AORT DAMARI VE KAPAĞI NEDİR?
Aort hastalıkları ile bilgi verilmeden önce "aort damar nedir" ve "aort kapak nedir" sorularına cevap vermemiz gerekir. Bir hastalığı ve bozukluğu anlamadan önce, o hastalığın nerede ve hangi yapıyı oluşturduğunu bilmemiz gerekir.
Aort damarı kalpten çıkan, vücudun en büyük atar damarıdır. Atardamardır çünkü içinde temiz kan taşır. Temiz kan demek içinde oksijeni en fazla olan kan taşıyan damar demektir. Aort damarı kalbin sol karıncığından yani sol ventrikülünden çıkar. Kalbin yapısını ve söylediğimiz bu latince kelimelerin tam olarak ne demek olduğunu bilmek istiyorsanız web sitemizde bulunan "uzmanlıklar" altında bulunan "kalp hastalıkları" bölümünde "kalbin yapısı" bölümüne bakınız veya kısaca BURAYA TIKLAYINIZ.
Aort damarı içinde kan çok şiddetli bir basınçla kalpten çıkar. Bu nedenle tansiyona bağlı damar yırtılmaları ve damar anevrizmaları (damar balonlaşması) en çok aort damarı içinde ortaya çıkar.
Aort kapak ise kalp ile aort arasında bulunan, tek yönlü çalışan bir kapı görevi görür. Yani temiz kan sol karıncıktan büyük bir basınçla aort damarına atılırken, arada bulunan aort kapak açılır ve kan geçtikten sonra kapak kapanır. Kapak kapanınca kan, aorttan tekrar kalbe dönmez. Böylece kan, tüm enerjisini vücudun en ince damarına girmek için harcar.
Aort Anevrizması
Aort içinde basıncı çok yüksek kan bulunur. Bu kanın basıncı, bildiğimiz TANSİYON dur. Yani bir Hastanın aortu içindeki kanın, aort duvarına yaptığı gerilime, o kişinin tansiyonu denir. Bu basınç yani tansiyon normalde BÜYÜK ve KÜÇÜK diye 2 ye ayrılır. Hani derler ya BÜYÜK TANSİYONUM ŞU, KÜÇÜĞÜ DE BU diye. Büyük tansiyon, kalbin kasılması sırasında kalpten çıkan kanın aort duvarına yaptığı basınçtır ve normal değeri 100-140 milimetre civadır (mmHg). Halk arasında ise 10 ila 14 arasında olarak bilinir. Küçük tansiyon ise kalbin gevşeme sırasında olan aort içindeki kanın basıncıdır ve 60-90 milimetre civa (mmHg) dir. Ya da halk arasında 6 ila 9 arasında.
Önce şunu bilmeliyiz. Aort 4 bölümde incelenir:
3- Torasik aort (Göğüs içi Aort): aslında önceki aort bölümleri de göğüs içindedir. Ama bu ismi yalnızca bu bölüm alır. Buradaki hastalıklarda OMURİLİK etkilenir çünkü omurilike giden damarlar buradan çıkar.
4- Karın Aort Damarı (Abdominal aort): Göğüs içindeki aort damarı, diafram kasını geçtikten sonra karın içine girmiş olur. Aşağıya doğru ilerler ve karnın en alt düzeyinde ikiye ayrılar ve hem sağ hem de sol bacağa kan gönderen damarları oluştururlar. Karın içindeki aort yani abdominal aorttan çıkan dallar hem karın içindeki tüm organları besler hem de bel omurgalarının içindeki omurilik beslenir.
Sonuçta aort damarında ister balonlaşma (anevrizma), ister kanama, ister Diseksiyon olsun, sorun olan yerdeki aort ile ilgili damar ve organ yapıları bozulur:
Ne demek bu?
Asendan Aort ANEVRİZMA veya DİSEKSİYON veya KANAMASI durumunda ve ayrıca bu hastalığın ameliyatı sırasında etkilenecek yapılar vardır. Aort kapağı, koroner damarlar ve sağ şah damarı yani beyin etkilenir.
Arkus Aort ANEVRİZMASI veya DİSEKSİYON veya KANAMASI durumunda ise, öncelikle her iki şah damarı yani beyin ve kol damarları etkilenir.
AORTOGRAFİ VEYA AORTOGRAM NEDİR?
Aortogram, bildiğimiz anjiografi laboratuarında yapılan bir görüntüleme işlemidir. Bacaktaki kasık atar damarından iğne ile girilir, iğnenin içinden kateter denen içi boş borucuk sokulur ve bu kateter aort damarında aort kapağına kadar uzatılır. Kateter içinden kanın varlığını gösteren opak ilaç verilir. Aynı anda görüntüler çekilir. Bu işlem radyasyon içerdiği için hamile ve riskli hastalara yapılmaz.
Aortografi aort kapak ve kök hastalıklarında; anevrizma veya diseksiyon şüphelerinde; aort koarktasyonu ve patent duktus arteriozus gibi doğuştan gelen kalp ve damar hastalarının tanılarında; göğüs travmalarıyla ilişkili damarsal yaralanmalarda ve koroner arter bypass ameliyatının değerlendirilmesinde kullanılmaktadır. Her ne kadar bu klinik durumların çoğunluğunda transözefajial ekokardiyografi yani TEE, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans anjiografi yani EMAR ANJİO gibi tetkikler aortografinin yerini almış görünsede, aortografi hala günlük pratikte başvurduğumuz önemli bir tamamlayıcı tetkikdir. Aortogramın dezavantajları arasında invazifdir yani hastanın canını acıtan bir yöntem olması, kullanılan opak maddenin allerji veya böbrek bozukluğuna yol açması ve özellikle damar yırtılması yani diseksiyon gibi istenmeyen etkileri de vardır.
BİKÜSPİT AORT KAPAK HASTALIĞI
CEVABIMIZ:
Aort kapağı normalde 3 yaprakçığı olan bir kapaktır. Eğer doğuştan 2 yaprakçıklı olarak oluşmuş ise BİKÜSPİT AORT denir. Normal şartlarda ileri yaşlara kadar fazla bir şikayet ve bulgu vermez. Ama eğer aort damarında genişleme veya aort koarktasyonu da bu hastalığa eşlik ederse şikayet ve bulgular daha erken yaşta başlar. Bu iki hastalık yani asendan aort genişlemesi ve aort koarktasyonu, biküspit aort kapağı olan kişilerde daha sık gözlenir. O nedenle bu hastaların tanısı için yukarıda belirttiğimiz anjiogram işelemi de yapılmalıdır.Aort anevrizması ise tansiyon kontrolü ile takip altında tutulmalıdır. Özellikle 6 ayda bir en iyi merkezlerde eko yapılmalı ve genişlemenin hızına bakılmalıdır. Eğer çıkan aort 5 veya 5.5 cm e gelmiş veya 6 ayda bir 0.5 cm den fazla ileleme kaydetmiş ise, hasta ameliyata alınmalıdır.
Biküspit aortası olan hastalar normal hayatlarına ve sporlarına devam edebilirler. Aort genişlemesi riskine azaltmak için, hastanın hipertansiyon atakları yaşamaması için devamlı tansiyon kontrolü yapılır ve en iyi kalp doktorunca gerekirse ilaçlarla takip edilmesi gerekir.
AORT DİSEKSİYONU VE GEBELİK
CEVABIMIZ:
Hastamızın sorusu ve vereceğimiz cevap birçok hastayı ilgilendirdiğinden, hastamızın sorusunu ve cevabı açık bir şekilde yayınlıyoruz. Tabii ki hastamızın kimliği bizde saklı kalmak şartı ile.
Öncelikle çok geçmiş olsun, vefat edenlere Allah rahmet etsin, sizin de bir kez daha başınız sağolsun.
Aort ve damar hastalıkları, birçok hastalıkta olduğu gibi, genetik yani kalıtsal geçişli hastalıklardır. Yani kişinin sülalesinde ve özellikle anne ve babsında hastalık varsa o kişiye de geçme riski yüksektir. Amam unutmayın ki, yüzde yüz değildir. Yani illa ki çocuğa geçecek diye bir durum yoktur. Zaten tıp biliminde yüzde yüz diye bir tabir yoktur. Çünkü her hasta diğerinden farklıdır. Peki, aort diseksiyonu nedir?
AORT DİSEKSİYONU NEDİR?
Aort diseksiyonu, aort damar duvarının içerden yırtılmasıdır. Yani aort damar dyvarını oluşturan üç katmanın, özellikle tansiyon yükselmesine bağlı, damarın boylu boyunca yırtılması işlemine denir. Burada damar duvarı boylu boyunca içten ayrıldığı için, gerçek bir damar yırtılması gibi dışarıya kanama olmaz. Ama içten olan bu tabakaların ayrılması hayati risk taşır. Özellikle çıkan aort bölümü denen, kalpten çıkan aort damarının ilk kısmı diseksiyona uğrayınca acil ameliyat gerekir. Ameliyat yapılmazsa hasta ölebilir veya diseksiyon ilerleyip şah damarını tutar ve hasta felç olabilir. Yani birçok organ kansızlığı bağlı bozulabilir veya hasta direkt olarak ilk bulgu olarak ölüm olabilir.Bu yırtılmanın en büyük nedeni damar içindeki kanın basıncının yükselmesi yani tansiyondur. Tansiyonu yükselten tüm nedenler hastada aort diseksiyonu yapabilir ve ailesinden gelen genetik de varsa bu durum çok erken yaşlarda ortaya çıkabilir. Hastamızın ailesinde olduğu gibi.Tansiyon bu işte en önemli etken dedik, diğer önemli etken de gebelik. Gebelikte kan miktarı arttığından tansiyon yüksekliğine meyil olur. Hastada da yatkınlık varsa gebeliğin tüm dönemlerinde tansiyon yüksekliği olur ve kontrol altına alınmaz ise diseksiyon riski olur. Bu nedenle hastamıza önerimiz bu riski bilmesi ve çok iyi tıbbi gözlem altında gebeliği yaşaması. Kesinlikle kontrol altında olmadan bu riski yaşamaması gerekir.
HABERTÜRK GAZETESİ HABERİ
Aşağıdaki gazete haberinin aslını yukarıdaki başlıkta bulunan linke tıklayarak da görebilirsiniz.
Doğan Cüceloğlu aort yırtılması nedeniyle hayatını kaybetmişti! Aort yırtılmasından korunmak için bu önerilere dikkat!
Psikolog ve yazar Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu'nun ölüm sebebi belli oldu. Aort damarı yırtılması nedeniyle hayatını kaybeden Cüceloğlu, sevenlerini yasa boğdu. Aort damarı yırtılması, yaklaşık beş yıl önce ünlü sanatçı Oya Aydoğan'ın da hayatını kaybetmesine neden olmuştu. Aort yırtılması vakalarının yaklaşık yüzde 40'ı ani ölümle sonuçlanıyor. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akgül, aort yırtılmasında en güçlü risk faktörünün hipertansiyon olduğunu vurguladı. Bu nedenle sigara kullanımının ve obezitenin bir an önce engellenmesi, ailesinde kalp damar hastalığı bulunanların ise çevresel faktörleri düzenlemesi, gerekli kontrollerini yaptırması öneriliyor. Habertürk'ten Demet Demirkır'ın haberi:
Psikolog ve yazar Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu'nun (83) aort damarı yırtılmasına bağlı olarak hayatını kaybettiği bildirildi. Bilinen bir rahatsızlığı olmayan ve iki yıl önce kalp ameliyatı geçirdiği ifade edilen Cüceloğlu, ölümüyle sevenlerini yasa boğdu.
Ünlü sanatçı Oya Aydoğan da (59) yaklaşık beş yıl önce yemek yerken rahatsızlanmış, aort damarının yırtılması üzerine hastaneye kaldırılmıştı. 12 saat süren ameliyatın ardından tedavisi yoğun bakımda devam eden Oya Aydoğan hayatını kaybetmişti.
Peki aort yırtılması nedir, aort damarı yırtılması en çok kimlerde görülür, aort yırtılmasını önlemenin yolları neler? İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akgül, bu konuyla alakalı bilinmesi gerekenleri Habertürk'e anlattı.
Prof. Dr. Ahmet Akgül, "Aort, kalpten çıkan en büyük ana damardır. Bütün vücuda kan veren ve dallarıyla bütün vücudu besleyen ana atardamarımızdır. Özellikle tansiyon ölçümü yaptığımız kollar ile amacımız; o atardamar içerisindeki kanın duvara yaptığı basıncı ölçmektir. Biz aortun içindeki kan basıncını tansiyon cihazıyla ölçeriz. Tansiyonu ölçmenin amacı şudur; eğer tansiyon belli bir limitin üzerindeyse o atardamar yavaş yavaş genişlemeye başlar. Aynı zamanda hastada kolesterol, hareketsizlik, stres ve yaşın ilerlemesiyle beraber damar duvarlarında da plaklar oluşmuşsa veya damar duvarı kireçlenmişse, sertleşmişse o zaman damar genişlemesine bağlı duvarda harabiyet olur ve bu damar duvarı yırtılır" dedi.
AORT YIRTILMASI İKİ ŞEKİLDE MEYDANA GELİYOR
Aort yırtılmasının iki şekilde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akgül, "Birincisi, damar duvarının içinden yırtılabilir; çünkü damar duvarı üç katlıdır. Bu katların arasına kan girerek yırtmış olur ve buna aort diseksiyonu denir. İkincisi, aort duvarı tamamen ayrılır ve kan dışarı yani vücudun boşluklarına, göğüs boşluklarına akar. Buna da aort rüptürü denir" diye konuştu.
AORT YIRTILMASINDA RİSK FAKTÖRLERİ
Prof. Dr. Ahmet Akgül, aort yırtılmasında en önemli risk faktörünün hipertansiyon olduğunu aktararak şunları söyledi: "Hipertansiyonu oluşturan nedenler ise obezite, sigara kullanımı, ileri yaş, erkek cinsiyetidir. Bunlar damar yırtılmasını artıran durumlardır. Aynı zamanda kişide Marfan sendromu gibi doğuştan bağ dokusu hastalıkları varsa da aynı şekilde etkilenir. Marfan sendromu, kalp-damar, iskelet sistemi ve göz bozukluklarıyla kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalar uzun boyludur. Hastada bağ dokusu bozuktur. Bağ dokusu iyi gelişmediği için aort duvarını oluşturan bağ dokusu da iyi gelişmemiştir bu nedenle burada aort yırtılması meydana gelebilir."
AORT YIRTILMASINDA BU BELİRTİLERE DİKKAT!
Aort yırtılmasının, genelde aort damarının genişlemesiyle ortaya çıktığına dikkat çeken Prof. Dr. Akgül, "Aort damarının genişlemesine aort anevrizması denir. Aort anevrizması, hem göğüste olabilir hem de karın içerisinde olabilir. Çünkü aort, kalpten çıkıp bacaklara kadar giden geniş bir damar sistemidir. Aort genişlemesi olduğu zaman hastada zaten tansiyon bulguları olur. Aynı zamanda hastalar yutma güçlüğü, göğüs ve sırt ağrısından şikayet edebilirler. Çok nadiren nefes darlığı olur. Diseksiyon olduğu zaman ağrı çok keskindir, bıçak saplanır gibi bir ağrı tarif edilir. 50-60'lı yaşlarda erkek hasta, göğsün ön veya arka kısmından çok şiddetli bir şekilde bıçak saplanmış gibi hisseder. Bu hastaların hemen kontrol edilmesi gerekir.
Bir de karında aort genişlemesi ve yırtılması söz konusudur. Bu hastalarda ise karın ağrısı meydana gelir. Karın içerisinde sanki nabız atıyormuş gibi bir his duyulur" açıklamasında bulundu.
AORT YIRTILMASINI NASIL ÖNLEYEBİLİRİZ?
Prof. Dr. Akgül, sözlerine şöyle devam etti: "Ailede, annede, babada, kardeşlerde veya dedelerde koroner arter hastalığı varsa, hastanın kalp damarlarında veya kalpten çıkan ana damarlarında bir hastalık varsa veya bir ameliyat olmuşsa o kişide de atardamar şikayetleri riski büyük olur. Bu kişiler 1-0 geriden başlarlar. O nedenle çevresel faktörleri çok iyi bir şekilde düzenlemeleri lazım. Sigara kesinlikle içilmemeli, obezite ve tansiyon engellenmeli, bu hastalarda özellikle aktivite önemlidir. Hastaların hiçbir şikayeti olmasa bile senede bir kez kalp ve ana damarlarının kontrolü gerekmektedir. Eğer risk varsa kontrol sayısı daha da sık yapılmalıdır. Bu hastalara anjiyografi yapılması gerekir hem aort damarını görüntülemek için aortografi hem de koroner damarlarını görüntülemek için koroner anjiyografi gerekir."
AORT YIRTILMASI NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Aort yırtılmasına karşı uygulanan tedavi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Ahmet Akgül, "Aort diseksiyonu yalnızca kalpten çıkan bölgede olmaz. Göğüsten aşağıya inen damarda da olur. O yüzden bunun tip 1, tip 2 ve tip 3 türleri vardır. Tip 3, kalpten daha uzakta, göğüs boşluğundaki aort damarındaki yırtılmadır. Bunları genelde medikal tedavilerle takip ederiz, ameliyat düşünmeyiz" dedi.
"TEDAVİ KALBE YAKINLIK DURUMUNA GÖRE PLANLANIR"
Prof. Dr. Akgül sözlerini şöyle sürdürdü: "Aorttan çıkan ana damar ve arkus dediğimiz bölgede yırtılma olduğu zaman beynin kanlanması da bozulacağı için ve yırtık kanamaya yol açacağı için bu kişilere ameliyat yapılır. Tedavi kalbe yakınlık durumuna göre planlanır. Kalbe yakınlık olduğu zaman kişi eğer uygun zamanda ameliyat olmazsa bu durum ölümcül seyredebilir; çünkü o damarların devamı şah damarıdır. Felç olabilir, ölüm olabilir ve diğer organların beslenmesi bozulabilir. Hasta ölmese bile gittikçe ölüme yaklaşan diğer organ bozuklukları olacaktır."
DİKKAT! HAPŞIRMA, ÖKSÜRME, AĞIR YÜK KALDIRMA AORTU YIRTABİLİR
Aort yırtılması riskine karşı önerilerde bulunan Prof. Dr. Akgül, "Kişi eğer tansiyon hastasıysa, özellikle erkekse, kiloluysa bu hastalarda bazen aort damarı geniş olabilir. Bu yüzden devamlı kontrol için kardiyologlara veya kalp damar cerrahlarına gitmesi gerekir. Çünkü burada ani bir göğüs içi basınç artışı bile damarda hasara yol açabilir. Mesela hapşırma, şiddetli öksürük, kabızlık, ıkınma, ağır yük kaldırma ani göğüs içi basınca neden olabilir. Sanatçı Oya Aydoğan da boğazına bir şey kaçtığında onu çıkarmak için öksürdüğünde ani basınç oluştu. Aort genişlemesi diseksiyonu zaten çok sınırda gider. Birden yayılır; çünkü orda basınç yüksektir, damar boylu boyunca yayıldığı zaman da ölüm riski çok yüksektir. O nedenle ailede eğer böyle bir öykü varsa kişinin kendisine çok dikkat etmesi gerekir" diye konuştu.