YARA İYİLEŞMESİNİ BOZANLAR
1-MİKROP BULAŞMA (ENFEKSİYON)
Yara yatağında bakterileri ve mikropların bulunması yaranın tüm iyileşme aşamalarını çok olumsuz etkiler. Yaranın içinde bulunan mikropların durumuna göre yaralar 5 gruba ayrılırlar:
-
TEMİZ YARA: Yarada mikrop yoktur.
-
KONTAMİNE YARALAR: Yarada mikrop bulunmuştur ama mikroplar çoğalamıyordur. Yani yarada mikrop açısından tehlike yoktur.
-
KOLONİZE YARALAR: Yaradaki mikrop çoğalabilmektedir ama yaranın dokusuna zarar vermemektedir.
-
LOKAL ENFEKTE YARALAR: Kolonizasyon vardır ve artık yaraya zarar vermektedir.
-
ENFEKTE YARALAR: Mikroplar yarada hem çoğalmakta hem de dokuya zarar vermektedir. Gram dokuda 100 000’in üzerinde koloni oluşturucu mikrop varsa artık bu yara enfekte yara kabul edilir.
Yukarıdaki yaralardan 4 ve 5'in iyileşme şansı çok azdır bu nedenle daha farklı tedavi edilmesi gerekmektedir.
2- IŞIN (RADYASYON) TEDAVİSİ veya IŞINA MARUZİYET
Radyasyon (yani ışın) tedavide de kullanılan bir yöntemdir. Özellikle kanserli dokuda kanser hücrelerini öldürmek için kullanılır ama bu arada normal dokuda da hasar oluşturur. En önemli yaptığı hasarlardan biri damarın içini döşeyen endotel hücrelerinedir. Bu endotel hücreleri damarın içinden geçen sıvının pıhtılaşmadan akmasını sağlarken, bozulması durumda kan akımı ve hatta lenf damarlarındaki lenf akımını da bozar. Hem yara iyileşmesinde etkili olan yeni damar oluşumunu önlerken hem de yarada önemli bir drenaj, kanalizasyon (temizlik) görevi gören lenf sıvısı taşıma işi de bozulmuş olur. Birçok hastada ışın tedavisinden sonra LENFÖDEM gelişmesinin nedeni de budur. Ayrıca hem yara iyileşmesini sağlayan hem de normal işlevlerini sürdüren hücrenin DNA’sı da bozulduğundan, radyasyon tedavisi ayrıca farklı kanser oluşumuna da neden olabilir.
3- YARA BÖLGESİNE KAN AKIŞI EKSİKLİĞİ VE OKSİJENSİZ KALMA
Hücrelerin yaşaması ve dolayısı ile tekrar yenilenebilmesi için en önemli gereklilik OKSİJEN’dir. Oksijen yaraya 2 türlü gelir:
-
Kan akımı ile kan oksijen taşır
-
Dışardan aldığı oksijen ile
Oksijen gelmesiyle yaradaki mikroplar ölür, yarada olması gereken yeni damarlaşma artar, yaranın eski haline dönmesini sağlar, yara üzerinde estetik deri gelişmesini artırır. Sonuçta yara iyileşmesi için gerekli tüm süreçleri olumlu yönde geliştirir. Yaraya gelen kan akımı azalırsa yaradaki oksijen miktarı azalır ve yaranın iyileşmesi çok zorlanır.
Yaraya kan getiren damarlardaki bozukluk veya damarın kasılıp kan götürmesini engelleyen ağrı, soğuk, sigara, damar hastalıklarının tümü, kan basıncı yükseltmek için verilen ilaçlar, kalp yetmezliği ve çarpıntı tedavisinde kullanılan BETA-BLOKER (BELOK, CONCOR, SANELOC gibi) ilaçlar veya hastada kan ve/veya sıvı eksikliği yara iyileşmesini geciktirirler.
4- YARAYI UYARAN SİNİR SİSTEMİNİN BOZULMASI
Dokuyu uyaran sinir sistemi bozuksa, o dokuda oluşan yaranın iyileşmesi bozulur. Nedeni tam anlaşılmış değildir ama dokuda SUBSTANCE P denen enzim azalır ve bu nedenle yarada olması gereken LÖKOSİT sayısı eksik kalır. Bu durumda yarada mikrop riski artar ve yaranın iyileşme sürecinde bozulmalar olur.
5- DOĞUŞTAN OLAN KALITIMSAL HASTALIKLAR:
Ehler-Danlos Sendromu:
-
Otozomal dominant geçen, doğumsal bir hastalıktır. Bağ dokusu (kollajen) oluşumu bozuktur. Bu kişilerde eklem hareketleri beklenenden daha fazladır. Örneğin parmaklar rahatlıkla fazla açı yapıp hareket edebilir. Bu hastalarda normal bir ameliyat yapmak fazlaca önerilmez çünkü yarası iyileşmez.
Kutis Laksa:
-
Deri çok gevşektir ve derideki elastik lif oluşumu bozuktur.
Psödoksantoma Elastikum:
-
Hastada kollajen yıkımı vardır, yara iyileşmesi çok zordur.
Progeria:
-
Adı üzerinde, erken oluşan yaşlanma demektir. Ciltte kırışıklık vardır ve damar sertleşmesi çok erken başlar.
Werner Sendromu:
-
Skleroderma tarzı deri bozuklukları vardır.
Epidermolizis Bülloza:
-
Deri çok hassastır. En ufak travmada bile deri bozulur.
6- YAŞLILIK:
Yaşlanmayla beraber kollajen, elastin gibi proteinlerde azalma gözlenir.
7- YETERSİZ BESLENME:
Yetersiz amino asit veya protein alımı yara iyileşmesini bozar. Uygun alınması gereken esas amino asitler: arginin, glutamin ve metionin’dir.
Vitaminler de çok önemlidir ve özellikle C vitamini yara iyileşmesinde esastır. C vitamini kollajen üretiminde rol alır ve aynı zamanda antioksidan olarak görev yapar.
A vitamini de kollajen sentezinde etkilidir ve yaranın üzerini örten epitelin oluşmasında önemlidir.
Ayrıca BAKIR, ÇİNKO, MAGNEZYUM, DEMİR de yara iyileşmesinde gerekli elektrolitlerdir.
8- ŞEKER (DİYABET) HASTALIĞI:
Diyabet hastalığının kendine özgü yarası zaten vardır: DİYABETİK AYAK.
9- İLAÇ KULLANIMI:
Yara iyileşmesini geciktiren ilaçlar: ASPİRİN, KORTİZOL, BAĞIŞIKLIĞI BASKILAYAN KANSER İLAÇLARI…
10- SİGARA:
“Dumandır dağılır” demeyin, sigara dumanında 4000’in üzerinde kimyasal madde bulunur. Örneğin: Nikotin: yarayı besleyen ve oksijen taşıyan kan damarlarını kasar, Karbon Monoksit: kanın oksijen taşımasını azaltır ve yaraya daha az oksijen gelir, HİDROJEN SİYANİD: yaranın oksijenlenmesini engeller.



