https://www.ahmetakgul.com.tr/ Prof. Dr. Ahmet Akgül - Kalbin İyi ve Kötü Huylu Kist Tümör ve Kanserleri

kist1.png


Kalbin, başka organlardan gelen kötü hücrelerce tutulup kalpte tümör oluşumu yani metastazlar, direkt kalpten kaynaklanan tümörlerden 20-40 kat daha fazladır. 

Kalbe en sık metastaz yapan kanser: akciğer kaynaklı bronkojenik karsinomdur yani akciğer kanseridir. Lenfoma, lösemi, meme ve yemek borusu yani özofagus kanserleri de kalbe metastaz yapan tümörlerdendir. Kalp tutulunca en sık kalbin etrafındaki zar yani perikard tutulur, sonra kalp kasına yani myokarda da yayılım olabilir.  

Karp tutulumu olan olguların 1/3'ünde ölüm direkt metastaza ve sebep olduğu kalp tamponantı yani kalbin etrafında kese içinde sıvı artışı,  kalp yetmezliği ve koroner arter tutulmasına  bağlı olabilir. Tutulum çoğu olguda belirsizdir. 

Kalp kesesinin yani perikardın lenfatik bağlantısının büyük bölümü aorta köküne olmaktadır. Bu alandaki kanser hücrelerinin yayılımı kalp kesesinde aşırı sıvı artışı yani  perikardiyal effüzyon oluşumuna sebep olur. 

Deri kanseri olan Melanom nadirende yumuşak doku kanserleri olan sarkomlar, kalp kasına  kan yoluyla yayılır. 

Direkt yayılım  bronş, meme ve özofagus tümörlerinde kalbe yakın komşulukları nedeniyle oluşur. 

Kalp kesesinde aşırı sıvı birikmesi yani Perikardiyak effüzyon kalbe yayılan kanserlerin kalpte yaptığı en sık bulgudur. Akciğer kanserlerin 1/3'ünde, meme kanserleri, lenfoma ve lösemilerde sıktır. 

Söylediğimiz gibi direkt olarak kalpten kaynaklanan tümör ve kanserler, yukarıda belirtilen metaztazlardan daha nadirdir. Kalbin direkt olarak kendisinden kaynaklanan kanserler hakkında bilgi için yazımızın devamını okuyunuz:

MEZOTELYOMA

Asbestoza maruz kalma ile bir ilgilidir. Perikardiyak boşluğu kaplayan birçok kitleler mevcuttur. Sonuçta tüm perikardiyak boşluk bu kitlelerle tıkanır.  

LENFOMA

Oldukça nadirdir. Tipik olarak Non-Hodgkin B hücre tipindedir. Kalp veye parikardda sınırlıdır. Genellikle bağışıklık sistemi azalan hastalarda görülür. Hızla gelişen kalp yetmezliği, tıkanmaya bağlı şikayetler, ve aritmi en sık bulgulardır. Hastalığın gidişatı kötüdür. Kemoterapi ile remisyon gösteren vakalar saptanmıştır. En sık kalbin sağ tarafını tutarlar. Özellikle sağ atrium tutulur. Birden fazla kalp odacığıda tutulabilir. Perikard invazyonu sıktır. Perikardiyak effüzyon sıktır, büyük miktarlarda olabilir ve tek bulgu olabilir. Sarkomlara oranla daha az nekroz, kapakları tutma ve kalp odalarına yayılma özelliği gösterirler. 

img_1149.jpg


LEİOMİYOSARKOM

Kalpte düz kas hücrelerinden oluşan kötü huylu tümörlerdir.  Kalbin iç yüzeyini döşeyen hücrelerin altındaki kaslardan oluşur fakat pulmoner ven ve arterlerin düz kaslarından kaynaklanıp kalbe de yayılabilirler. Kardiayak leiomyomlar, kardiak sarkomların %8-9'unu oluştururlar. Sol atriuma yerleşir ve konjestif kalp yetmezliği bulguları ile karşımıza çıkarlar. 

OSTEOSARKOM

Kötü huylu, kemik üreten hücre içeren heterojen grupta bir tümördür. Daha çok osteoblastik, kondroblastik veya fibroblastik diferansiasyon gösterirler. Kardiak osteosarkomlar, tüm kardiak sarkomların %3-9'unu oluşturular. Metastatik olan osteosarkomlar sağ atriuma yerleşme eğilimi gösterirler. Primer kardiayk osteosarkomlar ise sol atriuma yerleşir ve kanın geçişinin tıkanmasına bağlı olarak konjestif kalp yetmezliği bulgularına sebep olurlar. Bu tümörler oldukça kalsifiye yani kireçlidir ve taş kalp olarak tanımlanırlar. 

RABDOMİYOSARKOM

Kalpteki kasların kötü huylu tümörüdür. Kardiyak sarkomların %4-7'sini oluşturur. Bebek ve çocuklarda görülen en sık tümördür. Daha çok erkeklerde görülür. Özellikle herhangi bir kalp odasında yerleşme eğilimi göstermez. Klinik bulgu ve hastanın şikayetleri değişkenlik gösterir. Myokardda herhangi bir yere yerleşebilir ancak diğer sarkomlara göre kardiak kapakları tutma eğilimi daha fazladır. Genellikle birkaç yerden gelişebilir ve kalp kesesini de tutabilir. Anjiosarkomların aksine, rabdomyosarkomlar daima kalp kasını tutma eğilimi gösterir.

ANJİOSARKOM

Kötü huylu kalp tümörleri oldukça nadirdir. Eğer varsa bunların %25'i anjiosarkomdur yani kalpte en sık görülen kötü huylu tümör, anjiosarkomdur. Damarların iç yüzünü döşeyen hücrelerden kaynaklanır. Daha çok erkeklerde görülürler. Bu tümörler genellikle sağ atrium veya perikarttan kaynaklanırlar. Fakat pulmoner arterlerden de orjin alabilirler. Bu tümörlerin %25'i intrakaviter yerleşir, valvüler obstrüksiyona veya sağ kalp yetmezliği, hemorajik sıvı ve perikardiyak tamponanta sebep olabilir. Anjiosarkomda 2 tip tanımlanmıştır. İlki iyi sınırlı kardiak boşluğa doğru yayılan kitle , ikincisi perikard boyunca yaygın infitrasyon yapan kitledir. Tümörün metaztaz yapma oranı yüksektir,  %66-89 arasındadır. Akciğer, karaciğer, beyincik, cilt ve kemik tutulabilir. Tedavi genellikle hafif iyileşme sağlar, gidişat kötüdür. 

PARAGANGLİOMA

Genç ergenlik döneminden 60'lı yaşlara kadar geniş bir yelpazede görülebilirler. Ancak 40 yaş ve 50 yaşlarda ve genç erişkinlerde daha çok görülür. Genellikle kalbin tabanında vagus sinirinin dağılım alanında yerleşir. Sol atrium veya ona komşu yerleşirler. Sol atriumdaki visseral paraganglialarda yerleşirse sol atrium posterior duvarında veya sol atrium tavanındadırlar. İnteratrial septumuda tutabilirler. Klinik olarak hastalarda hipertansiyon, dilate kardiyomyopati, katekolamin artışı saptanır. Bu tümörler iyi huylu olarak tanımlanır, ancak kardiak paragangliomların metastatik yayılım yapabilir. Bu nedenle metastaz potansiyeli olan benign neoplasm olarak kabul edilirler. Malign tabiatı mevcuttur. Bu tümörlerin damarlanma oranı çok yüksektir. Koroner arterleri tutma eğilimi gösterirler, ameliyatta çıkarılmaları güçtür. 

PAPİLLER FİBROELASTOM

Kalp kapaklarının en sık tanımlanan tümörleridir. Aort ve mitral kapaklarda en sık görülür. Tam sebepleri bilinmemektedir.  Miksomlardan sonra en sık görülen ikinci en sık kalbin iyi huylu tümörüdür. Primer kardiyak tümörlerin %10'unu oluşturur. Erkek kadın oranı eşit, 50 yaş üzerindeki hastalarda sıktır. Aortik kapağı tuttuklarında anjina yani göğüs ağrısı, paroksismal atrial fibrilasyon yani çarpıntı, myokard infarktüsü veya ani ölüme sebep olur. Sağ koroner arter çıkımında tıkanıklık olabilir. Embolizasyon oluşabilir buna bağlı sistemik bulgular saptanabilir. Sağ tarafta yerleşenler genellikle şikayetleri yoktur. Eko ile tanısı kolayca konulabilir.  

HEMANJİOM

Her yaşta görülebilen,  kalp tümörlerinin %5-10'unu oluşturan damarsal tümörlerdir. En sık bulgusu efor sırasında nefes darlığıdır, fakat bazı hastalarda hiç bir şikayet te olmayabilir. Herhangi bir kalp odacığında yerleşebilirler. Çeşit olarak kapiller, kavernöz ve arteriovenöz olabilirler. Perikardiak yani kalp kesesi boşluğuna uzanırlar. Kardiak hemanjiomlar Kasabach-Merritt sendromunun bir parçası olarak görülebilirler. 

FİBROMA

Ventriküler ve intramural lokalizasyonda olabilir veya kalsifiye olabilirler. Primer kardiyak fibromlar nadir olup infant ve çocuklarda sıktır. Kardiyak fibromlar, yarık damak, dudak ve hidrosefali gibi gelişimsel bozukluklarla birliktedir. Gorlin sendromu (Nevoid bazal hücreli karsinom sendromu) nadir genetik geçişli multisistem hastalığıdır.  Etkilenen olgularda multiple gelişimsel anomaliler vardır. Kardiyak fibromlar en sık bulgudur. Klinik olarak kalp yetmezliği, aritmi, göğüs ağrısı vardır, %33 olguda ani ölüm olur.

RABDOMİYOMA

Çizgili kastan kaynaklanan tümörlerdir. İnfantlarda ve çocuklarda en sık görülen tümördür. Erkeklerde daha sıktır ve kendiliğinden  gerilemeleri nedeniyle takip edilirler.  Şikayetler tümöre bağlı ise ameliyat edilirler.  Genellikle birden fazla sayıdadır ve ventriküler myokarddan kaynaklanarak kaviteye doğru serbestçe hareket ederler. Rabdomyomlar %80-90 hastada, tüberoskleroz ile birliktedir. 

LİPOM

En sık görülen ikinci iyi huylu kalp tümörleridir. Kapsüllü yağ dokusu birikimleridir ve çok farklı yaş gruplarında görülebilirler. Çoğu tesadüfen saptanırlar. Bazıları ise kan akımındaki tıkanıklık veya ventriküllerde basıya sebep olurlar. Eğer perikartta yerleşirlerse da- ha çok ventriküllerde kompresyon oluştururlar. Epikardiak ve endokardiak lokalizasyonlarda sıktırlar. Büyük bir çoğunluğu supepikardiak olup, perikardiak boşluğa uzanırlar.  İnteratrial septumda yerleşen lipomlar ekoda miksomadan ayırt edilemeyebilir. Bilgisayarlı Tomografi'de ayrım nispeten kolaydır. 

MİKSOMA

Miksomaların büyük bir çoğunluğu erişkinlere 40 ila 70 yaş arasında ortaya çıkar. Miksoması olan hastaların az bir kısmının (%7) Carney kompleksi olarak bilinen genetik bir hastalığı vardır.  Carney kompleksi olan hastada kalpte miksoma, ciltte koyu renkli lekeler, hipofiz hastalıkları, memede fibroadenomlar ve melanotik schwannomlar gibi kalp dışında da tümörler mevcuttur. Miksoma da hastanın şikayeti, kalpteki kan akımının tıkanıklığına bağlı bulgular, yani nefes darlığı çarpıntı, ani bayılma, halsizlik,  embolik olaylar, ateş, halsizlik, kilo kaybı gibidir. %90' hastada kalpte tek bir miksoma vardır, ve genellikle atriuma yani kulakçık kısmına yerleşir. Atriyumlardan da %80 sol atriyuma, %10-20'si sağ atriumda yerleşir. İnteratrial septumda yerleşme eğilimleri daha fazladır. Miksomalar iyi huylu tümörlerdir, Oldukça nadir olsa da miksomalar kötü huylu olabilirler.

Kalp Hastalıkları ve Tedavileri için ayrıntılı bilgiye ulaşmak için lütfen tıklayınız  

Kalp hastalığı ve "tedavisi yok, bu hastalıkla yaşamaya alış"  denilen hastaların tedavi sonrası yorumlarını okumak için lütfen tıklayınız  

Prof. Dr. Ahmet AKGÜL'ün özgeçmişine ulaşmak için lütfen tıklayınız

İletişim ve Randevu için lütfen tıklayınız   

Yasal Uyarı

Bu sitenin içeriği ziyaretçilerini bilgilendirmeye yönelik hazırlanmış olup sağlıkla ilgili konularda tıbbi teşhis, tedavi veya reçete bilgisi özelliği taşımaz. Site, sağlıkla ilgili tüm konularda en doğru bilginin hastayı muayene eden doktorundan öğrenilebileceğini savunur. Sitedeki bilgiler bu amaçla kullanılmamalıdır. Bu bilgilerin yanlış anlaşılması veya kullanılmasından doğabilecek mağduriyetlerden bu site sorumlu tutulamaz.Bu sitedeki bilgileri kopyalama, nakletme veya diğer kullanımlar kesinlikle yasaktır. Web sitesindeki bilgilerin kullanımı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine ve site sahibinin iznine bağlıdır. Tüm kullanıcılar yukarıda belirtilen yasal uyarıyı tamamen ve çekincesiz olarak kabul etmiş sayılırlar.