https://www.ahmetakgul.com.tr/ Prof. Dr. Ahmet Akgül - Meme kanseri ameliyatı sonrası oluşan kol şişliği (lenfödemi)...

MEME KANSERİ AMELİYATINA BAĞLI KOL LENFÖDEMİ

 

Geçirdiğim meme kanseri ameliyatıma bağlı koltuk altındaki lenf bezlerinin alınması sonucu kolumda oluşan lenfödemden dolayı mart ayının ilk haftası başladığımız koldaki lenfödem için Ahmet AKGÜL Hocamın uyguladığı 6 seanslık tedavinin ardından başarıyla sonuçlandı. Elimi kullanabileceğim için çok mutluyum.

Ahmet Hocam ve ekibine çok teşekkür ederim. Allah ellerine, kollarına dert vermesin, vermesinki herkese şifa dağıtmaya devam etsin. Teşekkürler Ahmet Hocam.

 

en iyi kalp damar doktoru resmi

kol lenf odem resmikol lenf odem resmi 1

 

 

kronik lenfodem

 

MEME KANSERİ VE MEME AMELİYATI SONRASI KOLDA ŞİŞLİK VE LENFÖDEM 

 

Meme kanseri ameliyati ve isin tedavisi sonrasi kolda lenfodem 2

 

Meme kanseri ameliyati ve isin tedavisi sonrasi kolda lenfodem 4



Meme kanseri ameliyati ve isin tedavisi sonrasi kolda lenfodem 1

 

Meme kanseri ameliyati ve isin tedavisi sonrasi kolda lenfodem 3

 

Meme kanseri ameliyatı sonrası  özelliklerde kollarda lenfödem oluşabilir. Ameliyat edilen memenin aynı tarafındaki kolda ameliyattan belirli bir süre sonra şişme meydana gelebilir. Zamanla bu şişlikler el bileği ve parmaklarda da artar. Deride kabalaşma ve kalınlık ortaya çıkar. Eğer aynı tarafta koltuk altındaki lenf bezleri de ameliyatta alınmışsa bu şikayetler çok daha erken ortaya çıkabilir.  Bu durumda hasta tekrar ameliyatı yapan doktora gider ve aldığı cevap:

"Bu tip ameliyatlardan sonra kolda böyle şişlikler olur, kola bandaj yapın veya kol giysisi takın" dır. Sonuçta koldaki bu şişkinlik tedavi olmaz ve hasta bırakın meme kanseri, artık hep kolunu düşünür hale gelir.

 

 

Meme kanseri dışında da kolda lenfödem olabilir. Erkeklerde genellikle primer yani doğuştan kol lenfödemi olabilir.

 

 

Peki, durum gerçekte nasıldır, gerçekten tedavisi var mıdır?

Cevap verelim: TEDAVİSİ VAR

Tedavi yöntemlerine geçmeden önce "sorun nedir, niye oluştu böyle bir durum" sorusuna cevap verelim. Çünkü konunun en iyi uzmanlarında biri olarak belirtmeliyim ki "Bir hastalığın tedavisi, önce bu hastalığın neden oluştuğunu bilmek ile başlar".

Meme kanseri nedeniyle ameliyat yapılırken, kanser hücrelerinin yayıldığı düşünülerek koltuk altı lenf düğümleri de çıkarılır. Çıkarılır çünkü meme dokusunun lenf sıvısının tahliyesi koltuk altı lenf düğümlerine yani lenf havuzlarına olur. Buradaki lenf havuzları ameliyat sırasında çıkarılınca, artık koldan gelen lenf sıvısı dökülecek bir havuz bulamaz ve kolda birikir. Bu nedenle kolda şişlik ve lenfödem oluşur. Çünkü koldaki lenf sıvısının tahliyesi artık kalmamıştır. Düşünün ki dere akacak bir denize ulaşacak ama siz denizi ortadan kaldırıp bir de önüne duvar koyuyorsunuz. Bu durumda dere yatağı taşar ve etrafta su birikintisi olur. İşte meme kanseri nedeniyle koltuk altı lenf bezlerinin yani lenf havuzlarının ortadan kaldırılması bu şekilde lenfödem oluşturur. Lenfödem demek, lenf sıvısının birikerek ödem yapmasıdır. Lenf sıvısı da hücre atıklarını taşıyan bir tahliye sıvısıdır ve neredeyse vücutta tüm dokularda ve organlarda bulunur. Lenf kanalları, yani lenf damarları da lenf sıvısını tahliye eden kanalizasyon boruları gibidir.

 

 

Meme kanseri tedavisinde yalnızca lenf bezlerinin alınması ile kolda lenfödem olmaz. Ameliyat sırasında kola ait toplar damarın bozulması ile de kolda şişlikler oluşur. Çünkü kol toplar damarı artık kolun kirli kanını alıp kalbe taşıyamaz. Taşıyamayınca da artık kan kolda birikir ve kol iç varisi olur.

Diğer bir neden ise kansere bağlı radyasyon tedavisidir yani radyoterapi. Radyasyon ışınları vücuda vurunca derinin altındaki damarlarda iltihap ve yapışıklık yapar. Bu duruma vaskülit denir. Bu durumda da damar ve atrafındaki yapışıklıklar hem toplar damarda taşınan kirli kanın tahliyesinde hem de lenf damarlarında taşınan lenf sıvısının tahliyesinde sorunlar oluşturur ve kolda sıvı ve kan birikimi ile şişlik oluşur.

Bu nedenlerle meme kanseri tedavisinde kolda ödem gelişme riski ortalama %20'lerdedir, yani her 5 meme kanseri tedavisinden birinde kolda lenfödem ve iç varis oluşmaktadır.

Şimdi tedaviye geçelim:

Şu ana kadar kullanılan tedavilerde en yaygını lenf masajı veya lenf drenajı masajıdır. Bu tedavi etkilidir ama yeterli değildir. Çünkü hasta lenfödem masajı zamanında kolundaki şişlik masajın etkisiyle azalır ama sonra hasta yürürken kol sallandığı için tekrar sıvı dolar. Yani kalıcı bir tedavi değildir.

Diğer bir tedavi kompresyon yani bandaj veya lenfödem giysisi veya manşonlu kompresyon cihazları ile kolu sıkıştırma tedavileridir. Kolu sıkıştırınca doğal olarak kolun içinde birikmiş olan sıvı azalacak ama tedavi sonlandırılınca sıvı tekrar dolacak.

Bu sıvı tekrar neden mi doluyor?

Çünkü sıvı devamlı üretiliyor ve daha sonra gidecek yer bulamıyor, akamıyor, kalbe doğru yol alamıyor, denize ulaşamıyor. Çünkü aradaki köprüler yıkılmış.  Sıvıyı taşıyacak lenf kanalları ve lenf havuzları bozulmuş.

Peki biz ne yapıyoruz?

2 tür tedaviyi aynı anda başlatıyoruz:

Birincisi hastanın kolundaki şişlik, ödem ve lenfödemi düzeltmek, ikincisi ise bir daha kolun şişmesini önlemek.

Madem lenfödemin oluşması için lenf damarlarının tıkanması ve/veya lenf havuzlarının bozulması sorumlu, o zaman tedavide yeni lenf damarı ve/veya lenf havuzu oluşturulmalıdır. Bu amaçla önce hastanın kanı alınıp, kanın içindeki plazma ayrıştırılır. Plazma içinde yeni damar oluşumu için gerekli enzimler alınır ve yoğun Oksijenli ortamda çoğaltılır ve etkisi artırılır. Bu enzimler, lenfödem olan bölgeye, deri üzerinden çok ince iğnelerle zerk edilir. OKSİPLAZMA® ve OKSİPRP® denilen bu uygulamalar, isim hakkının da sahibi olan Prof. Dr. Ahmet Akgül'e aittir. Böylece lenf damarları bozuk olan dokuda yeni damar oluşumları için uyarı verilmiş olur. Bu uyarıyı tüm dokuya yaymak için dokudaki kasların çalıştırılması gerekir, işte bu durumda MİKROPLUS tedavisi başlanır. Mikroplus tedavisi ile dokuya GALVANİK AKIM verilir ve kaslar hücre düzeyinde kasılmalara başlar ve yeni damar oluşumu tüm doku boyunca başlamış olur. Artık bozulmuş ve devre dışı kalmış lenf damarları yerine yeni damarcıklar oluşmaya başlayacaktır.

Koldaki lenf ödemi azaltıp hastanın yaşam kalitesini, kolun fonksiyonlarını ve hastanın psikolojisini en erken düzeyde artırmak için önce kola GERONTOLOJİK BİYOREZONANS yapılır. Gerontolojik biyorezonans ile kolda birikmiş olan lenf sıvısının manyetik enerjisi değiştirilir ve lenf sıvısı daha akışkan hale getirilir. Böylece lenf masajı ile koldaki sıvı hemen boşalır. Lenf masajını yapan kişi de önemlidir. Bu nedenle en iyi ekibi oluşturduk. Lenf masajını, bu konuda özel eğitim alan, tecrübeli ve sertifikalı fizyoterapistler tarafından uygulanmaktadır. Bu masajlar her an bir damar cerrahının gözetiminde yapılmaktadır. Damar cerrahı kontrolünde olmayan lenf masajları uygun değildir.

Biriken lenf sıvısını hareket ettirmek ve bozulan damarları düzeltmek için LAZER ve KİNEZİOLOJİ tedavileri de bu uygulamaya eklenir.

Kol normal boyutlarına gelince parmaktan başlayan LENFÖDEM BANDAJI uygulanır. Bandaj uygulaması da tecrübeli ve eğitimli ekip işidir. Bu konuda yetişmiş fizyoterapist, damar cerrahının gözetiminde bandajlama işlemini yapar.

Hastanın ayrıca LENFÖDEM DİYETİ ile desteklenmesi gerekir. Bu konuda da ekibimiz oldukça deneyimlidir.

Tedavi yöntemlerimiz sonucunda çok nadir hastada ameliyat gerekli olmaktadır. Eskiden daha çok ameliyata ihtiyaç duyulmaktaydı ama yeni tedavi yöntemlerimiz sayesinde ameliyat ihtiyacımızçok azaldı. Fakat gerek duyulduğu zaman hastaya LENF DÜĞÜMÜ NAKLİ, LENFO-VENÖZ MİKROCERRAHİSİ, LİPOSUCTION ve GANGLİON BLOKAJI yöntemlerini uygulamaktayız.
 

 

 

Prof. Dr. Ahmet AKGÜL'ün Özgeçmişine ulaşmak için lütfen tıklayınız

LENFÖDEM HASTALIĞI ve LENFÖDEM TEDAVİSİ için ayrıntılı bilgi almak istiyorsanız lütfen tıklayınız

LENFÖDEM TEDAVİSİ OLAN HASTALARIN yorumlarını görmek için lütfen tıklayınız  

İLETİŞİME geçmek ve RANDEVU almak için lütfen tıklayınız

Yasal Uyarı

Bu sitenin içeriği ziyaretçilerini bilgilendirmeye yönelik hazırlanmış olup sağlıkla ilgili konularda tıbbi teşhis, tedavi veya reçete bilgisi özelliği taşımaz. Site, sağlıkla ilgili tüm konularda en doğru bilginin hastayı muayene eden doktorundan öğrenilebileceğini savunur. Sitedeki bilgiler bu amaçla kullanılmamalıdır. Bu bilgilerin yanlış anlaşılması veya kullanılmasından doğabilecek mağduriyetlerden bu site sorumlu tutulamaz.Bu sitedeki bilgileri kopyalama, nakletme veya diğer kullanımlar kesinlikle yasaktır. Web sitesindeki bilgilerin kullanımı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine ve site sahibinin iznine bağlıdır. Tüm kullanıcılar yukarıda belirtilen yasal uyarıyı tamamen ve çekincesiz olarak kabul etmiş sayılırlar.