TROMBOFLEBİT: KALÇADAN AYAĞA KADAR OLAN KISIMDAKİ YÜZEYEL DAMARLARDA PIHTI ve İLTİHAP
Tromboflebit, oldukça yaygın olmasına, yeniden ortaya çıkma oranlarının yüksek olmasına ve vücudun herhangi bir yerindeki pıhtının akciğerlere ulaşmasına yol açabilecek yayılım ve çok sayıda yan etki riskine rağmen tanınması ve tedavisi genelde derin toplar damar kan pıhtısına (DVT) ile karıştırılmaktadır. Tromboflebit, toplar damarların iltihaplanması ve PIHTI OLUŞMASI demektir. Derin ven trombozundan farkı ise, DVT yani derin ven trombozu cilt altındaki değil dekaslar içindeki DERİN toplar damarların pıhtılı olması anlamındadır. Tromboflebit ise yine toplar damar iltihabı ve pıhtı oluşmasıdır ama yüzeyel toplar damarlarda görülür, yani cilt altındaki toplar damarlarda görülür.
ŞİKAYET VE BULGULAR
Erkeklerde ortalama görülme yaşı 54, kadınlarda ise 58’dir. En önemli risk faktörü hastaların % 62’sinde görülen varistir. Diğer risk faktörleri 60 yaş üzerinde olmak, sigara, obezite ve daha önce bu hastalığı geçirmiş olmaktır.
Fiziksel tanı bulguları kılcal damarlarda kan toplanması sonucunda derinin kızarması, yüzeyel toplardamarlarda hassasiyet, ağrı veya elle muayenede ortaya çıkan kordon varlığıdır. Belirgin ağrı ve sıcaklık artışı olduğu gibi, derin toplardamar kan pıhtılaşması olmadan da şişlik ve ödem de saptanabilir. Tanıda ultrason (USG) olmazsa olmazdır ve DVT ile SVT ayrımını göstermede etkilidir. Değerlendirmede sellülit veya lenf iltihabı olasılığına da dikkat edilmelidir.
NEDENİ
Hiperkoagulobilite (kanın pıhtılaşma yeteneğinin ileri derecede artışı), dolaşım sistemi yapılarının iç yüzeyini örten katmanın hasarı ve bir engel yüzünden kanın damarlarda dolaşmasının güçleşmesi başlıca neden olan faktörler olsa da, SVT hastalarında kanın pıhtılaşma yeteneğinin ileri derecede artışı daha sık rastlanan neden olmuştur.
MEKANİZMASI
Kesin olmamakla beraber, DVT gelişimi ve enfeksiyonu temizlemek için salınan lökosit ile dolaşım sistemi yapılarının iç yüzeyini örten katmanın etkileşimleri, iltihap gelişimi ve bağışıklık olayında salınan sitokinkemokin gibi olayların benzer şekilde hastalığın patolojisinde yer aldığı düşünülmektedir. Travmaya bağlı neden olan olayda, çoğunlukla damardan kan almak için yapılan işlem mesafesindedir ve tedaviye rağmen damar yolu boyunca toplanan kan nedeniyle oluşan kızarıklık, sertlik ve hassasiyet günlerce devam edebilmektedir.
Tedavide ilk uygulanması gerekenler damardan kan alma girişimin sonlandırılması, sıcak baskı ve bölgesel iltihaba karşı ilaçlarla tedavi olsa da damar yolundaki sertlik aylarca sürebilir.
İLTİHAP
Enfeksiyon kökenli SVT kan zehirlenmesine yol açma potansiyeli nedeniyle ölümcül olabilir. Bu durumdaki SVT kan almak için yapılan işlem yerinde iltihaplanma, irin birikimi, yüksek ateş, kandaki akyuvar sayısının normalin üzerine çıkması ve bölgesel ağrıya bağlı hassasiyet ile birliktedir. Tedavide temel prensip, kan alma işlemi bölgesinde antibiyoterapi ile birlikte kanül vb. yabancı cisimin çıkarılması ve nadiren de olsa etkilenen toplardamarın çıkarılmasıdır.
MIGRATUAR-GEZİCİ TROMBOFLEBİT
Özellikle kalçadan ayağa kadar olan kısımda tekrarlayıcı olarak değişik bölgelerde görülmektedir. Vücudun iç ve dış yüzeyüni örten epitel dokudaki kanserle ilişkisi nedeniyle altta yatan hastalık sebebini mutlaka araştırılmalıdır.
MONDOR HASTALIĞI
Göğüs duvarındaki torakoepigastrik toplardamarında oluşan kan pıhtısı olarak tanımlanabilir. Meme kanseri, dorsal penis toplardamarındaki kan pıhtılaşması veya kanın pıhtılaşma yeteneğinin ileri derecede artması ile birlikteliği vardır. Tedavide bölgesel sıcak baskı ve iltihap karşıtı ilaç tedavisi uygulanmalıdır.
VARİS İLE BİRLİKTE GÖRÜLEN YÜZEYEL KAN PIHTISI
Geçmişteki çalışmalar SVT ve varis hastalarıyla varis olmayan hastalar arasında derin toplardamar kan pıhtılaşması gelişmesi arasında anlamlı bir ilişki bulmasına karşın daha sonra yapılan çalışmalarda anlamlı bir fark bulunmamıştır. Varisi olan SVT hastalarında altta yatan patoloji açısından doppler ultrason (USG) tanıda kullanılmalı ve tedavide sıcak kompresyon ve iltihap karşıtı ilaçla tedavi uygulanmalıdır.
KOL TOPLA DAMARINDA TROMBOFLEBİT (EL VE OMUZ ARASINDAKİ YÜZEYEL TOPLARDAMARDA PIHTI)
Genellikle , kan alma işlemi bölgesinde kanulasyon veya yakıcı ajanların damar katmanı ile temasıyla ikincil olarak gelişmektedir.Tanıda Doppler USG yeterlidir ve tedavide olaydaki sorumlu damara sokulan kateterin çekilmesini takiben sıcak baskı ve iltihap karşıtı ilaç tedavisi uygulanmalıdır.
TEDAVİ
Tedavide SVT’nin geliştiği bölgeye ve etkilenme durumuna göre tedavi stratejisi değişebilir. Sadece yan dalları veya distal safen toplardamarı etkileyen SVT tedavisinde hastanın ayağa kalkıp dolaşması, sıcak baskı uygulama ve bölgesel ve merkezi iltihap karşıtı ilaç tedavisi yeterli olsa da pıhtının ilerlemesini önlemede kesin sonuç vermeyebilir.
Yüzeyel tromboflebit yüzeyel venlerin bir hastalığı olup, derin ven trombozundan ayırtedilmelidir. Yüzeyel venlerde -infeksiyonlu veya infeksiyonsuz olarak- inflamasyon ile birlikte tromboz oluşması durumudur. Yüzeyel tromboflebit her ne kadar klinik olarak benign bir hastalık olarak kabul edilirse de, trombusun derin venlere ilerlemesi ve ayrıca pulmoner emboliye neden olma riski vardır. Yüzeyel trombophlebit genellikle variköz venlerde görülmektedir. Fakat sağlıklı görünen venlerde oluştuğunda, hastada trombofili, malign hastalık, ya da bir başka ciddi hastalık araştırması yapılmalıdır. Yüzeyel tromboflebitin tedavisinde egzersizden cerrahi girişimlere kadar çok farklı yöntemler uygulanmaktadır.
Safenofemral bileşkeye (SFJ) veya yakınına kadar uzanan SVT hastalarında potansiyel bir pıhtı yayılımı, derin toplardamarda pıhtısı gelişimi veya damar tıkanıklığını önlemek amacıyla yalnızca yüksek bağlama (HL) veya birlikte toplardamarın cerrahi işlemle çıkarılması bir tedavi seçeneği olarak önerilmektedir. Bu hastalarda %84 oranında yan etki olmadan tam iyileşme bildirilmektedir.
Cerrahi tedavi ve ilaçla tedavi ile izlem arasında bir karşılaştırma yapılırsa cerrahi tedavinin 6 aylık ilaç tedavisine göre daha ekonomik olduğu düşünülebilir. Ancak SVT için çoğunlukla 6 haftalık tedavinin, akciğere kan pıhtısının ulaşmasını veya pıhtılaşmayı önlemek için verilen antikoagulanın yan etkisi görülmesini önlemede başarılı ve yeterli olduğu görülmüştür. Ayrıca cerahi tedavinin bu hastalardaki kanın pıhtılaşma yeteneğinin ileri derecede artırma ihtimali ve safenofemral bileşkeyi örten katmanın hasarı göz önüne alındığında ilaçla tedaviye göre teorik olarak daha az avantajlı olduğu düşünülebilir.
Diz-üstü SVT hastalarında cerrahi ve ilaçla tedavi arasında tercih belirlemek için yapılan veri analizinde antikoagulan ilaç tedavisinin derin toplardamar kan pıhtılaşmasını ve akciğerde pıhtılaşma gelişimini azaltmada; cerrahi tedavi yöntemi olarak yüksek bağlama (HL) ve birlikte toplardamarın cerrahi işlemle çıkarılması ise özellikle ağrı açısından şikayeti iyileştirmede daha iyi olduğu ortaya konulmuştur. Bu verilere göre olumsuz sonuçlara yol açmayan SVT hastalarında antikoagulan tedavinin eklenmesinin uygun olduğu görülmektedir.