https://www.ahmetakgul.com.tr/ Prof. Dr. Ahmet Akgül - Ramazan Oruç ve Damar Sağlığı.

KALP DAMAR SAĞLIĞI AÇISINDAN RAMAZAN DA "İBADET"

 
...."Hasta" ya da yolculukta olanlar tutamadıkları gün sayısınca diğer günlerde tutarlar.... (Bakara 183-187)

Ramazan ayı, bir çok kötü alışkanlıkları engellediği için hem vücut hem de ruh sağlığı için "eşi bulunmaz" bir süreçtir. Yalnızca kalp ve damar sağlığı açısından, sigara içilmemesi, alkol ve meze (damar tıkayıcı kolesterolü yükseltir)' yemek yemede ölçülü olunması (böylece çok kilo almaz, damar tıkanma ve kalp krizi riski azalır), uyuşturucu kullanılmaması,  insanlara iyilik yapmak ve ibadet etmek ruhun sağlığının üzerine inanılmaz olumlu etkileri vardır. "Ruhun sağlığı" demek, gereksiz stres hormonlarının salınımının azalması ve kalp ve damarlarının yıpranmaması demektir. Yani ramazan ‘sağlıklı' bireyde sayısız yararı olduğu için farz kılınmıştır. Yukarıda verilen ayetlerde de bu görülebilir.


Ramazan ayı yaklaşırken tüm hastalıklar ile ilgili hem halkımız, hem de hastalarımız arasında tartışmalar artmaktadır. Özellikle kalp damar sağlığı açısından hasta veya sağlıklı bireyler devamlı olarak "oruç tutabilir miyim?' ve/veya "teravih namazına gidebilir miyim?" soruları devamlı gündemdedir.

Bu konuların cevabi hem tıbbi hem dini olarak "ayrılmalı" diyemeyiz çünkü "birey ve yasam tekdir" ve tatmin edici gerekli cevaplar verilmelidir. Sorun ve cevabı yalnızca ne tıbbidir ne de dini, konu hem tıbbidir hem de dini. Çünkü hastalık, Türk Dil Kurumu'nun Güncel Türkçe Sözlüğünde; organizmada birtakım değişikliklerin  ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması ve ruh sağlığının bozulması durumu   olarak tarif edilmektedir. Yani sağlık bedensel ve ruhsal rahatsızlık olmaması durumudur. Bu nedenle hastalarımızın sorduğu bu soruların cevabi "tek" olarak düşünülüp verilmelidir. Yani hastamızın hem vücudu (ameliyat öncesi ve sonrasını kapsayan her iki dönemde de) hem de ruhu (inançlarına sahip çıkması) doktoru tarafından "tatmin edilecek" cevaplara ihtiyacı vardır. Eğer cevaplar yerindeyse iyileşme süreci başlamış, soru işaretleri yok olacaktır.

Kalp damar hastalıklarında "hastalık" yalnızca şikayetlerin başladığı dönem değil aynı zamanda ameliyat sonrası iyileşme sürecini de içermektedir.  Hastalarımız ameliyat olduktan sonra kendilerinde "hastalık bitti" olarak düşünüp, direkt "alıştıkları hayata tekrar dalmak isterler", bu başarılı bir sonuçtur ama başarılı bir süreç değildir. Ameliyat iyi geçti, hasta kendini iyi hissediyor, oruç tutup normal hayatına dönmek istiyor ama sonra..?

Bir çok hastamız böyle yapmaktadır. Kendilerine sorduğumuzda "ben çok iyiyim Sayın hocam" diyerek ameliyat öncesindeki hastalanmadan önceki hayatlarına dönmektedir. Eski yaşama dönme hastanın, hastalığa karşı verdiği savaşın zaferle bittiği hissini yaşatmaktadır.  

İşte kısır döngünün hali burada, sıcak bir zamanda mübarek Ramazan ayı gelmekte. Kalp ve damar hastalıkları için ne tur risk var?  İşte yazının başında verilen ayet Allah'ın dinimizi kolaylaştırma adına önümüze serdiği seçeneklerden örnekler ve daha da ilerisi aklımızı her şeyin önünde tutması. Kendimize emanet verilen bu vücudu akıllı kullanıp sahibine zamanı gelince teslim etmemiz zaten kaçınılmazdır. Emanete ne kadar sahip çıktınız?

Hazır elimizde "hastalıkta daha sonra oruç tutma ayetleri" varken, hastaların kalp ameliyatı sonrası "oruç tutacağım demesindeki" düşünce duygusal olarak alışılagelmiş bir kültürdür ama Yaratıcının emrettiği hastalar için "aklini kullanma" durumuna pek de uymamaktadır.

Örneğin, normal bir günde sağlıklı bir bireyde hele de sıcaklarda en az 3 litre su içmeliyiz, su içilmezse kandaki su oranı düşer ve pıhtılar gelişir ki kalp krizi, damar tıkanıklığı, varis tıkanıklığı ve derin ven trombozu (DVT) kaçınılmaz olur. Eğer kişi aynı su miktarını iftar ile sahur arasında alıyorsa, "tamam olabilir" diyebiliriz ama hastalar iftardaki o mükellef yemekten sonra uykuya geçtiklerinden yeterince su alamadıkları gibi, kan kolesterol düzeyi hızlıca yükselmekte, insülin direnci gelişmekte ve tüm damarlarda tıkanıklıklar artmaktadır. Zaten bu hastalar fazla hareketli olamadıklarından, hastalıkları gereği, tüm yedikleri kanda kolesterol olarak birikip damar tıkanıklığına yol açar. Bu durumda hasta,  ister ameliyat olsun ister olmasın damarları tıkanmaya adaydır. Damar tıkanıklıkları yalnızca kalp krizine yol açmaz, şah damarı ve boyun damarları tıkanıp felçlere, bacak damarları tıkanıp bacakların kaybına, varisi olan hastalarda daha fazla olmak üzere toplardamar tıkanıklıklarına yol açabilir.

Kalp ve damar hastaları belirli bir süre de olsa ilaç kullanmak zorundadır. Bu ilaçlardan bazıları günde 3 kere alınmalıdır. Bu sekiz saatte bir demektir ki bir çok oruç tutan hasta buna uyamamaktadır.  İlginç olan kalp krizi geçiren veya kalp ameliyatı olan bir çok hastanın oruç tutmak için ısrar etmeleri ve onay beklemeleridir. Ayrıca yalnızca oruç değil 20+13 rekatlık teravih namazı kılmak isterler. Sorduğum zaman ise, eskiden bu ibadetlere bu kadar sahip çıkmazken şimdi "ölüm korkusu" veya "yaşlandık" demeleridir. Kalp ameliyatı olan bir hastanın genellikle göğüs kafesini önde birleştiren kemik, ameliyat sırasında ortadan ikiye kesilir. Robotla hiç kemik kesmeden veya göğüs yanlarından çok az kesiyle de bu ameliyatları yapmamıza rağmen genel olarak kalp ameliyatlarında göğüs ortasındaki kemik kesilmiştir. Hastanın yaklaşık 1-1.5 ay boyunca bu kemiğin kaynamasını kolaylaştırması için dikkat etmelidir. Yaşlı, kemik erimesi veya şeker hastalığı da varsa bu iyileşme süreci daha da uzar. Bu süreçte vücudun sağında veya soluna farklı yüklenmek hastanın kemiğinin oynamasına, sonuçta "mediastenit" denilen, ölümle sonuçlanabilecek iltihapların gelişmesine yol açar. Yani teravih namazları yeni kalp veya damar ameliyatı olmuş hastalar için belirli bir risk taşımaktadır. 

Ramazan ayının bereketi ve yararı çok fazladır, hatta bugün için bilemediğimiz de faydaları mutlaka vardır, fakat bu durum "sağlıklı bireyler" içindir. Kalp ve damar hastalığı olan veya yeni ameliyat geçiren hastaların mümkünse yukarıda verilen ayete uyarak hastalık gecene kadar belirli bir süre ibadetlerinin "kaza" yani sonraya' bırakmaları, beden sağlıkları açısından sağlıklı olunca da ibadetlerini yapmaları ruh sağlıkları açısından önemlidir.

Unutmayın ki kalp damar hastalıklarının en önde gelen nedenlerinden biri strestir ve Ramazan ayı stresin en az olması gereken aydır. Kalp ve damar hastalıklarında yalnızca damarların tedaviler ile açılması yeterli değil aynı zamanda tekrar tıkanmamasının sağlanması gerekmektedir. Yani hastaların da belirli bir sorumlulukları vardır. Bu nedenle hastalar "hasta olma hükmü"ne uyup sabretmelidir ki  bu sabır ve hükümlere uyum da ayrı ayrı birer ibadettir. 

 

 

Kalp Hastalıkları ve Tedavileri için ayrıntılı bilgiye ulaşmak için lütfen tıklayınız  

Kalp hastalığı ve "tedavisi yok, bu hastalıkla yaşamaya alış"  denilen hastaların tedavi sonrası yorumlarını okumak için lütfen tıklayınız  

Prof. Dr. Ahmet AKGÜL'ün özgeçmişine ulaşmak için lütfen tıklayınız

İletişim ve Randevu için lütfen tıklayınız   

Yasal Uyarı

Bu sitenin içeriği ziyaretçilerini bilgilendirmeye yönelik hazırlanmış olup sağlıkla ilgili konularda tıbbi teşhis, tedavi veya reçete bilgisi özelliği taşımaz. Site, sağlıkla ilgili tüm konularda en doğru bilginin hastayı muayene eden doktorundan öğrenilebileceğini savunur. Sitedeki bilgiler bu amaçla kullanılmamalıdır. Bu bilgilerin yanlış anlaşılması veya kullanılmasından doğabilecek mağduriyetlerden bu site sorumlu tutulamaz.Bu sitedeki bilgileri kopyalama, nakletme veya diğer kullanımlar kesinlikle yasaktır. Web sitesindeki bilgilerin kullanımı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine ve site sahibinin iznine bağlıdır. Tüm kullanıcılar yukarıda belirtilen yasal uyarıyı tamamen ve çekincesiz olarak kabul etmiş sayılırlar.