Yaşlılar İçin Ev Dizaynı Nasıl Olmalı?
Yaşlılık döneminde ev, sadece barınma alanı değil aynı zamanda güvenlik, konfor ve bağımsızlık açısından da büyük önem taşır. Uygun bir ev dizaynı, yaşlı bireylerin günlük yaşam aktivitelerini kolaylaştırır, düşme riskini azaltır ve yaşam kalitesini artırır. Bu yazıda, yaşlılar için ideal ev dizaynı prensiplerini, dikkat edilmesi gereken noktaları ve uygulamalı önerileri ayrıntılı olarak ele alıyoruz.
1. Güvenlik ve Erişilebilirlik
Yaşlı bireylerin evde güvenli bir şekilde hareket edebilmeleri için evin düzeni erişilebilirlik ve güvenlik açısından optimize edilmelidir.
- Kaymaz Zeminler: Halıların altına kaymaz paspaslar yerleştirin ve zemin yüzeylerinin kaymaz malzemeden olması tercih edilmelidir.
- Aydınlatma: Yeterli ve dengeli aydınlatma, özellikle akşam saatlerinde ve geçiş alanlarında düşme riskini azaltır.
- Engellerin Azaltılması: Koridorlarda, girişlerde ve yaşam alanlarında gereksiz mobilyalar ve dekorasyon unsurları kaldırılarak temiz ve geniş geçiş yolları oluşturulmalıdır.
- El Tutacakları ve Rampalar: Merdivenler, banyo ve tuvalet gibi alanlarda sağlam el tutacakları, rampalar ve kaymayı önleyici barlar yerleştirilmelidir.
2. Fonksiyonellik ve Konfor
Ev dizaynında fonksiyonellik, yaşlı bireylerin evde kendi başlarına yaşamalarını destekler. Konforlu ve kullanışlı alanlar, günlük aktiviteleri kolaylaştırır.
- Geniş ve Ferah Alanlar: Mobilyaların yerleşimi, yaşlıların rahatça hareket edebilmesi için geniş koridorlar ve açık alanlar sağlayacak şekilde düzenlenmelidir.
- Kolay Erişilebilir Depolama: Kullanışlı dolaplar, raflar ve çekmeceler, eşyaların düzenli saklanmasını sağlar ve evin genel düzenini korur.
- Ergonomik Mobilyalar: Sandalyeler, koltuklar ve yataklar, yaşlıların konforunu artıracak ve omurga sağlığını destekleyecek ergonomik özellikte olmalıdır.
- Isıtma ve Havalandırma: Konforlu bir yaşam alanı için iyi bir ısıtma sistemi ve yeterli havalandırma sağlanmalıdır.
3. Banyo ve Tuvalet Düzenlemeleri
Banyo ve tuvalet alanları, yaşlıların güvenliği açısından özel önem taşır. Bu alanlarda yapılacak düzenlemeler, düşme riskini azaltır ve hijyen koşullarını iyileştirir.
- Kaymaz Zemin Kaplamaları: Banyo zeminlerinde kaymayı önleyici malzemeler kullanılmalıdır.
- Yüksekliği Ayarlanabilir Ekipmanlar: Duş başlıkları, lavabo ve tuvalet gibi ekipmanlar, yaşlıların kolay kullanımına uygun şekilde yerleştirilmelidir.
- El Tutacakları: Duş ve tuvalet alanlarında sağlam ve erişilebilir el tutacakları, denge ve güvenlik sağlar.
4. Teknoloji ve Akıllı Ev Sistemleri
Günümüzde akıllı ev teknolojileri, yaşlı bireylerin evde bağımsız ve güvenli bir yaşam sürdürmelerine yardımcı olmaktadır. Bu sistemler, evin çeşitli alanlarının kontrolünü kolaylaştırır ve acil durumlarda hızlı müdahale imkanı sunar.
- Akıllı Aydınlatma Sistemleri: Hareket sensörlü aydınlatmalar, özellikle geceleri güvenliği artırır.
- Sesle Kontrol: Işık, televizyon ve diğer ev aletlerinin sesle kontrol edilebilmesi, yaşlıların teknolojiyi kolayca kullanmasını sağlar.
- Acil Durum Butonları: Ev içerisinde stratejik noktalara yerleştirilen acil durum butonları, herhangi bir problem durumunda hızlı yardım çağırmayı mümkün kılar.
5. Renk ve Dekorasyon
Evde kullanılan renkler ve dekorasyon unsurları, hem görsel konfor hem de psikolojik rahatlık sağlar. Ferah, açık renkler kullanmak, mekanları daha geniş ve aydınlık gösterirken, sıcak dokunuşlar evin samimi bir atmosfer kazanmasına yardımcı olur.
- Açık Renk Paleti: Duvarlar, mobilyalar ve tekstil ürünlerinde açık renkler tercih edilerek mekanın ferahlığı artırılabilir.
- Kontrast ve Aydınlatma: Renk kontrastlarına dikkat edilerek, yaşlıların görsel algısı desteklenir.
Sonuç
Yaşlılar için ideal ev dizaynı, güvenlik, konfor, fonksiyonellik ve teknolojik destek unsurlarını bir araya getirir. Uygun ev düzenlemeleri, yaşlı bireylerin bağımsızlığını destekler, düşme riskini azaltır ve yaşam kalitesini artırır. Hem fiziksel hem de psikolojik açıdan destekleyici bir ev ortamı, sağlıklı yaşlanma sürecinde önemli bir rol oynar.
Ev dizaynı yaparken profesyonel danışmanlık almak, bireyin ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş çözümler geliştirmek ve düzenli olarak evin güvenlik unsurlarını kontrol etmek büyük önem taşır.
Yaşlılık genellikle yaşam alanının sınırlandığı bir dönemdir. Bu açıdan yaşlıların nerede, nasıl, yaşadığı ve yaşadığı yerin niteliği ve düzenlenmesi yaşlı refahı açısından büyük bir öneme sahiptir. Yaşlı insanlar diğer insanlara göre zamanlarının büyük bir bölümünü konut içerisinde geçirirler. Kişilerin çoğunluğu da mümkün olduğunca uzun süre ile kendi evlerinde, alışkın oldukları çevrede yaşamak ve kalmak istemektedirler. Çünkü bu dönemde alışkanlıklarına, geçmişlerine, anı ve hatıralarına bağlı olarak yaşama ve yaşatma yaşlılar için oldukça önemlidir. Alışkın oldukları bu çevreden uzaklaşmak onları mutsuz etmekte ve yaşamdan zevk alma duygusunu zedelemektedir. Bu nedenle ev fiziksel konforu sağlamanın yanı sıra kişinin sosyal ve psikolojik refahı da sağlanmalıdır. Konuya bu yaklaşımla bakıldığında yaşlıların konutla ilgili sorunlarının ve tercihlerinin anlaşılması önemlidir. Bu bilgi ışığında ve insan yaşamının giderek uzayacağı dikkate alındığında ev ortamı konusunun daha fazla insanı etkileyeceği ve ülke çapında dikkate değer olacağı açıktır.
Kişilerin bu dönemde evde kullanılan araç-gereç ve ekipmanların kullanımını güçleştiren yaşlanmayla ortaya çıkan fiziksel ve zihinsel yetenek ve limitlerindeki azalmalar şöyle sıralanabilir.
Hareket Yeteneğindeki Azalma
Yaşlı kişiler; ayak, bacak, kalça veya sırt problemlerinden dolayı yürümede güçlük çekmektedirler. Bazıları kısa mesafeleri rahat yürüyebilirken, bazıları ise baston gibi yardımcı araç kullanarak yürüyebilmektedir. Tüm bunlar kişinin yürüme hızını da etkilemektedir. Kişiler daha az süre ile ayakta kalabildiklerinden ve sık sık oturma ihtiyacı hissettiklerinden evde yürütülen faaliyetlerin birçoğunu oturarak yapmak istemektedirler. Ayrıca kas ve dokularda meydana gelen esneklik kaybı yukarı ve ileri doğru uzanma, aşağıya doğru eğilme ve dönme hareketlerini de güçleştirmektedir.
Eli Kullanma Beceri ve Yeteneğindeki Azalma
Bu dönemde mafsallarda meydana gelen rahatsızlıklar nedeniyle el, parmak ve eklemler rahatlıkla hareket ettirilememektedir. Eli kullanma becerisinde azalma, elde titreme, eklemlerde ağrı ve güçsüzlükler görülmektedir. Tüm bunlar; araç gereç ve ekipmanların kullanımı sırasında; güç gerektiren kavrama, tutma, sıkma, itme, çekme ve döndürme hareketlerinin yapılmasını güçleştirmektedir. Özellikle bu hareketlerden ikisinin bir arada yapılması (örneğin itme ve döndürme hareketi) ellerini kullanma yeteneği azalan bu insanlar için hemen hemen imkansız hale gelmektedir.
Görme Yeteneğindeki Azalma
İnsanların görme yeteneği yaşa bağlı olarak giderek azalmaktadır. Yazıları okuma, şekil ve renkleri net ve tam olarak ayırt etme güçleşmekte, görüş alanı giderek azalmakta, objeleri ayırt etmede daha fazla ışığa gereksinim duyulmaktadır. Görme yeteneği azalmış insanlar bu nedenle araç-gereç ve ekipmanlar üzerindeki yazı, işaret, resim, küçük parça ve bölmeleri görmede güçlük yaşamaktadırlar.
İşitme Yeteneğindeki Azalma
Hangi yaşta olursa olsun kişilerde işitme duyusunda azalma olabilir. Ancak genelde işitme kaybı doğal yaşlanma sürecinin bir parçasıdır. Araçlardaki sesli uyarıları duymada ve ses farklılığını ayırt etmede sorunlar yaşanmaktadır.
Algılama, Kavrama ve Koordinasyon Yeteneğindeki Azalma
Yaşlanma ile merkezi sinir sisteminde oluşan sinir hücrelerinde de kayıplar oluşur. Zihinsel süreçlerde meydana gelen algılama, bilgi işlem ve kavrama yeteneği, koordinasyon ve zeka işlekliğinde oluşan azalma ve kayıplar; araç-gereç ve ekipmanların kullanımında, herhangi bir olaya dikkatini verme, hatırlama, yeni şeyler öğrenme, çeşitli bilgileri birleştirerek karar verme ve problem çözme yeteneklerini etkilemektedir. Bu nedenle özellikle acil ve incelikli düşünmeyi gerektiren kararlarda yanlışlıklar görülebilmektedir.
Görüldüğü gibi yaşlanmayla birlikte ortaya çıkan işitsel ve görsel algılamalardaki azalma, koordinasyon ve dengedeki bozukluklar, kuvvet azalması yaşlıların tehlikelerle karşı karşıya kalmalarına, günlük aktivitelerin yerine getirilmesinin güçleşmesine ve sınırlanmasına sebep olmaktadır. Oysa yaşamın sürdürülebilmesi için insanlar yaşlılıkta meydana gelen bu uyum ve fiziksel yetersizliklerle baş etmek zorundadır.
Başarılı bir yaşlılık için yaşlı kişiler, bağımsızlıklarını destekleyen uygun ve doğru bir çevrede yaşamalıdırlar. Doğru bir çevre denildiğinde ise, kişiye uygun ve kendisini rahat hissettiği bir yer algılanmalıdır. Bu nedenle, yaşlıların kendilerine yetebilmeleri ve bağımsız yaşayabilmelerini elden geldiğince uzun sürdürebilmesi için konut ve çevresinin yaşlı insanlara uygun düzenlenmiş, araç-gerecin kullanımı daha kolay olacak şekilde tasarımlanmış olması gerekir. Yaşlıların yetenek ve kabiliyetlerini en üst düzeyde kullanmalarını sağlayacağından yaşam kalitesi de yükselecektir. Aslında yaşlılık değil, yaşlıya uygun düzenlenmeyen bir konut yaşlıların tek başlarına yaşayabilme güçlerini azaltmaktadır.
Yaşlı ve çevre uyumu iki öğeden oluşur. Birincisi insanın kişisel yetenekleri diğeri de çevrenin özellikleridir. Yaşlıların kişisel yeteneklerini ve ihtiyaçlarını göz ardı ederek konut dizayn etmek son derece yanlıştır. Bir ev dizayn ederken önemli olan kişinin adapte olmak zorunda olduğu bir çevre değil kişiye uygun bir çevre dizayn etmektir. Teknoloji sosyal ve fiziksel çevrenin iyileştirilmesinde önemli bir role sahiptir. Yaşlılara yönelik destekleyici tasarımlar fiziksel bir tasarım yapmanın ötesinde bir başarı elde etmek için yaşlı insanın eksiklikleri, gereksinimleri göz önünde bulundurularak onların ev içerisinde tek başlarına ve rahat hareket edebilecekleri şekilde yaşayabilmelerini sağlamada yaşlıya her türlü hizmet edecek şekilde bir konut ve çevresi yaratmayı amaçlamaktadır.
Konuttaki yaşama alanlarının düzenlenmesinde şu hususlara dikkat edilmelidir:
• Genel olarak konut yaşlıların yaşamlarını bağımsız olarak sürdürebilecekleri genişlikte olmalı. Bu çevre emniyetli ve rahat olmalı, yaşam için zevk ve ilgileri uyarmada yardımcı olmalıdır.
• Yaşlılıkta enerji ve reaksiyon hızında azalma merdiven inme ve çıkmayı neredeyse imkansız hale gelmektedir. Bu nedenle konutlarda basamak ve merdivenler bulunmamalıdır.
• Odalar arasındaki ve oda içerisindeki geçişlerin kolay olması için iyi planlanmış trafik akışı sağlanmalıdır.
• Konutlarda iyi aydınlatılmamış koridorlar, uygun düzenlenmemiş banyo ve mutfak, yerlerde bırakılan döküntüler yaşlı kimsenin düşme olasılığını arttırmaktadır. Bu nedenle yaşlılar için sirkülasyon alanları basit ve düzgün olmalı, döşeme üzerindeki halılar tamamıyla düz ve pürüzsüz olarak yayılmalıdır.
• Özellikle banyo/tuvalet ve mutfak gibi alanlarda yer döşemeleri kaygan olmayan bir malzemeden yapılmalıdır.
• Yaşlı kimseler zamanlarının çoğunu pencere önünde geçirdiklerinden gerek oturma gerekse yatak odalarının pencereleri dışarıyı rahatlıkla seyredebilecek ve yeterli güneş ışığı alacak şekilde planlanmalıdır.
• Odalarda sirkülasyon ve trafiği engellemeyecek şekilde yeterli yürüme ve hareket alanı bulunmalıdır.
• Elektrik anahtarları, priz ve kapı kolları kolay erişilebilecek yükseklikte yerleştirilmelidir.
• Konut mekanlarında rahatlıkla hareket edebilmek için eşyaların ve mobilyaların yerleştirilmesine özen gösterilmeli.
• Odalarda kullanılmayan ve yaşlının ayağına takılabilecek olan mobilya ve diğer eşyalar ortadan kaldırılmalıdır.
• Mobilyalar hareket kolaylığı, rahatlık ve emniyet faktörleri dikkate alınarak düzenlenmelidir.
• Bu kişiler otururken ayağa kalkmada ve ayaktayken oturmada güçlük yaşamaktadır. Bu nedenle mobilyalar kişiye hem destek sağlamalı hem de kullanım kolaylığı yaratmalıdır. Koltuk ve sandalyeler çok alçak, çok yüksek ve çok derin olmamalı, dik, ancak rahat oturmayı sağlamalıdır.
• Yaşlı insanlar diğer insanlara göre genelde daha fazla ışığa gereksinin duyarlar. Yaşam aktivitelerinin yerine getirilmesini kolaylaştırmak ve kaza riskini azaltmak için iyi ve yeterli aydınlatma sağlanmalıdır.
• Konuttaki depo alanları, depolanacak objelerin kolaylıkla görülmesine ve erişilmesine uygun olacak şekilde düzenlenmeli, gerektiğinde ayarlanabilmelidir.
• Diz ve göz yüksekliği arasında depolanan eşyalar görmeyi ve ulaşmayı kolaylaştırırlar.
• Yatak odası ile banyo/tuvalet birbirine yakın olmalıdır. Çarpma ve düşme tehlikesini ortadan kaldırmak için bu yol üzerinde özellikle geceleri devamlı bir aydınlatma sağlamalıdır.
• Yatak odasında çalışma masası ve koltuk gibi eşyalar varsa, bunlarında sirkülasyona engel olmayacak şekilde yerleştirilmeleri sağlanmalıdır.
• Telefonlar, elektrik düğmeleri ve alarm ünitesi yatağın başucunda olmalıdır.
• Banyo ve tuvalette kişinin rahatlıkla tutunabileceği emniyetli tutunma barları bulunmalıdır.
• Mutfağın dizaynı yaşlının yaşamına uygun olarak yapılmamışsa yiyecek hazırlama, pişirme vb mutfak aktiviteleri hoşa gitmeyen yorucu aktiviteler haline gelir ve çeşitli kazalara da neden olabilir. Yeterli depolama alanları bulunmalı, raflar uygun yükseklikte olmalıdır. Dolap içindeki raflar ayarlanabilir olmalı, rafların içi rahatlıkla görülebilmelidir. Çalışma tezgahı oturarak da çalışmaya imkan verecek şekilde daha alçak olarak planlanmalıdır. Ayarlanabilir olması kullanışlılığı artıracaktır.
• Mutfakta yer alan dolapların kapıları kolay açılabilir nitelikte olmalı, keskin köşe ve kenarlar yuvarlatılmalıdır.
• Ocak ve lavabo alanları iyi ve yeterli bir şekilde aydınlatılmalıdır.
• Fırının, ocağın kontrol düğmeleri kolaylıkla görünebilmeli ve kavranabilmelidir.
Yaşlılar için günlük yaşamda kullandıkları araç-gereç ve ekipman tasarımında dikkate alınması gereken ergonomik ve geronteknolojik yaklaşımlar şöyle sıralanabilir.
• Araç-gereç ve ekipmanların yükseklik ve derinlikleri kişinin fazla uzanma veya eğilmesini önleyecek şekilde tasarlanmalıdır.
• Rahatlıkla kaldırılabilecek ve taşınabilecek bir ağırlıkta olmalıdır.
• Araç-gereç ve ekipman üzerindeki kontrollere eğilme veya uzanmaya gereksinim duyulmadan kolaylıkla ulaşılabilmelidir.
• Aracın tutulduğu yüzey kaygan olmamalıdır.
• Araç çalıştırılırken el ve parmaklarda baskı ve zorlamaya neden olmayacak şekilde kontrol ve düğmeler kullanılmalıdır.
• El ve bilekten bükülmeyi ve sürekli basılmayı gerektirdiğinden araç üzerinde aynı anda hem itme hemde döndürme hareketini yapan kontroller bulunmamalıdır.
• Parmaklarında şişlik veya elinde titreme olan insanlar için kontrollerin birbirine çok yakın ve sıkışık olması kullanım güçlüğü yaratabilir.
• Araç üzerinde bulunan gerekli bilgi, yazı ve şekiller mümkün olduğunca büyük ve anlaşılır olmalıdır.
• Görme ve algılamayı kolaylaştırması açısından, kontrol ve göstergelerin bulunduğu bölümde zemin rengine kontrast oluşturacak renkler kullanılmalıdır. Parlama ve yansımayı önlemek, görme ve okuma güçlüğüne neden olmamak için mat bir zeminin seçilmesi kullanım kolaylığı sağlayacaktır.
• Gerek duyma ve gerekse görme kaybı olan kişilerin algılamalarını kolaylaştırma açısından araç üzerinde hem görsel hem de sesli sinyaller bir arada bulunmalıdır.
• Yaşlı insanlar için algılama ve koordinasyonda görülen azalmaya bağlı olarak karışık işlemlerin hatırlanması güç olacağından, araç ve gereçlerin çalıştırılması, kullanımı basit ve sade olmalı, karışık bilgi ve işlemler içermemelidir.
• Araç tutma ve taşıma kolu, el ve parmakları rahat hareket ettirme açısından yeterli genişlikte ve sağlam olmalı, yüzeyi kaygan olmamalıdır.
• Araç üzerinde kullanım zorluğu yaratacak ve takılmalara neden olabilecek çengel gibi çıkıntılı, sivri ve keskin parçalar bulunmamalıdır.
• Ek parçaları olan ve takılıp çıkartılması gereken parçaların takılıp çıkartılması belirli bir dikkat ve kuvvete gereksinim duyulmayacak şekilde kolay olmalıdır.
Aşağıdaki gazete röportajımı resmin altındaki yazıda okuyunuz:
Yaşlı bireyler günün çok büyük bir kısmını evlerinde geçirmektedirler. Bu nedenler sıklıkla ev kazalarına uğramaktadırlar. Bu kazaların hemen hepsi uygun bir ev dizaynıyla önlenebilmesine rağmen acaba yeni yapılan devasa görkemli siteler ve rezidanslar yaşlı sağlığı için ne kadar uygundur?
Konuyu tüm detayları ile Türkiye'nin tek Gerontoloji (Yaşlanma ve Yaşlılık Bilimi ) ve Kalp Damar Hastalıkları uzmanı olan Prof. Dr. Ahmet Akgül'e sorduk ve değerlendirdik.
Gerontoloji nedir?
Gerontoloji, yaşlanma ve yaşlılık bilimidir. Burada amaç sağlıklı yaşlanma sürecini ve sağlıklı ve huzurlu yaşlılık hayatı planlanmaktadır. Yaşlı sağlığı için yalnızca biyolojik sağlık yoktur, ekonomik, sosyal, kültürel, hukuki, çevre, ev, yerleşim, psikoloji, gibi yaşlıların hem bireysel hem de toplumsal sağlıklı yaşam için gerekli olan tüm ihtiyaçların temini ve yönetilmesi amaçlanmaktadır. Yani biyolojik yaşlılık gerentolojinin yalnızca alt bir kısmıdır. Yaşlıların toplum ve çevrede huzurlu ve sağlıklı yaşaması için alınacak tedbirler tüm yaştaki insanları da ilgilendirir. Bu bağlamda alınacak tedbirler yalnızca yaşlılar için değil sağlıklı yaşlanmak için tüm toplumu ilgilendirmektedir
"Yaşlı" kime denir?
Yaşlılığın kronolojik, biyolojik, psikolojik ve sosyal olmak üzere pek çok boyutu bulunmaktadır. Örneğin "kronolojik yaşlanma" denildiğinde "takvim yaşı" anlaşılır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan tanıma göre 65 yaş ve üzeri kişiler yaşlı olarak kabul edilir. Yaşlılığın sadece kronolojik yaşlanma kavramı kapsamında değerlendirilmesi eksik bir yaklaşım olduğundan dolayı biyolojik, psikolojik, sosyal yaşlanma gibi diğer tanımların da dikkate alınması önemlidir. Örnek olarak biyolojik yaşlanma içinde kişinin kendisine bakması ve sağlıklı olma durumu da bulunmaktadır. Biyolojik yaşın temel ölçü birimi "damar yaşlanması"dır ve cilt yaşlanmasından tutun kalp ve diğer organların yaş arttıkça fonksiyonlarındaki bozulma aslında o organı besleyen kılcal damarlardaki yaşlanma ile ilgilidir. Yani biyolojik yaşlanma eşittir damar yaşlanmasıdır. Biyolojik yaş ile takvim yani kronolojik yaş arasında 20 seneye kadar çıkabilecek fark olabilir. Yani kişinin nüfus cüzdanında 80 yazılsa da kişi sağlıklı yaşlanma kurallarına uyarsa damar yaşı yani biyolojik yaşı 60 olabilir. Aradaki 20 yıl neredeyse bir ömürdür
Dünya yaşlanıyor mu?
Teknoloji ve bilimin gelişmesiyle ayrıca sağlık sunumunun daha da kolay ulaşılabilir olmasıyla son 50 yılda dünya toplumlarında yaşam süresi ortalama 20 yıl uzamıştır. Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre, 2000 yılında 60 yaş ve üstü kişi sayısı 600 milyon iken, 2025'te 1,2 milyara, 2050'de ise 2 milyara çıkması beklenmektedir. 1950'li yıllarda ortalama yaşam süresi 45 yıl iken, günümüzde bu süre ortalama 70 yıla çıkmıştır ve 2050 yılında 75 yıla çıkacağı öngörülmektedir. Bu da yaşlı nüfusun toplumdaki oranını yükseltmektedir.
Günümüzde dünya genelinde yaklaşık 600 milyon yaşlı bulunmakta ve bunun yarıdan fazlası gelişmekte olan ülkelerde yaşamaktadır. Altmış yaş ve üzeri grubu nüfusun 2020 yılında bir milyardan fazla olması beklenmektedir.
Türkiye'de durum nedir?
Aslında Türkiye'deki durum da benzerdir. Türkiye'nin nüfusu "genç" ve bizde "genç işgücü" var denilmekteydi yıllardır ama gerçek böyle değil. Şunu net olarak bilmeliyiz ki, biz yaşlı ve yaşlanmakta olan bir toplumuz. Bunu rakamlarla ifade edersek: 1927 yılında yapılan ilk nüfus sayımında ülke nüfusu 13,6 milyon bulunmuş, ve 1960 yılında 27,7 milyona yükselmiştir. Bu dönemde toplam doğurganlık hızının 6 olduğu tespit edilmiştir fakat 1980'lerde toplam doğurganlık hızı 2,16'ya gerilemiştir. Bu tablo, nüfusu yaşlandırmaya başlamış ayrıca gelişen sağlık teknolojileri ve bakımlarıyla yaşayan bireylerin yaşam süresi artmış. Örneğin, 1940'larda erkekler ortalama 30 yıl, kadınlar ortalama 33 yıl yaşarken günümüzde bu süre erkekler için 71 yıl iken kadınlarda 76 yıla çıkmıştır. TÜİK'nin yaptığı çalışmalarda 2023 yılında erkeklerde ortalama yaşam süresinin 75,8'e çıkması beklenirken kadınlarda 80,2 olması beklenmektedir. Yapılan araştırmalar 2023 yılında Türkiye nüfusunun 10.2 si yaşlılardan oluşacağı bildirilmekte, ve bu durum da bizi "ileri yaşlı" toplum grubuna sokacaktır. Bilindiği üzere toplumdaki yaşlı oranı %8'i geçtiğinde "yaşlı" toplum, %10'u geçtiğinde ise "ileri yaşlı" toplum denmektedir.
Yaşlı nüfusunun artışı sorun mudur? Ne gibi önlemler alınmaktadır?
Öncelikle şunu belirtiyim ki, Yaşlılıkla ilgili iyi politikalarımız ve yönetim planımız olursa yaşlılık bir sorun değildir aksine zenginliktir. Bilgi onlardadır, tecrübe onlardadır. Biz, gençler ile yaşlıları entegre etmeliyiz. Amaç da bu zaten. Enerji gençlerden, deneyim yaşlılardan. Dünyada alınan önlemlelere gelince:
Batı toplumlarında 1995 yılında onaylanmış olan "Yaşlanma ve Sağlık" programı önemlidir. Bu programa göre sadece yaşlılığın getirdiği sağlık sorunlarına odaklanmak yerine, öncelikle sağlıklı yaşamayı ve dolayısıyla yaşlanmayı hedefleyen planlama ve araştırmalar önerilmektedir. Burada amaç, "sağlıklı yaşlanma" kavramıdır yani yaşlanmanın getireceği doğal rahatsızlıkların dışında sorunsuz yaş almadır. Amaç yalnızca biyolojik destekten başka yaşlının yaşadığı ortam ve çevrenin de düzenlenmesi gerekir
Bu amaç doğrultusunda özellikle kamunun, özel sektörün, merkez ve yerel yönetimlere işler düşmektedir. Bu nedenle "Yaşlı Dostu Şehirler" kavramı gelişmiştir.
Bu konuda bizim de çalışmalarımız vardır. "Yaşlı dostu evler" ve "yaşlı dostu siteler" üzerinde durmaktayız. Toplumun en önemli birimi aile olduğundan "yaşlı dostu şehir" için "yaşlı dostu ev ve siteler" üzerinde danışmanlıklar yapmaya başladık
Yaşlılar için niye farklı evler lazım olsun ki?
Bu sorunun cevabı için önce "yaşlılarda ev hayatında farklı neler oluyor?" sorusunun cevabına bakmak gerekir:
Yaşlı yani 65 yaş üzerindeki insanların en çok şikayeti ve sağlık merkezlerine gelme nedeni, evlerinde normal hayatını sürerken yaşadığı "düşme" eylemidir.
Ülkemizde 65 yaş üzerindeki kişilerde, son bir yılda herhangi bir ev kazası geçirme sıklığı %67 lere çıkmaktadır. Bu kazalar yaş gruplarına göre farklı kaza nedenleri belirtilmektedir. En sık görülen kaza ise düşme'dir. Düşme kazası bir sonuç olduğu gibi aynı zamanda birçok hastalığın ve uzun tedavilerin de sebeplerindendir. Yani basit bir eylem değil, uzunca bir zaman, sağlık, moral, ekonomik kayıplarla giden bir sağlık problemidir. Avrupa, yaşlılardaki bu "düşme" olgusunu çok ciddiye aldı ve "Avrupa düşmeyi önleme grubu (Prevention of Falls Network Europe)" yani kısa adıyla Pra- FaNE'yi kurdu.
Her yıl toplumda yaşayan 65 yaş üzeri yetişkinlerin %30-40'ı evlerinde, %50'si ise bakım evlerinde düşmektedir. Düşmeler sonucu, ciddi kafa travması, kırık, yumuşak doku zedelenmesi gibi ciddi biyolojik sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Düşme, kişinin sosyal yaşama katılımı ve kendi kendine bakabilme yeteneğini azaltır ki buda sosyolojik sorunlar yaratır.
Ayrıca "düşme korkusu"nun varlığı bile yaşlının fiziksel aktivitelerini azaltmasına, sosyal aktivitelerini ve etkinliklerini azaltarak kendine güvenini kaybetmesine neden olabilmektedir ki bu da psikolojik sorunlar oluşturur.
Yaşlılar niye düşer?
İki nedenden düşer:
1- Yaşlının kendisine bağlı nedenler
2- Yaşadığı ev ve çevresine bağlı nedenler
İleri yaş, tek başına bile düşme için en önemli risklerdendir. Yani kişi ileri yaşta ise, hiçbir tanı konulmuş hastalığı olmasa da başlı başına "düşme" için risk taşır. 80 yaş ve üzerinde düşme oranı %40-50'yi bulabilmektedir. Yaşlı kişiler gençlere göre, daha güçsüz, koordinasyonu daha bozuk ve daha tehlikeli bir yürüme şekli içindedirler. Yürümenin kontrolü, vücudu dik ve dengede tutan refleksler, kasların gücü ve dengesi, adım yüksekliği yaşla azalmakta, ayak takılması ve kaymalara karşı düşmeyi önleme kabiliyetinde bozulma görülmektedir.
Görme, işitme ve algı bozuklukları, kas güçsüzlüğü, yürüme ve denge bozuklukları, destek cihaz kullanımları, eklem sorunları, depresyon ve bunama, demans, alzheimer gibi hastalıklarda görülen bilişsel fonksiyonlarda bozulma, dalgınlık, çok fazla ilaç kullanma gibi nedenler yaşlılarda ev içerisinde kayma ve takılmalara neden olmaktadır.
Uygunsuz destek cihazlar düşmenin diğer bir nedenidir. Kişinin ihtiyacına veya boyuna uygun olmayan destek cihazlar düşmeye neden olabilmektedir.
Yaşlılar avuç dolusu ilaç kullanmaktadır. Kullanılan birçok ilaç farklı mekanizmalarla düşmeye neden olmaktadır, bu ilaçlardan en önemlileri; ortostatik hipotansiyona - ayağa kalkınca tansiyonunun düşmesi - neden olabilecek antihipertansi ilaçlar, anti- anjinal - koroner yetmezliğe bağlı dil altı alınan ilaçlar-, trisiklik antidepresanlar yani psikolojik ilaçlar, sedasyon, ve dikkatte dağılma yapabilecek benzodiazepinler gibi sakinleştiriciler, antihistaminik yani allerji ilaçları, narkotik analjezikler yani güçlü ağrı kesiciler, miyosis yani görme kusuru yapan glokom ilaçları sayılabilir.
Diyabetik yaşlılarda ortaya çıkan hipoglisemi de düşmelere neden olan diğer bir faktördür. Alt üriner sistem şikayetleri ve idrar tutamama durumu da da düşme riskini arttırmaktadır.
Nedenler nelerdir? Günümüzde yapılan evlerin yapısı düşme riskini artırıyor mu? Ne gibi önlemler alıyorsunuz?
Danışmanlık verdiğimiz evlerin iç mimarisi bu risklerden yaşlıları koruyor ama birçok yeni yapılan ev ve sitelerde bu anlayışı maalesef göremiyoruz. Nedir bu riskler?
İç mekan ve mobilyalar önemli: sabit olmayan alçak mobilyalar, ne kadar şık ve modern görünümlü olsa da yaşlıların düşmesi için en önemli risklerden. Bu nedenle bu mobilyaları daha yüksek ve sabit yerleştirilmesini sağlıyoruz.
Yaşlının yatağının uygunsuz yüksek veya alçak olması: Burada da yatağa yatacak olan yaşlının boy ve kilosuna göre kişiye özel yatak boyları ayarlıyoruz.
Tuvaletler: Yatak odasına açılan tuvaletler ve uygun genişlikte kapılar düzenliyoruz. Tuvaletleri klozet olarak tasarlayıp, yaşlımızın boyu ve kilosuna göre yüksekliğini ayarlıyoruz. Tuvalet ve banyolara oturup kalkma esnasında her iki kol için uygun barlar koyuyoruz.
Koridorlar en tehlikeli alanların başında geliyor. Gece sıkça tuvalete giden yaşlı için en zor mekanlar. Buraya sağlı ve sollu tutunmak için barlar koyuyoruz. Yerden aydınlatmalı sensörlü ışıklar koyuyoruz ve bunlar gece boyunca koridoru aydınlatıyor.
Ev içinde basamak veya merdivenler için uygun yükseklikte tutunma barları ve uygun aydınlatmalar öneriyoruz.
Özellikle koridorda eski halı veya kilim bulundurmuyoruz. Bunlar katlanıp, kıvrılıp yaşlının düşmesine neden olmakta. Yerde dağınık halde duran kablo teller ayrıca riskli.
En önemli sorunlardan biri de parlak ve cilalı yer döşemeleri. Bunlar içinde özel kaymayı engelleyecek önlemlerimiz mevcut. Yani evinde yaşlı olan bir aile, yerleri çok çekici parlak ve cilalı döşemeye özellikle dikkate etmeli.
- Yaşlılardaki ev içinde "düşme" lerde cinsiyet farkı var mıdır?
Özellikle kadınlarda erkeklere oranla ev kazaları ve biryerlere takılıp veya takılmadan düşmeler daha sık görülmektedir. Bu durum kadınların ev içinde daha hareketli olmaları, mutfakta daha çok zaman geçirmeleri ileri yaşlarına rağmen evin bakımını devam ettirme isteklerinden oluşmaktadır.
- Danışmanlık yaparken yaşlının düşme riskini hesaplayabiliyor musunuz? Yaşlılara test mi yapıyorsunuz?
Bu konu en önemli konulardan bir tanesi. Yaşlı ve aile ile görüşüyoruz. Yaşlıya testler uyguluyoruz. Birkaç çeşit testimiz var, bunlara göre riskleri özel olarak belirliyoruz. Örneğin:
Sadece hastanelerde yaşlılar için kullandığımız STRATIFY Risk Değerlendirme,
Acil servislerde kullandığımız PROFET tarama testi,
Toplumda aktif yaşayan yaşlılara yaptığımız FRAT tarama testi,
Bireysel olarak özel yaptığımız The Physiological Profile Assessment (PPA), Tinetti denge ve yürüme testi, Berg denge skalası ve Kalk ve Yürü testidir.
Kalk ve yürü testi, yaşlının yardımsız olarak oturduğu koltuktan kalkarak 3 adım yürüyüp tekrar yerine oturmasıdır. Günlük pratikte uygulanabilecek pratik bir değerlendirmedir. Eğer yaşlı bu hareketi yapamıyorsa dengeyle ilgili bir problem düşünülerek ileri tetkike yönlendirilmelidir.
Sonuç olarak yeni yapılmakta olan ve proje aşamasında olan tüm ev ve siteler için "Gerontolojik Danışmanlık" alınması gerekmektedir. Biz İstanbul Üniversitesi Gerontoloji Bölümü (İstanbul Gerontoloji) olarak bu danışmanlığı veriyoruz. Dünyanın uygulayageldiği bu sisteme artık Türkiye'de hazır olmalı. Günümüz ve geleceğimiz için toplumun yaşlanmakta olduğu gerçeğini bilerek uygun politikalar ve yönetim biçimi göstermek zorundayız.