelişebilir. Deneyimli bir merkezde uzman bir kardiyolog tarafından yapılan anjiyografide kalp krizi, felç ve ölüm gibi olayların gelişimi nadirdir. Ancak, koroner anjiyografi işleminin yapılmaması durumunda riskin daha yüksek olduğu göz önünde tutulmalıdır. Bu noktada önemli olan koroner anjiyografi kararının gerçekten gereken hastalarda verilmesidir.

İşlem yapılan giriş bölgesinde ağrı, şişlik ve morarma olabilir. Bunların zamanla artması halinde doktora başvurulmalıdır. Damara kılıf yerleştirilirken veya çıkartılırken, hissedilen ağrıya bağlı olarak ‘vagal reaksiyon' olarak adlandırılan kan basıncında ani azalma, nabız sayısında düşme ve soğuk terleme görülebilir.

Kullanılan boyar maddeye bağlı olarak sıklıkla geçici ama bazı özel durumlarda (özellikle altta yatan böbrek hastalığı olan hastalarda) kalıcı olarak böbrek yetersizliği gelişebilir.

‘Perkütan koroner girişimler' nedir?

Lokal anestezi ile ciltten girilerek, koroner tıkalı damarlarını açmak için kullanılan ‘balon anjiyoplasti', stent konulması ve diğer yapılan işlemlere ‘perkütan koroner girişimler' denir.

Bunlardan bir tanesi balon anjiyoplastisi olup, koroner anjiyografi yapıldıktan hemen sonra veya bir sonraki seansta yapılabilir. Hastanın onam vermesi ve hekimin uygun görmesi halinde koroner tedavi edici girişimler aynı seansta yapılabilir. İşlem teknik olarak farklı olsa da, hasta açısından koroner anjiyografiden farklı değildir. Bu işlemde süre biraz daha uzun olmakla beraber genellikle 30 dakikada biter. Katater ilgili koroner damara yerleştirildikten sonra, lezyon (darlık) tel ile geçilerek balon darlık üzerinde şişirilir ve açıklık sağlanır. Hastalar genellikle ertesi gün taburcu edilir.

Bir diğer işlem olan stent ya da çelik tel kafes yerleşiminde ise, balon üzerine yerleştirilmiş stent, darlık bölgesinde şişirilir ve stent darlık bölgesinde kalacak şekilde balon çıkartılır. Stent yaşam boyu damar duvarında kalır ve yeri sabittir. Bu işlem, koroner damarlarda balon anjiyoplasti ile yeterli açıklık sağlanamadığında ve/veya balon işlemi sırasında damarda çatlama veya yırtılma olması durumlarında daha iyi bir kan akımı sağlamak için yapılır. Daralmış bölgenin uzunluğuna göre bir veya daha fazla stent gerekebilir.

Üç tip stent kullanılmaktadır. Bir tanesi yalın metal stent olup, yerleştirildikten bir yıl sonra %20-30'unda stent içi daralma olmaktadır. Bu nedenle 2000'li yıllardan sonra ilaç kaplı stentler kullanıma girmiştir ancak bunlarda da %5-10 oranında tekrar daralma olabilmektedir. Stent içinde daralma olması durumunda tekrar balon veya stent içine stent işlemi yapılabilir. Yeni geliştirilen eriyebilir stentler ise bir yıl içinde kaybolmaktadır.  

Balon ve stent uygulamasında başarı oranı %95'ten fazladır.

Stent yerleştirildikten sonra hastalar bir gün takip edilir. Kasıktan yapılan işlemlerde 12 saate kadar bacağın düz tutulması önemlidir.

5. Perkütan koroner girişimlerin riskleri nelerdir?

1.      Ani damar tıkanması: İlk 24 saat içinde girişim yapılan damarda tıkanma olmasıdır. Stent kullanımı halinde balon işlemine göre daha az karşılaşılmaktadır. Bu riski azaltmak için aspirin ve diğer kan sulandırıcı ilaçların belli bir süre birlikte kullanılması gereklidir.

2.      Lokal anestezik maddeye veya boyar maddeye karşı alerji gelişimi

3.      Boyar maddeye bağlı olarak böbrek fonksiyonlarında bozukluk

4.      Girişim yapılan damarda hasar olması ve kanama

5.      Kalp veya damarlardan pıhtı kopması ve beyne gitmesi halide gelişebilen felçler

Taburcu olduktan sonra, yeni gelişen göğüs ağrısı ve nefes darlığı, ateş ve girişim yapılan bölgede kanama veya büyük şişlik ve morarma halinde acil olarak doktora başvurulmalıdır.

Perkütan koroner girişim sonrasında dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?

Koroner arter hastalığı kronik bir hastalık olup, ömür boyu sürecek ilaç tedavisinin başlangıcıdır. Bu bağlamda, hastaların yaşam tarzını değiştirmesi (sigaranın bırakılması, yeterli kilo kaybının sağlanması, fiziksel aktivite ve egzersiz yapılması ve beslenme şeklinde değişiklik), doktor kontrollerini aksatmaması, ilaçlarını düzenli ve tam olarak kullanması önemlidir.

1.      Taburcu olduktan sonraki ilk 24 saat istirahat ediniz.

2.      Bol sıvı içiniz.

3.      Alaturka tuvalet kullanmayınız.

4.      Kabızlık ve ıkınmadan kaçınınız.

5.      Kasık bölgenizi çarpma ve darbelerden koruyunuz.

6.      2-3 gün ağır kaldırmayınız ve merdiven çıkarken kasığınızı koruyunuz.

7.      İşlemden bir gün sonra ayakta ılık su ile işlem yerini ovmadan banyo yapabilirsiniz.

8.      2 gün cinsel aktiveteden uzak durunuz.

KORONER ANJİO YÖNTEMİNDE KULLANILAN FFR NEDİR?

FFR, fraksiyone akım rezervi, koroner kalp damarlarında tıkanıklığın hemen sonrasındaki kan akımının aynı damarda tıkanıklık olmayan durumdaki kan akımına oranıdır. Yani, koroner damarlar kallpten çıkan en büyük damar olan AORT damarının ilk dallarıdır. Eğer koroner damarda tıkanıklık olmasa, aortadaki basınç ile koroner damardaki basınç eşittir. Bu nedenle koroner damardaki tıkanıklığın hemen sonrasındaki koroner damar basıncı, hastanın aort basıncına oranlanırsa çıkan sonuç FFR'dir. Koroner damarlardaki tıkanıklık oranı %70 ve üzeri ise zaten o damara tedavi işlemi gerekir. Bu işlem balon, stent veya koroner baypas olabilir. Ama koroner damardaki tıkanıklık %50 ise ve hastada ciddi göğüs ağrıları varsa, normalde ilaç tedavisi alacak olan bu tıkanıklığa, FFR uygulaması yapılır ve eğer akım düşük çıkarsa o zaman yine balon, stent veya koroner baypas yapılabilir. 

ANJİOGRAFİ İLE DAMARDAKİ SORUN ANLAŞILAMAMIŞ İSE HANGİ TEKNİKLER YAPILABİLİR?

Damarlara anjiografi uygulanmış ama hala istenen sorulara yanıt alınamamış ise yani hala damar içindeki tıkanıklık veya plağın veya yaranın ne düzeyde olduğu anlaşılamamış ise nadir de olsa kullanılan 2 teknik daha vardır:

1-              Intravasküler Ultrason IVUS yani damar içinden yapılan ultrason

2-      Optik koherans tomografi 


Kalp Hastalıkları ve Tedavileri için ayrıntılı bilgiye ulaşmak için lütfen tıklayınız  

Kalp hastalığı ve "tedavisi yok, bu hastalıkla yaşamaya alış"  denilen hastaların tedavi sonrası yorumlarını okumak için lütfen tıklayınız  

Prof. Dr. Ahmet AKGÜL'ün özgeçmişine ulaşmak için lütfen tıklayınız

İletişim ve Randevu için lütfen tıklayınız   

Yasal Uyarı

Bu sitenin içeriği ziyaretçilerini bilgilendirmeye yönelik hazırlanmış olup sağlıkla ilgili konularda tıbbi teşhis, tedavi veya reçete bilgisi özelliği taşımaz. Site, sağlıkla ilgili tüm konularda en doğru bilginin hastayı muayene eden doktorundan öğrenilebileceğini savunur. Sitedeki bilgiler bu amaçla kullanılmamalıdır. Bu bilgilerin yanlış anlaşılması veya kullanılmasından doğabilecek mağduriyetlerden bu site sorumlu tutulamaz.Bu sitedeki bilgileri kopyalama, nakletme veya diğer kullanımlar kesinlikle yasaktır. Web sitesindeki bilgilerin kullanımı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine ve site sahibinin iznine bağlıdır. Tüm kullanıcılar yukarıda belirtilen yasal uyarıyı tamamen ve çekincesiz olarak kabul etmiş sayılırlar.