https://www.ahmetakgul.com.tr/ Prof. Dr. Ahmet Akgül - Deri de kızarıklık: Selülit mi, Lenfanjit mi, Tromboflebit mi?

NEDENİ BENZER AMA TEDAVİLERİ FARKLI OLAN 3 HASTALIK: SELÜLİT TROMBOFLEBİT VE LENFANJİT

selulit ilerleyisi

Selülit, denilince ilk aklınıza kozmetik bir rahatsızlık mı geliyor, özellikle magazin dünyasındaki zayıf ve zarif bayanlardaki bacaklarda görülen PORTAKAL KABUĞU gibi girintili çıkıntılı deri mi geliyor?

Selülit 2 aşamalı bir hastalıktır ve tekrar söylüyoruz selülit bir hastalıktır yalnızca derideki kozmetik görüntü değildir. İki aşamalı dedik, bunlardan biri cilt altı kılcal damarların, yağların metabolizmasının bozulması, ikincisi de cilt ve cilt altı dokunun mikroplara bağlı iltihaplanmasıdır. Bu iki süreç birbiri içinde bulunur yani her iki durumda aynı anda olabileceği gibi biri bitip diğeri devam edebilir. Bu durumun karışıklığını önlemek için selülit 2 ye ayıracağız:

1- Mikroplu selülit

2- Mikropsuz (kozmetik) selülit

 

MİKROPLU SELÜLİT HASTALIĞINDA DERİ NASIL GÖRÜLÜR?

Deri kızarık, ateşli, sıcak, gergin, hassas, acı veren, dokununca ağrıyan bir haldedir. Aşağıda örneklerde selülit görülmektedir:

 

t5.png

t4.png


Selulit 23


LENFÖDEMİ OLAN BACAKTA TIRNAK BATMASI SONUCU OLAN SELÜLİT:

 

Lenfodemli bacakta selulit



MİKROPLU SELÜLİT HASTALIĞI NEDEN OLUŞUR?

 

Adı üstünde mikroplar neden olur. Bu mikroplar bakteri, virüs veya mantar olabileceği gibi çok nadiren de parazitler bile olabilir. Önemli olan mikrobun vücuda girmesi ve bu mikrobun hastalığın olduğu deri ve deri altına ulaşmasıdır. Selülit en çok "bacakta veya basen bölgesinde olur" diye bilinir ama vücutta deri olan her yerde olabilir. Örneğin göz etrafında bile olur ki bunun adı ORBİTA SELÜLİT olarak bilinir.

Bacakta oluşan selülitin en önemli ve sık nedeni tırnaklardan giren mikroplardır. Özellikle tırnak mantarı olan hastalarda çok sık gözlenir. Tırnakların derin kesilmesi, pedikür yapılması veya tırnak mantarı direkt olarak bacak derisinde selülit nedenidir. Aşağıdaki haberlere bakınız:

 

tirnak.jpg


Ayak tırnakları damarlarınıza zarar verir haberini okumak için lütfen TIKLAYINIZ. 

Diyabetik hastalarda , hayvan ve haşere ısırıklarında, deri hasrarında, alkoliklerde, lenfödem ve lipodem hastalarında, damardan ilaç veya uyuşturucu kullananlarda, atar damar yetmezliği olan bacaklarda, bağışıklık azaldığında selülit hastalığı riski yüksektir. 

 

MİKROPLU SELÜLİT HASTALARINDA GÖRÜLEN ŞİKAYET VE BULGULAR NELERDİR?

Selülit, ortaya çıkmadan önce sıklıkla ateş, titreme, halsizlik gibi ŞİKAYETLER görülür. Çocuklarda baş-boyun bölgesi, erişkinlerde ise kol veya bacaklar daha sık tutulur. Çocuklarda yüz yerleşiminde orta kulak iltihabı, göz çevresi selülitte ise sinüzit birlikteliği akla gelmelidir. Bacaklardaki selülitin örneklerini üstteki resimlerde gördünğz zaten.

MİKROPLU SELÜLİT TEDAVİSİ NASILDIR?

Antibiyotik hapları veya iğneleri tedavi için gereklidir. Bu antibiyotikler BETA-LAKTAM ANTİBİYOTİKLERİDİR. Yani daha da bilinen ismiyle PENİSİLİN ve PENİSİLİN TÜREVİ ANTİBİYOTİKLERDİR. Eğer hastada diyabet veya dekübit ülseri de varsa PİPERASİLİN/TAZOBAKTAM ANTİBİYOTİĞİ (Örnek: TAZOCİN) verilir. Hastada PENİSİLİN ALLERJİSİ varsa  METRONİDAZOL ve SİPROFLOKSASİN ilaçları kullanılır.

 

Pedikur yaptirmak hastalik yapar
  


Yukarıdaki gazete haberinin tamamını okumak için aşağıdaki yazıyı okuyunuz veya TIKLAYINIZ.

Dikkat! Pedikür yaptırmanın öyle bir zararı var ki...

Kadınların yanı sıra günümüzde pek çok erkeğin de bakımlı olmak adına yaptırdığı pedikür, bacaklarda bir tür damar hastalığı olan lipödeme yol açıyor. Kişinin kendi vücudundan aldığı mikropla ortaya çıkan lipödem, bacaklarda aşırı şişmeye neden oluyor. Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Ahmet Akgül, bacaklarında varis gibi damar hastalığı olanların asla pedikür yaptırmamaları gerektiğini söyledi.Manikür ve pedikür ile bulaşan hastalıklara karşı hijyen vurgusu sürekli yapılırken Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Ahmet Akgül'den dikkat çeken bir uyarı geldi. Prof. Dr. Akgül, pedikürün, bacaklarda selülit gibi bir görüntüyle başlayan bu nedenle de 'selülit hastalığı' da denilen lipödem hastalığına yol açtığını söyledi. Hastalığın kılcal damarlarda iltihaplanmayla ortaya çıktığını, çözüm amacıyla yapılan diyet ve sporun ise hiçbir işe yaramadığını anlatarak, "Bacaklarında herhangi bir damar hastalığı olan herkese pedikür yasaktırö dedi.

'İKİ FARKLI TÜR SELÜLİT HASTALIĞI VAR'

Prof. Dr. Ahmet Akgül, bacaklarda aşırı şişmeye yol açan lipödem hastalığının kilo ile alakalı olmadığını, selülit ile kendisini gösterdiğini anlatarak, şunları söyledi: "Lipödem hastalığının fazla kilo ile hiçbir bağlantısı yok. Bacakta şişlik ve selülit ile kendisini gösteriyor. Selülit hastalığı da deniyor ancak selülit isminde iki hastalığımız var. Bir tanesi popüler olan ve ciltte portakal kabuğu görüntüsü yapan hastalık. Bir de cilt altında mikrop kapılması ile oluşan hastalık. Bu daha çok bacak ve kol yaralarında ortaya çıkıyor. Yani yaranın mikrop kapması ve deri altında mikrop olması anlamında. Bu tür selülit lipödem dediğimiz damar hastalığıdır."

PEDİKÜR YAPTIRMAK TEHLİKELİDİR'

Lipödem hastalığının pedikür gibi işlemler sırasında mikrop kapılarak gelişebildiğini ifade eden Prof. Dr. Akgül sözlerine şöyle devam etti: "Ayak tırnaklarının köşelerini ya da tırnak yatağını hiçbir şekilde, hiçbir pedikür aleti ile oydurmamak gerekiyor. Çünkü biz ayakta duran bir canlıyız ve mikroplar devamlı cildimizin üzerinde mevcut. Bu mikroplar deriye yararlı, can veren mikroplar. Siz eğer bu yararlı mikrobu, derinin altına çok ufak bir çizikle bile sokarsanız cilt altındaki ince kılcal damarlar bu mikrobu alarak ya toplardamara götürecek ya da lenf damarlarına taşıyacak. Lenf damarlarına mikroplar giderek, bu kanalları bozuyor ve enzim salgılıyor. Birçok hasta 'Ben kendi pedikür malzemelerimi götürsem olmaz mı?' diye soruyor. Ancak burada sorun kişilerin kendi mikrobu. Pedikür yapılırken tırnağın etrafındaki yararlı mikroplar pedikür sırasında deride mikro travmalar yaratıyor. Normal bacakta sıkıntı olmuyor çünkü vücut o mikrobu atıyor. Ancak kişide lenfödem, varis, venöz yetmezlik gibi damarsal hastalıklar varsa sorun oluyor. Pedikür biraz derinden yapıldığında içeri mikrop giriyor. Onun için pedikür yapmak tehlikelidir. Bacakta herhangi bir damar hastalığı olan hiç kimse kesinlikle pedikür yaptırmamalıdır."

'DİYET VE SPOR İLE ZAYIFLAYAMAYAN HASTALAR LIPOSUCTION YAPTIRIYOR'

Bu hastalarda her şeye rağmen zayıflamanın gerçekleşmediğini belirten Prof. Dr. Akgül sözlerini şöyle noktaladı: "Lipödem hastaları spora başladıktan sonra vücutlarının üst bölümü incecik olmasına rağmen bacakları bir türlü incelmez. Bunun üzerine hastalar sporu da bırakırlar. Bacakları incelmediğinde liposuction gibi yöntemlere başvururlar. Belli bir süre görüntü düzelir ancak hastalığın nedeni cilt altındaki kılcal damarların bozukluğu olduğu için, yağ eskisinden daha kötü hale gelir. Bunun tedavisi yağlar ile alakalı değildir. Bunun tedavisi aslında kılcal damarlar ile alakalıdır. Lipödem bir damar hastalığıdır."

Antibiyotik tedavisi ile birlikte hastanın cilt ve cilt altı kılcal damarlarını ve cilt altı yağ dokusunu düzeltmek ve tekrar selülit oluşmasını önlemek için VAKUM tedavisi, OKSİPLAZMA tedavisi ve BİYOREZONANS tedavileri de yapılmaktadır. Bu tedavilerin ayrıntılarını web sitemizde ilgili yerlerde bulup inceleyebilirsiniz. 

MİKROPLU SELÜLİT TEDAVİ EDİLMEZSE NE OLUR?

Tedavi edilmez veya yanlış veya eksik tedavi edilmez ise mikroplu selülit apse ve kangrene neden olabilir. Lenf yolları iltihabı, lenfanjit, lenf bezleri şişmesi ve iltihabı, damar iltihabı, varis iltihabı, tromboflebit, böbrek yetmezliği, sepsis, menenjit, kemik iltihabı, kalp kapakçık iltihabı (endokardit) gözlenebilir.

SELÜLİT İLE KARIŞAN HASTALIKLAR NELERDİR?

Selülit, aslında doktor tarafından kolayca tanınabilir. Fakat bazen tedaviye rağmen selülit diye düşünülen hastalık tedavi olmayabilir yani aslında hastalık "selülit" değildir. peki ne olabilir başka?

Bu durumda öncelikle hastaya uygun antibiyotik verilmemiş olabilir. Hasta tedaviye uyum sağlamamış yani ilaçları düzenli kullanmamış olabilir. Belki de hastaya doğru antibiyotik verilmiş hasta da bu ilacı çok da iyi kullanmış ama hastanın antibiyotiğe direnci de olabilir veya altta yatan daha da derin bir hastalık olabilir veya selülit olan bölgede daha önce yabancı bir cisim duruyor fakat dışardan görünmüyor olabilir. 

Ya da hasta SELÜLİT olmayabilir. Selülit denilen hastaların yaklaşık %15'i ileri tetkiklerde selülit çıkmamıştır. Peki selülit değilse ciltte görülen bu kırmızı, sıcak, hassas deri ne olabilir?

KONTAKT DERMATİT

Kontakt dermatit, cildin allejisi olan bir yapıyla karşılaştığında ciltte görülen hastalıktır. Selülit benzeri görüntü yapabilir ama farkı dermatit KAŞINTILI dır. Ayrıca dermatit ciltte yayılan tarzda değil belirli bir bölgede sınırlıdır. Sınırlı olması allerjik madde ile karşılaştığı yer kadar demektir. Sıklıkla neden olan allerjenler arasında deterjanlar, çözücüler, dezenfektanlar, metaller, boyalar ve zehirli sarmaşık bulunur. Kontakt dermatit özellikle ilk zamanlarda selüliti taklit eder. Alerjen veya iritan bir ajana maruziyet öyküsü ve kaşıntı olması selülitten ayrımında yardımcıdır. Biyopsi ve deri yama testi tanıyı doğrulamada kullanılabilir. Fakat aktif lezyonlar gerileyene kadar deri yama testi ertelenmelidir. Sorumlu olduğu düşünülen allerjen maddeden korunmak tedavinin temel taşıdır.

Dermatite bağlı deri yaoısının bozulması daha sonra dışardan mikrop alınmasına neden olursa antibiyotik kullanımı gerekebilir.

Havadaki (airborne) alerjenler deriyle temas ederek alerjik veya iritan kontakt dermatit gibi farklı reaksiyonlara neden olabilir. En sık etken bitkilerdir. Ambrosia dermatiti sıklıkla yüzde görülür ve bitkilere bağlı bu tip kontakt dermatite bir örnektir. Compositae alerjeni, doğal reçineler, ağaç, plastik, kauçuk, tutkal, metaller, farmasötik kimyasallar, insektisit ve pestisitler çevredeki hava yoluyla kontakt dermatite neden olabilir. Akut evrede selülitten ayrım yapılmalıdır.

HAŞERE VE ÖRÜMCEK ISIRIĞI

Haşere ve örümcek ısırığına bağlı alerjik reaksiyonlar hafif bir deride kızarıklıktan ölümcül nefes durmasına kadar değişen bir spektrumda gelişir. Selülit ile karışır, ve hastaya gereksiz antibiyotikler verilir.

AŞI ALLERJİLERİ

Aşılara bağlı lokal deri reaksiyonu, ürtiker, anjioödem ve anafilaksi gelişebilir. Aşı sonrasında görülebilen kızarıklık, şişlik ve hassasiyetin görüldüğü bir hastalıktır. Okul öncesi yapılan aşılardan sonra geniş inflamatuvar reaksiyonlar sık görülebilirken, enjeksiyon sonrası bakteriyel selülit gelişimi ise yok denecek kadar azdır. Hassasiyet, ateş ve toksisitenin eşlik edebileceği aşı reaksiyonlarının selülitten ayrımı gereksiz antibiyotik kullanımını engelleyecektir. Aşı reaksiyonlarından sonra gelişen inflamasyon tablosu birkaç gün içerisinde kendiliğinden geçer. 

İLAÇ ALLERJİLERİ

Karakteristik olarak etken ilaç her alındığında aynı bölgede tekrarlama eğiliminde olan keskin sınırlı kızarık bir yama şeklinde başlar. Sonrasında bül veya erozyon görülebilir. Lezyonlar selülit kadar hızlı ilerlemez ve eşlik eden yanma veya kaşıntı ayırıcı tanıda önemlidir. Genellikle uzun süreli veya kalıcı koyu renk oluştrarak iyileşir. 

En sık neden olan ilaçlar: antibiyotikler (trimetoprim sülfametoksazol başta olmak üzere) ve yangı giderici ilaçlardır. 

TROMBOFLEBİT VE DERİN VEN TROMBOZU

Tromboflebit ile ilgili bilgi almak için TIKLAYINIZ

Derin ven trombozu ile ilgili bilgi almak için TIKLAYINIZ

Yüzeyel gezici tromboflebit ise vücudun farklı bölgelerindeki toplar damarları tutan ardışık ataklarla seyreden bir tablodur (Trousseau fenomeni). Bu klinik sendrom tekrarlayan selülite benzeyebilir ve hastanın tromboanjiitis obliterans, KANSER ve PIHTILAŞMA HASTALIKLARI ile seyreden durumlar gibi altta yatan hastalıklar açısından araştırılması gerekir.

Tek taraflı bacak ödemine ısı artışı veya kızarıklık eşlik ettiğinde derin ven trombozu (DVT), selülit ile karışabilir. Tutulan toplar damarda görülebilecek hassasiyet ve yüzeyel venlerde genişleme mikroplu selülitten ayrımında yardımcıdır.

Ayrıca  yüksek ateş DVT'de nadiren 38.3 0 C'yi aşar. Kanda akyuvar artışı her iki hastalıkta da görülebilir.

Hastada kanama ve pıhtılaşma hastalıkları (tekrarlayan düşükler) gibi risk faktörlerinin bulunması DVT lehinedir. Tanıda yardımcı olabilecek bu ipuçlarına rağmen öykü ve fizik muayene genellikle tanı için yeterli değildir ve ek görüntüleme yöntemlerine ihtiyaç duyulur. Selülitten ayrımında flebografi, pletismografi ve Doppler faydalıdır. Aspirasyon sıvısında protein konsantrasyonu ölçümü ucuz bir alternatif yöntemdir. DVT'de ortalama konsantrasyon 5.5 g/L iken selülitte 19.8 g/L bulunmuştur. 10 g/L'nin üzerindeki değerler sadece selülitte görülür.

 

t3.png


STAZ DERMATİTİ ve VARİS YARASI BAŞLANGICI

Kronik venöz yetersizliğin ilk bulgusu, yüzeyel ve birleştirici venlerin en yüzeyde olduğu bacak ve ayak bileği iç yüzünde gode bırakan ödemdir. Hastalarda genellikle KILCAL VARİSLER bulunur. Kan hücrelerinin damar dışına sızmasıyla ortaya çıkan DEMİR (hemosiderin) birikimlerine bağlı kahverengimsi noktasal beneklenmeler görülür. Deride fonksiyon bozukluğu nedeniyle bu evrede deri kurudur ve hastalarda genellikle her iki bacak derisinde sinsi bir kaşıntı olur. Ayak bileğindeki ödem, bacağın alt 1/3'lük kısmına ve daha ileri olgularda ayak sırtına doğru yayılırken sellüliti andıran bir görünüm ortaya çıkar. Bu tablo,  lipodermatoskleroz veya psödoerizipel olarak adlandırılır.

Bacak orta kısmında ağrılı, kızarık, sert ve ödemli bir plakla karakterizedir. Ayak bileklerine ilerleyebilir. Genellikle birkaç ay, bazen de 1 yıldan daha fazla devam edebilir. Kronik venöz yetersizliğin diğer bulgularının izlenmesi, ateşin olmaması ve kanda CRP yüksekliğinin selülitteki kadar yüksek olmaması ayırıcı tanıda önemlidir.

Ek görüntüleme yöntemleri de faydalı olabilir. Lipodermatoskleroz geliştikten sonra staz dermatiti tablosu yerleşir. Akut evrede, ayak bileği iç yüzde en belirgin olan ve tüm bacağa da yayılabilen kaşıntılı, kızarık, kepekli yamalar; akut ve şiddetli yangı durumlarında daha akıntılı, ıslak, nemli yama ve plaklar görülür. Buraya mikrop bulaşması  ateşe neden olabilir. 

LENFÖDEM

Lenfödem ile ilgili ayrıntılı bilgi için TIKLAYINIZ

LENFANJİT

Lenfanjit lenf damarının iltihabı demektir, ayrıntılı bilgi için lütfen TIKLAYINIZ.

AİLEVİ AKDENİZ ATEŞİ (FMF)

Genellikle Akdeniz kökenli Yahudi veya Araplarda görülen genetik olarak aileden geçen bir hastalıktır. Akut, kendini sınırlayan ateş ile seyreden, karın zarı, kalp zarı ve eklem zarı iltihaplarıyla birlikte görülür. Genellikle çocukluk çağı veya ergenlikte başlar. Deride kızarıklık yapar. Kızarık olan derinin altı serttir. Bu lekeler daha çok bacağın ön yüzünde, ayakların sırtında ve bazende simetik olark her iki bacakta da görülür. Hastalık 1-2 gün içinde geçer ama sonradan tekrar nüks eder. Bu arada hastanın karnında ve göğsünde de ağrılar vardır.

Yara Hastalıkları ve Tedavileri için ayrıntılı bilgiye ulaşmak için lütfen tıklayınız  

Yara hastalığı ve "tedavisi yok, bu hastalıkla yaşamaya alış"  denilen hastaların tedavi sonrası yorumlarını okumak için lütfen tıklayınız  

Varis İç Varis Venöz Yetmezlik Hastalıkları ve Tedavileri için ayrıntılı bilgiye ulaşmak için lütfen tıklayınız

Varis hastalığı ve "tedavisi yok, bu hastalıkla yaşamaya alış"  denilen hastaların tedavi sonrası yorumlarını okumak için lütfen tıklayınız

Prof. Dr. Ahmet AKGÜL'ün özgeçmişine ulaşmak için lütfen tıklayınız

İletişim ve Randevu için lütfen tıklayınız   

Yasal Uyarı

Bu sitenin içeriği ziyaretçilerini bilgilendirmeye yönelik hazırlanmış olup sağlıkla ilgili konularda tıbbi teşhis, tedavi veya reçete bilgisi özelliği taşımaz. Site, sağlıkla ilgili tüm konularda en doğru bilginin hastayı muayene eden doktorundan öğrenilebileceğini savunur. Sitedeki bilgiler bu amaçla kullanılmamalıdır. Bu bilgilerin yanlış anlaşılması veya kullanılmasından doğabilecek mağduriyetlerden bu site sorumlu tutulamaz.Bu sitedeki bilgileri kopyalama, nakletme veya diğer kullanımlar kesinlikle yasaktır. Web sitesindeki bilgilerin kullanımı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine ve site sahibinin iznine bağlıdır. Tüm kullanıcılar yukarıda belirtilen yasal uyarıyı tamamen ve çekincesiz olarak kabul etmiş sayılırlar.