https://www.ahmetakgul.com.tr/ Prof. Dr. Ahmet Akgül - Tırnaklar, Tırnaklarda Sararma ve Renk değişimi ve Lenfödem İlişkisi

KOZMETİK AMAÇLA TIRNAĞA UYGULANAN, KILCAL DAMARLAR AÇISINDAN ZARARLI İŞLEMLER NELERDİR?

Güzel tırnaklara ulaşma arzusu evrenseldir. Tırnağa uygulanan kozmetikler tırnakları renklendirmek ve uzatmak için tasarlanmıştır. Tırnak cilaları, ojeler ve tırnak protezleri tırnağa uygulanan kozmetik ürünlerdir. Tırnak rengi oje kullanılarak değiştirilebilir. Oje kadınlar arasında popüler bir kozmetiktir ve iyi bir manikür ve pedikürün önemli bir parçası olarak kabul edilir. Tırnak, heykel tırnak kullanılarak doğal tırnak plağına bağlı akrilikler yardımıyla yapay olarak uzatılabilir. Tırnak hücreleri hasar gördüğünde, onarım mümkün değildir. Evde veya profesyonel tırnak salonlarında, tırnak bakım prosedürleri ve tırnak kozmetiklerinin kullanılması bazı sorunlara neden olabilir. Tırnağa uygulanan kozmetik ürünlerde ilişkili görülebilecek rahatsızlıklardan biri tırnak etrafının iltihaplanıp, mikrop kapmasıdır (paronişi). Paronişi, yumuşak doku iltihabıdır. Dokuların tahrişi ise oje çıkarıcılar, kütikül gidericiler, tırnak sertleştiriciler dahil olmak üzere çeşitli tırnak bakım ürünlerinden kaynaklanabilir.

Tırnak cilaları, ojeler

Tırnak için en sık kullanılan kozmetik madde ojedir. Ojeler tırnağı kaplayarak istenen parlaklık, pırıltı, renk değişimini sağlar. Ojeler genellikle güvenli olarak görülürken içerdiği ftalatların vücut üzerinde östrojenik etkileri bilinmektedir. Ancak canlı olmayan tırnak plağına uygulanan oje çok fazla etkiye sahip değildir. 1920’lerde otomobil endüstrisinin gelişmesi sonucunda piyasaya ilk olarak şeffaf tırnak cilaları çıkmıştır. Tırnak cilasının temeli nitroselülozdur. 1930'larda, opak, renkli bir oje oluşturmak için berrak cilaya pigment eklemiştir. Temel tırnak cilasının formülasyonu esnekliği arttırmak için kullanılan polimerlerin eklenmesinin dışında çok az değişikliğe uğramıştır. Çukurlaşma, renk değişikliği, kabarma, basit bir tırnak cilası ile gizlenebilir. Cila ince, zayıf tırnakları güçlendirebilir ve kırılgan tırnakların daha güçlü görünmesini sağlayabilir. Hastalıklı tırnaklarda bu geçici kozmetik düzeltmeler hastalık için bir tedavi sağlamaz, ancak hastalık karşısında sağlıklı tırnak görüntüsü verebilir veya yaşlanan tırnaklar için genç bir görünüm sağlayabilir.

Tırnak protezleri

Tırnakları renklendirmenin yanı sıra, tırnak uzatılması da yaygın olarak uygulanan bir kozmetik işlemidir. Tüketicinin kendisinin uygulayabileceği önceden oluşturulmuş tırnak protezleri ve kişiye özel yapılan tırnak protezleri mevcuttur. Önceden oluşturulmuş tırnak protezleri, metakrilat esaslı bir yapıştırıcı ile doğal tırnak plakası üzerine yapıştırılabilen plastik ve yapay bir tırnaktır. Bu prosedür hem evde hem de profesyonel tırnak salonlarında gerçekleştirilebilir. Bu tırnaklar önceden renklendirilmiş, renksiz, kesilmiş ve kesilmemiş olabilir. Özel yapım tırnak protezleri, uzun, sert tırnaklar elde etmek için giderek daha popüler bir yöntem olan “heykel tırnaklar” olarak bilinir. Özel yapım yapay tırnak, doğal tırnak plağına tutturulmuş bir şablon üzerinde şekillendirildiğinden “heykel” kelimesi kullanılır. Heykel tırnaklar, toz haline getirilmiş bir metakrilat polimeri ile bir benzoil peroksit başlatıcısının bir sıvı metakrilat ester ile karıştırılmasıyla oluşturulur. Elde edilen akrilik şekillendirilir ve heykelin yapışması için pürüzsüz hale getirilmiş olan mevcut tırnak plakası üzerinde sertleşmesi sağlanır. Tırnak büyümesinin hızına bağlı olarak 2-3 haftada bir bakımı gerekir.

Yukarıda belirtilen tüm işlemler tırnağa, tırnak yatağına, tırnak altı kılcal damarlara zarar verir, bu nedenle bacak damar sağlığı açısından ayak tırnaklarına uygulanması kesinlikle zararlıdır. Aşağıda tırnak ve hastalıkları ile ilgili bilgiler devam etmektedir:

TIRNAKLAR 

Tırnaklar 4 bölümden oluşur:

1- Tırnak kıvrımı

2- Tırnak matrisi

3- Tırnak yatağı 

4- Hiponikyumdan

Tırnak kıvrımı iki taraflı olarak tırnak plağının kenarındaki kama şeklinde içe doğru katlanan deri kıvrımıdır.

Tırnak plağı tırnak kökü olarak da adlandırılan ve büyüyebilme özelliğine sahip tırnak matrisi tarafından oluşturulur. Tırnak plağının uzaması tırnak matrisi olarak bilinen canlı dokudaki hücrelerin bölünmesi ile gerçekleşir.

Tırnak yatağı ince, yumuşak ve keratinize olmamış epitelden oluşur. Görevi, tırnak plağının büyümesine katkı sağlamak ve büyüyen tırnak plağını tutmaktır. Tırnak yatağı, tırnak matrisi ve tırnağın etrafındaki dokularda bulunan kan damarları tarafından kanlandırılıp, beslenir ve lenf dolaşımına sahiptir.

Hiponikyum tırnak plağının serbest kenarının altında bulunur ve kimyasal etkilere ve mikroplara karşı bir duvar görevi görerek tırnak yapısını dış ortamın yıpratıcı etkilerinden korur.

Tirnak ve tirnagin yapisi



Tırnak plağı, sert, elastik, yarı saydam ve konveks şekillidir. Canlı olmayan plak, yaklaşık 80-90 hücre tabakasından oluşur. Plaktaki hücreler çok sayıdaki hücreler arası bağlantı aracılığıyla birbirine sıkıca bağlıdır. Tırnak plağı,  dorsal (arka, sırt), orta ve ventral (ön) olarak adlandırılan 3 tabakadan oluşur. Orta tabaka, yumuşak, daha esnek ve tırnak plağının en kalın tabakası iken, dorsal tabaka birkaç hücre kalınlığındadır. Ventral tabaka da 1-2 hücre tabakasından oluşur ve tırnak plağını tırnak yatağına bağlar.

Tırnak plağının esası keratindir. Keratinin % 80' i saçta da bulunan sert keratin proteinlerinden oluşurken; yaklaşık % 20’si yumuşak keratin proteinlerinden oluşmaktadır. Dorsal kısımda sert keratin proteinleri, orta kısımda yumuşak keratin proteinleri bulunur. Dorsal tabaka hücreleri, kalınlaşmış zarlarından dolayı suyun geçişine direnç oluşturmaktadır. Tırnak plağının su içeriği nem %100 olduğunda en fazla % 35’e çıkmaktadır. Su içeriği; tırnağın esneklik, elastiklik ve geçirgenliğini etkiler.

Tırnak plağının yağ içeriğine oranla daha fazla su içermesi, plağın yağlı ortamdan geçirgenolabilen zardan ziyade sulu ortamda geçirgenlik sağlayan zar gibi davranmasına neden olur.
Tırnağın büyüme hızı çeşitli faktörlere bağlı olarak değişebilmekle beraber el tırnaklarının ayda yaklaşık 3 mm, ayak tırnaklarının ise ayda yaklaşık 1 mm kadar uzadığı bildirilmektedir. Normal bir ayak tırnağı ortalama 12 ile 18 ay içinde tamamen yenilenirken, bu süre normal bir el tırnağı için yaklaşık 6 aydır.

Yaş arttıkça bireylerde çok farklı tırnak değişiklikleri görülebilmekte olup bu değişiklikler yaşam süresini kısaltmasa da hayat kalitesini olumsuz etkilemektedir. Tırnak plakası tırnak matriksi adı verilen ünite tarafından oluşturulmaktadır ve sağlıklı bir tırnak üretimi için etraf yumuşak doku ve parmak kemiklerinin bütünlüğü çok önemlidir.
Yaş ilerledikçe görülen tırnak değişikliklerinin bir kısmı normal yaşlanma ile ilişkili iken bir kısmı cilt hastalıkları, enfeksiyonlar, tümörler, DAMAR hastalıkları ya da beslenme bozuklukları gibi nedenlerle ilişkilidir. Yine bazı tırnak bulguları altta yatan hastalığa bağlı olabilmektedir. UV (güneş) ışınları ve yaşlanmayla tırnak yatağı ve matriks beslenmesindeki azalma tırnak plakasında çok çeşitli değişikliklere yol açmaktadır. Yaşa bağlı tırnak değişiklikleri hastada belirgin bir damar tıkanıklığı olmasa da kısmen arterioskleroza bağlanmaktadır. Bununla birlikte eklem hastalıkları, artmış travma ve kişisel bakımda azalma da tırnak yapısı, şekli, rengi ve yüzeyinde bozukluklara neden olabilir.

Özellikle atar damar, toplar damar ve lenf damar tıkanıklıkları bulunan bireylerde kronik kansızlığa bağlı ve  kalp yetmezliği bulunanlarda yapısal tırnak değişiklikleri görülebilir. Ayrıca kozmetik ürünler de boyanmaya bağlı tırnak renk değişikliğine yol açabilir.

Yaş ilerledikçe tırnağın kimyasal yapısında değişiklikler görülmekte ve  tırnak uzaması yavaşlamaktadır. Lunula kaybı ve kırılganlaşma en sık görülen tırnak değişiklikleridir. Kırılgınlaşma yatay çizgilenmede artış ve belirginleşme (onychorrhexis) ya da tabaka halinde uçlarda kırılma (onychoschizia) şeklinde ola- bilir.

Onychoschizia tırnakların sık ıslanma-kuruma, kimyasallar ya da kozmetik ürünlere maruz kalması ile ilişkilidir. Tırnak nemlendirici ve sertleştiriciler ile ağızdan alınan biotin ve silikon tedavisi verilebilmektedir.

Onychorrhexis damar hastalıkları ya da kansızlık (anemi) gibi doku oksijenlenmesini bozan nedenler dışında sistemik ya da cilt hastalıklarına bağlı gelişebilmektedir.

Yaşlı bireylerde tırnaklar sıklıkla donuk ve cansızdır (Alttaki resim). Beyaz, sarı ya da gri gibi renk değişiklikleri görülebilir. Platonişi (anormal geniş ve düz tırnaklar), koilonişi (kaşık tırnak) ve clubbing (tırnakta ovalleşme) yaşlı bireylerde sık rastlanabilen tırnak şekil değişikliklerindendir.

Koilonişi demir eksikliği ile de ilişkili olabilirken clubbing bozukluğu konjestif kalp yetmezliğine bağlı olabilir.

Ayak tirnaklarinde parlaklik kaybi

 



Paronisi ve Dolama

 

 

 



Tirnak batmasina bagli parmak bozuklugu
SARI TIRNAK SENDROMU

Sarı tırnak sendromu; yavaş büyüyen bulanık, sarı tırnaklar, lenfödem ve akciğer şikayetlerinin  eşlik ettiği bir hastalıktır.  Hastalığın sebebi bilinmemektedir. Hastalık ilk kez 1911 yılında "Ungues flavi" adıyla tanımlanmış, sendrom olarak ayrıntılı tanımlanması 1964 yılında Samman ve White tarafından yapılmıştır. 

Genellikle orta yaştaki insanlarda görülürse de çocuklarda da görülebilir. Sendroma aşırı kıvrılma gösteren fakat yavaş büyüyen opak-sarı tırnaklar ile birlikte lenfödem, kronik bronşit, akciğer zarında sızı birikimi, kronik sinüzit gibi hastalıklar da eşlik edebilir. Hastalar önce tırnaklarının büyümesinin durduğunu ya da çok az büyüdüğünü fark eder. Birkaç ay sonra tırnakların sarı veya yeşilimsi bir renk aldığını tanımlarlar.
 
Ayak tirnaklarinda sararma
 

 
Tırnaklar genellikle normal kalınlıkta veya normalden hafifçe daha kalındır. Tırnak plakları son derece serttir. Kütikül çoğu kez kaybolmuştur. Bir veya birden fazla tırnakta belirgin bir bombeleşme görülür. Bazı olgularda tırnağın büyüme oranının değiştiğini gösteren bombeleşme ve enlemesine çizgilenmeye rastlanır. Tırnağın büyüme oranı çok yavaştır. El tırnaklan, normalde haftada en az 0.5 mm büyür. Halbuki sarı tırnak sendromlıı kişilerde tırnaklar haftada 0.1-0.25 mm kadar uzar. Bazı aylar tırnaklarda ölçülebilir büyü­menin bulunmadığı gözlenir. 
 
Hastalığın ikinci bir bulgusu ödemdir. Ödem parmak uçlarına sınırlı olabileceği gibi yaygın da olabilir. Ayrıca ayak bilekleri, topuk ve yüzde de ödem gelişebilir. Lenfanjiografîde primer ödem bulguları tespit edilebilir. 
 
Sarı tırnak hastalıklı olgularda sık rastlanan diğer bir bulgu ise akciğer şikayetleridir.  Bunlar kronik bronşit, bronşiektazi ve akciğer zarında sıvı birikimidir.
 
Pedikur yaptirmak hastalik yapar
  

 

 



Yukarıdaki gazete haberinin tamamını okumak için aşağıdaki yazıyı okuyunuz veya TIKLAYINIZ.

Dikkat! Pedikür yaptırmanın öyle bir zararı var ki...

Kadınların yanı sıra günümüzde pek çok erkeğin de bakımlı olmak adına yaptırdığı pedikür, bacaklarda bir tür damar hastalığı olan lipödeme yol açıyor. Kişinin kendi vücudundan aldığı mikropla ortaya çıkan lipödem, bacaklarda aşırı şişmeye neden oluyor. Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Ahmet Akgül, bacaklarında varis gibi damar hastalığı olanların asla pedikür yaptırmamaları gerektiğini söyledi.Manikür ve pedikür ile bulaşan hastalıklara karşı hijyen vurgusu sürekli yapılırken Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Ahmet Akgül'den dikkat çeken bir uyarı geldi. Prof. Dr. Akgül, pedikürün, bacaklarda selülit gibi bir görüntüyle başlayan bu nedenle de 'selülit hastalığı' da denilen lipödem hastalığına yol açtığını söyledi. Hastalığın kılcal damarlarda iltihaplanmayla ortaya çıktığını, çözüm amacıyla yapılan diyet ve sporun ise hiçbir işe yaramadığını anlatarak, "Bacaklarında herhangi bir damar hastalığı olan herkese pedikür yasaktırö dedi.

'İKİ FARKLI TÜR SELÜLİT HASTALIĞI VAR'

Prof. Dr. Ahmet Akgül, bacaklarda aşırı şişmeye yol açan lipödem hastalığının kilo ile alakalı olmadığını, selülit ile kendisini gösterdiğini anlatarak, şunları söyledi: "Lipödem hastalığının fazla kilo ile hiçbir bağlantısı yok. Bacakta şişlik ve selülit ile kendisini gösteriyor. Selülit hastalığı da deniyor ancak selülit isminde iki hastalığımız var. Bir tanesi popüler olan ve ciltte portakal kabuğu görüntüsü yapan hastalık. Bir de cilt altında mikrop kapılması ile oluşan hastalık. Bu daha çok bacak ve kol yaralarında ortaya çıkıyor. Yani yaranın mikrop kapması ve deri altında mikrop olması anlamında. Bu tür selülit lipödem dediğimiz damar hastalığıdır."

PEDİKÜR YAPTIRMAK TEHLİKELİDİR'

Lipödem hastalığının pedikür gibi işlemler sırasında mikrop kapılarak gelişebildiğini ifade eden Prof. Dr. Akgül sözlerine şöyle devam etti: "Ayak tırnaklarının köşelerini ya da tırnak yatağını hiçbir şekilde, hiçbir pedikür aleti ile oydurmamak gerekiyor. Çünkü biz ayakta duran bir canlıyız ve mikroplar devamlı cildimizin üzerinde mevcut. Bu mikroplar deriye yararlı, can veren mikroplar. Siz eğer bu yararlı mikrobu, derinin altına çok ufak bir çizikle bile sokarsanız cilt altındaki ince kılcal damarlar bu mikrobu alarak ya toplardamara götürecek ya da lenf damarlarına taşıyacak. Lenf damarlarına mikroplar giderek, bu kanalları bozuyor ve enzim salgılıyor. Birçok hasta 'Ben kendi pedikür malzemelerimi götürsem olmaz mı?' diye soruyor. Ancak burada sorun kişilerin kendi mikrobu. Pedikür yapılırken tırnağın etrafındaki yararlı mikroplar pedikür sırasında deride mikro travmalar yaratıyor. Normal bacakta sıkıntı olmuyor çünkü vücut o mikrobu atıyor. Ancak kişide lenfödem, varis, venöz yetmezlik gibi damarsal hastalıklar varsa sorun oluyor. Pedikür biraz derinden yapıldığında içeri mikrop giriyor. Onun için pedikür yapmak tehlikelidir. Bacakta herhangi bir damar hastalığı olan hiç kimse kesinlikle pedikür yaptırmamalıdır."

'DİYET VE SPOR İLE ZAYIFLAYAMAYAN HASTALAR LIPOSUCTION YAPTIRIYOR'

Bu hastalarda her şeye rağmen zayıflamanın gerçekleşmediğini belirten Prof. Dr. Akgül sözlerini şöyle noktaladı: "Lipödem hastaları spora başladıktan sonra vücutlarının üst bölümü incecik olmasına rağmen bacakları bir türlü incelmez. Bunun üzerine hastalar sporu da bırakırlar. Bacakları incelmediğinde liposuction gibi yöntemlere başvururlar. Belli bir süre görüntü düzelir ancak hastalığın nedeni cilt altındaki kılcal damarların bozukluğu olduğu için, yağ eskisinden daha kötü hale gelir. Bunun tedavisi yağlar ile alakalı değildir. Bunun tedavisi aslında kılcal damarlar ile alakalıdır. Lipödem bir damar hastalığıdır."


Prof. Dr. Ahmet AKGÜL'ün Özgeçmişine ulaşmak için lütfen tıklayınız

LENFÖDEM HASTALIĞI ve LENFÖDEM TEDAVİSİ için ayrıntılı bilgi almak istiyorsanız lütfen tıklayınız

LENFÖDEM TEDAVİSİ OLAN HASTALARIN yorumlarını görmek için lütfen tıklayınız  

İLETİŞİME geçmek ve RANDEVU almak için lütfen tıklayınız

Yasal Uyarı

Bu sitenin içeriği ziyaretçilerini bilgilendirmeye yönelik hazırlanmış olup sağlıkla ilgili konularda tıbbi teşhis, tedavi veya reçete bilgisi özelliği taşımaz. Site, sağlıkla ilgili tüm konularda en doğru bilginin hastayı muayene eden doktorundan öğrenilebileceğini savunur. Sitedeki bilgiler bu amaçla kullanılmamalıdır. Bu bilgilerin yanlış anlaşılması veya kullanılmasından doğabilecek mağduriyetlerden bu site sorumlu tutulamaz.Bu sitedeki bilgileri kopyalama, nakletme veya diğer kullanımlar kesinlikle yasaktır. Web sitesindeki bilgilerin kullanımı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine ve site sahibinin iznine bağlıdır. Tüm kullanıcılar yukarıda belirtilen yasal uyarıyı tamamen ve çekincesiz olarak kabul etmiş sayılırlar.