YERE YANLIŞ BASMA ve KILCAL DAMAR DOLAŞIM BOZUKLUĞU
Bugün 31.12.2020. 24.11.2020 tarihinde başladığımız annemin tedavisinin sonuna geldik. İlk geldiğimizde ayaklarında ağrı ve yürüyememe şikayetlerimiz vardı, yapılan çekimlerde ana atar ve toplar damarların açık olduğu fakat kılcal damarlarda bir sıkıntı olduğu bize bildirildi. Vücuttan alınan kan ayaklarına ozonla beraber verildi ve yürüyüşlerimizde belli bir düzelme olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca ilk yapılan tedavide annemin aslında yıllardır yere yanlış bastığını da yapılan taban analizinde görmüş olduk. Bunun içinde uygun tabanlık yaptırıp artık onu kullanıyoruz. Belki de bu rahatsızların sebebi yanlış basmadan dolayı kılcal damarların normal düzenini bozup kan akışın olumsuz hale getirmişte olabilir diye düşünüyorum. Sonuçta tedavimizi yaptırdık. Bundan sonra beslenmemize dikkat eder. Düzenli yürüyüşler yaparsak bu sıkıntılarımızdan tamamı ile kurtulmuş olacağız. Bu süreçte bize yakın ilgi ve güler yüz gösteren başta hocamız Prof.Dr. Ahmet AKGÜL'e, asistan doktorlarımıza hemşirelerimize ve tüm çalışanlara teşekkür ediyorum.
BELÇİKA
Belçika’da geçirdiğim kalp krizi sonucunda acil olarak hastaneye kaldırıldım ve Belçika’daki doktorlar sağ kol atardamarın pıhtı attığını söylediler. Damarlarım çok ince olduğu için doktorlar riskli buldu ve ameliyat yapmadılar. Yatakta kalırsın dediler. 40 gün süresince Belçika’da gitmediğim Hastane kalmadı. Çareyi Türkiye’deki hastaneleri araştırmak oldu. Araştırmalar sonucunda bir ümit Türkiye’ye geldik. Ankara’da bir hastanede sağ kol atardamar ameliyatım gerçekleşti ve başarılı geçti. Sonrasında sağ el bilek ve parmaklar şişmeye ve hareket etmemeye başladı. Ankara’daki doktorlar bu şişlik normal zamanla geçer dediler. 20 gün geçmesine rağmen şişlik ve ağrı hiç geçmedi. Acıdan ağrıdan duramaz hale geldim. Bu durum korkutmaya başlamıştı beni. Yine araştırmalar sonucunda İstanbul’da Doktor AHMET AKGÜL’ü bulduk. Bu corona sürecinde sağolsun benimle ilgilendi. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Derdime çare bulmaya çalıştı. İlgisine ve çabasına çok memnun kaldım.
Yurtdışındaki ve Ankara’daki doktorlar yatakta kalırsın veya kolun kesilebilir denilen kolu Ahmet Bey kurtardı. Allah kendisinden razı olsun. Allah böyle doktorların sayısını artırsın.
MUCİZESİNİZ...
PROF. DR. AHMET AKGÜL
84 YAŞINDAKİ HÜSEYİN ÇETİNKAYA'NIN 2 MART 2015 GEÇİRDİĞİ BYPAS BAŞARILARINIZDAN DOLAYI SİZE VE EKİBİNİZE BİNLERCE KEZ BABAMIN CANINA CAN KATTIĞINIZ İÇİN SONSUZ TEŞEKKÜRLER.
HİLAL DERİNGÖL
ROBOT İLE KALP AMELİYATI
Yukarıdaki gazete haberinin tamamını okumak için aşağıdaki renkli yazıyı okuyun veya orijinal haberi görmek için TIKLAYINIZ.
Robotik sistemler, kalp kapakçığının değiştirilmesi ve tamiri, kalpteki deliklerin tamiri, tek damara by-pass ve kalp tümörlerinin çıkarılmasında başarılı.
Teknolojinin cerrahiye en fazla yansıdığı alan olan robotik cerrahiyle, artık kalp ameliyatları da başarıyla yapılıyor. Yıllar önce beyinden biyopsi almak için en basit haliyle ameliyathanede ilk kez kullanılan robot, bugün "uzay teknolojisinin ameliyathaneye girmiş hali" olarak tarif edilen gelişmiş durumuyla kalpte, kalp kapakçığının değiştirilmesi ve tamiri, deliklerin tamiri, by-pass, kalp tümörlerinin çıkarılmasında uygulanıyor.
KABURGALAR KESİLMİYOR
Kamu hastanelerinde ilk robotik kalp ameliyatını gerçekleştiren Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Klinik Şefi Prof. Dr. Ahmet Akgül, kalp ameliyatlarının robot kullanılarak yapılmasının, ameliyatın başarısı ve hastanın iyileşme süreci açısından önem taşıdığını vurguluyor. Robotik kalp ameliyatında, açık kalp ameliyatına kıyasla hastaya en az zararın verildiğini belirten Prof. Akgül, "Bu da hem ameliyat sonrası ortaya çıkabilecek problemleri önlüyor hem de hastanın çok daha kısa sürede günlük hayatına dönmesine yardımcı oluyor" dedi.
Prof. Dr. Akgül, "Robot kullanarak gerçekleştirdiğimiz kalp ameliyatında göğsün altından, kaburgaların arasından 2 delik açıyoruz ve kameranın girebilmesi içinde 4-5 santimlik kesi yapıyoruz. Kaburgaları kesmiyoruz. Açık kalp ameliyatında göğüs kafesi yukarıdan aşağı kesiliyor, ayrılarak iki tarafa doğru açılıyor. Açılırken o bölgedeki kemiklerin elastikiyeti yetmezse bazen bir iki kaburga kırılabiliyor. Kaburgaların kaynaması ve yaptığımız büyük kesinin kapanması zaman alıyor. Robot ameliyatında bunların hiçbirini yapmadığımız için hasta çok daha çabuk işine gücüne dönebiliyor" dedi.
Robotik cerrahi, kalp ameliyatlarının yanı sıra prostat ameliyatları, bazı obezite ameliyatları, kadın hastalıkları, kulak burun boğaz ameliyatlarının bazılarında açık cerrahiye üstünlük sağlıyor. Açık cerrahinin riskli olduğu hastalarda robot cerrahisinin tercih edildiğini belirten Prof. Dr. Akgül, "Akciğerde solunum problemi olan kişilerde, şeker hastalarında ve şişmanlarda robot hastaya verilen riski azaltıyor" diye konuştu. Robotik ameliyatların her yaşta yapılabileceğini, by-pass için damar sayısının önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akgül, "Tek damar tıkanıklıklarını yapabiliyoruz. Ancak kalbin arka tarafına stent konulacaksa 3-4 damar da yapılabiliyor. Şu anda aort kapağına çok fazla müdahale edemiyoruz ama diğer kapaklara müdahale edilebiliyor" şeklinde konuştu.
KALBİ SU TOPLAYAN AVUKAT BU YÖNTEMLE KURTULDU
7 ayda 57 kilo veren 40 yaşındaki avukat Ferhan Saner'in kalp kapakçıkları, hızlı kilo verme yüzünden bozuldu. Acil olarak ameliyata alınan Saner'in kapakçıkları değiştirildi. Ancak kullanmak zorunda olduğu kan sulandırıcı yüzünden 3 ay sonra kalbi su topladı. Saner'in kalp zarına pencere açılarak suyun boşaltıldığı ameliyat, dünyada ilk defa robot kullanılarak Prof. Dr. Ahmet Akgül tarafından gerçekleştirildi.
HEM ANNEMİZE KALP AMELİYATI YAPTI, HEM DE BİZE VARİS AMELİYATI YAPTI
Prof. Dr. Ahmet Akgül Hoca'ya,
Belirli zaman aralıklarında. Mesela yüzyılda bir, Allah çok özel yetenekleri haiz insanları dünyaya diğer tüm insanlara şifa vermesi için özel olarak gönderir. Ne mutlu bize ki bu çok nadir insanlardan birini, 21. Yüzyılda Türk Milletine nasip etti: Prof. Dr. Ahmet Akgül.
Bizim hikayemiz kısaca şöyle: 81 yaşındaki annem Hariye Uykan, tahmini 16 ve 9 sene evvel 2 defa kalp spazmı geçirdi ve özellikle son 3 senedir ciddi ölçüde kalp yetmezliği sorunu yaşamaktaydı. 25 Eylül 2017 günü annem rahatsızlandı ve acilen özel bir hastaneye gittik. Tetkiklerde 2 kalp damarının çok ciddi ölçüde tıkanmış olduğu görüldü. İlk denemede doktorlar stent takamadı çünkü her iki damarda tıkanıklık çok ileri boyuttaydı. Son çare olarak, Ahmet Hocaya haber verdik. Kendisinden Allah razı olsun, adeta bir Hızır gibi yetişti, özel hastaneye kadar geldi annemi ve tetkikleri inceledi, durum tespiti yaptı. Bize alternatifleri anlattı. Tekrar stent takmayı denemek, ilaçla tedavi veya kalp ameliyatı. Her birinin ayrı ayrı riskleri vardı, bize izah etti. "Bu durumda kendi annem olsa, ameliyat yapardım" dedi ve kararı siz verin dedi.
Böyle riskli bir hastanın kalp ameliyatını Türkiye'de ve dünyada kaç doktor yapabilir? Prof. Dr. Ahmet Akgül Hoca ve ekibi 4 Ekim 2017 günü saat 11-14 arası Dr. Sadi Konuk Hastanesinde kalp ameliyatını yaptı. Tıkanık 2 damara by pass yaptı. Ameliyattan daha 2 tam gün (42 saat) bile geçmemişti ki, 81 yaşındaki annemi, sandalyede normal odaya çıkardık. Şimdi artık Allah'ın izniyle Ahmet Hoca ve ekibi sayesinde gelecek için annemin sağlığı ile ilgili ümidimiz var.
Yeni bir (Prof) Ahmet Akgül'ün gelebilmesi için ne gerekir? Allah vergisi çok özel yetenekler, çocukluğunu ve gençliğini bir tıp ailesinde yaşamak, Prof. Dr. Hikmet Akgül gibi usta bir cerrah doktorun ve üstadın rahle-i tedrisatından geçmek, Prof.Dr. DeBakey gibi dönemin en iyi kalp doktorunun asistanlığını yapmak, vs. Veya bunların muadili olayların zincirleme cereyan etmesi. Görüldüğü gibi ihtimal çok düşük.
Ahmet Hocanın en önemli özelliklerinden biri hastalığın gerçek sebebini ortaya çıkarmak ve hastalığı kısmen veya geçici olarak değil tam olarak iyileştirmek için ne gerekiyorsa doğru şekilde yapmak. Mesela Ahmet Hoca, beni ve eşimi 15 ay evvel, özel ve devlet hastanelerindeki doktorlara varis muayenesi oldum. Sebebini bilmeden, tedavi yöntemleri önerdiler. İnternetten Ahmet hocayı buldum. Yaptığı ve yaptırdığı tetkiklerde hem sağ hem sol ayağımdaki iki paralel toplar damarlar arasında olmaması gereken birkaç köprü damarın varlığını ve varise bunun neden olduğunu ortaya çıkardı. Diğer bazı kapacıkları tamir etti yaptığı başarılı ameliyatta ve köprü damarlarını çıkardı. Böylece şifa buldum Ahmet Hocanın sayesinde. Hem ben hem de benzer bir varis ameliyatı olan eşim şimdi çok mutluyuz.
Özetle Prof. Dr. Ahmet Akgül gibi dahi doktorlarımızı toplum olarak ve ülke olarak kıymetini bilmemiz ve sahip çıkmamız gerekir. Sizin gibi bir şifacı bir doktoru bizlere nasip ede Allah'a tüm kalbimizle ve samimiyetimizle şükrediyoruz.
Sevgilerimizle
Doç. Dr.(Mühendis) Zekeriya Uykan ve annesi Hayriye Uykan
05 Kasım 2017
AKCİĞER KANSERİ VE KORONER BAYPAS AMELİYATI AYNI ANDA
Yukarıdaki gazete haberinin tamamını okumak için aşağıdaki renkli yazıyı okuyunuz veya orjinal haber için TIKLAYINIZ.
"Remzi Ürgül (67), diyabet hastasıydı. Doktora gittiğinde, iki kötü haber birden aldı.
Yapılan ilk tetkiklerde, Ürgül’ün bir değil iki kez kalp krizi geçirdiği, ölümü bu iki seferde de fark etmeden atlattığı, ancak kalp
kaslarının harap halde olduğu anlaşıldı. Ameliyat için yapılan ileri tetkiklerde ise, akciğerleriyle ilgili ikinci kötü haber geldi. Hiç belirti vermese de akciğerinde tümör vardı.
AYNI ANDA İKİ AMELİYAT
Hem kalbinden, hem tümörün daha da yayılmaması için akciğerinden ameliyat gerekiyordu.
Ancak doktorlar, kalp ve damarlarındaki sorun nedeniyle ameliyatı riskli buluyordu. Sonunda ameliyata, Bakırköy Sadi Konuk Araştırma ve Eğitim Hastanesi’nde kalp ve damar cerrahı Prof. Dr. Ahmet Akgül cesaret etti. İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanlığı da yapan Prof. Dr. Akgül, Ürgül’ü iki gün içinde ameliyata hazırladı ve aldı. Ameliyatta hem kalp damarlarına baypas yapıldı, aynı anda akciğerdeki tümör de çıkarıldı. Bir gün yoğun bakımda tutulan Ürgül, 5 gün daha hastanede izlendikten sonra taburcu edildi.
İKİ KALP KRİZİNİ FARK ETMEMİŞ
Prof. Dr. Ahmet Akgül: “Hasta geldiğinde morali çok bozuktu. Yıllardır diyabet hastasıydı. Diyabetin sinirlerde yaptığı harabiyet yüzünden kalp krizini hissetmeden, ayakta atlatmıştı. Kalbi çalışırken ameliyatı tercih ettik. Çünkü kalp kası çok zarar görmüştü. Zayıf kalp kaslarının tekrar çalışmama riski vardı. Bunu göze alamazdık. Göğsü açılmışken tümörleri ve yayılma riskine karşı lenf düğümlerini de çıkardık.”
Hakkında o kadar çok şey söyelemek/yazmak mümkün ki nasıl toparlasam diye günlerdir düşünmekteyim. ama galiba sadece "O BİR MUCİZE" DEMEK İSTİYORUM! Eminim ki bundan sonra hep hayatımızda aile doktorumuz olarak var olacak. Can doktor can'ımız doktor hayatımızı, babacığımızı bizlere geri veren doktor. İki gün içerisinde tüm ekibi ile birlikte babamın "by pass olamaz" denilen kalp ameliyatını ve aynı zamanda sürpriz bir şekilde karşımıza çıkan akciğer tümörünün temizlenebilmesi için tüm organizasyonu yapan aklı "akıllara zarar" doktor!
Çok sevgili Prof. Dr. Ahmet Akgül hocam, o çok kıymetli elleri öpülesi insan! Siz çok yaşayın o kadar mutlu ve sağlıklı yaşayın ki çok daha başka insanların da kırılmış olan umutlarına tekrar can olun, hayat olun, sağlık olun! Allah sizi çok korusun, tırnağınızın ucu zarar görmesin!
İlknur ULGUR
BABAMIN ACİL KALP AMELİYATI
MART 2013... Sıradan başlayan bir günün sabahında sadece hastaneye muayene olmak üzere giden babamın acil olarak anjiyo işlemine girmesi gerektiğini duyarak koştum hastaneye.
Önce endişelendim ve sonrasında tıp biliminin bugün ulaşmış olduğu seviyeyi düşünerek, bu kapsamda bu operasyonun aslında çok küçük ve basit bir şey olacağına kendimi ikna ederek başladım güne. Ancak hastaneye girdiği an insanın içini hep bir kuşku ve endişe kaplar ki, bizim için her şey bu küçük operasyonla sınırlı kalamadı. Anjiyo işlemi sırasında gerçekleşen kalp krizine ise, şans mı demeli idi, şanssızlık mı ayırt edemedim. Sonrasında da kalbin dört ana damarının yüksek oranda tıkalı ve durumun çok ciddi olduğunu öğrendim. Bu durumda tek seçeneğimiz babamın Bypass ameliyatına girmesiydi. Konu bu noktaya gelince kabullenmem ve kendimi ikna etmem çok da kolay olmadı. Çünkü sabah işe uğurlarken "kahvaltını yapmayacak mısın?" diye arkamdan seslenirken birkaç saat sonra bir kalp ameliyatının gerçekleşeceğini aklımın ucundan geçiremezdim.
Genelde kritik ameliyatlara girecek kişilerin ve yakınlarının davranış modelleri, operasyonu gerçekleştirecek ekipler hakkında bilgi toplamak ve kendi psikolojilerini en yakın hissettikleri ekibe hayatlarını emanet etmek olur. Biz ise tesadüf eseri Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeydik. Üzerimizden durumun şokunu atlatamadan Doç. Dr. Ahmet Akgül ve ekibine babamı emanet ettik. O ana kadar kendisi ve ekibi hakkında pek de bilgi sahibi değildik. Bizim buna hiç vaktimiz olmamıştı. Babamın ameliyatta olduğu saatlerden bir kısmında Kalp ve Damar Cerrahisi katındaki hasta ve hasta yakınlarının, iyileştikten sonra yazmış olduğu yazıları okuyarak geçirdim. Bu o saatleri daha kolay geçirebilmek adına büyük bir motivasyon oldu ve babam iyileştiğinde bir not da ben yazmaya karar verdim.
Bugün 14 Mart 2013... Biz sanki o günü hiç yaşamamış gibi hayatımıza devam etmeye başladık bile. Birçok insanın hayatında kabus olarak nitelendirebileceği o günü hatırlarken ailece yüzlerimiz gülüyor ve "iyiki" Ahmet Hoca ve ekibi ile o gün oradaydık diyoruz.
Yanında olamadığım yoğun bakım günlerini babama sorduğumda ise, bana ağrılarından korkularından ya da daha önce kalp ameliyatı olan bazı hastalardan duyduğum kötü hikayelerden bahsetmiyor hiç. Dr. Sadi Konuk ve Eğitim ve Araştırma Hastanesinin yoğun bakımında ona eşinden, kızından bile iyi bakan melek hemşireler ve yüzü gülen doktorlar olduğunu anlatıyor bize. En sevdiği müzikleri dinlediğinden, hemşehrisi olan İzmirli hemşire ile İzmir Fuarı'ndan konuştuklarından, bir hemşirenin de babamın adaşı olan Şeref adında bir oğlu olduğundan bahsediyor. En önemlisi tüm bunları yüzü gülerek anlatıyor. Babamın hiç ağrı ya da korku hikayesi yok.
Tıp dünyasının bir bireyi olmayı başarabilenlere her zaman hayranlık ve saygı duymuşumdur. Çünkü onlar hayat kurtarırlar. Ama daha önce hiç rastlamadım ki, bir kalp ameliyatının sadece 13 gün sonrasında yaşadıklarını sadece birkaç günlük evden uzak ve lüks bir oteldeki tatil gibi anlatan biri olsun. Korkularımıza müzikler katan, ağrı ve korku yerine gülümseyerek anlattığı bir tatilin anıları gibi hikayeleri olan bir Bypass ameliyatı sürecini bizlere yaşatan Doç. Dr. Ahmet Akgül ve ekibi başta olmak üzere, Yoğun Bakım ve Kalp ve Damar Cerrahisi ekibinde yer alan tüm doktor, hemşire, hasta bakıcı olarak Tıp Dünyasına değer katan herkese teşekkürlerimizi sunmak istiyorum.
İyiki sizlerle karşılaştık, iyiki sizler varsınız. 14 MART TIP BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN!!!
Deniz ŞENOKUR
İYİ BİR KALP CERRAHI, ÇOK BİLİMSEL, HASTASIYLA ÇOK İLGİLİ
Dr Ahmet Akgül bir yakınımızı tedavi etti. O yüzden kendısi ile tanıştım. Hastalığın tanısı ve takibi için bizlere hem yardımcı oldu hemde verdiği kararlar doğru oldu. Mesleki açıdan özellikle kalp hastalıkları üzerindeki bilgisi çok başarılı. Kendi çizgisinde devam ederse çok başarılı olur çünkü bilimsel yönü zaten dergi editörü, çok güçlü. 3 kelimiyle özetlersek: iyi bir kalp cerrahı, çok bilimsel, hastasıyla çok ilgili. Çalışma arkadaşları da çok ciddi bir disiplin altında çalışmaktadırlar. Teşekkürler Ahmet Hoca
Esra Ö.
Yukarıdaki gazete haberi için tıklayın veya aşağıdaki yazıyı okuyun.
"Kalp krizi sonrası kalp kapağında yırtılma meydana gelen 90 yaşındaki Mahmut Karakoç'un akciğerlerinin ödem topladığı ortaya çıktı. 3 ana damarı tıkalı, 2 kalp kapağı çalışmayan Mahmut Dede, 7 saat süren ameliyat sonrası sağlığına kavuştu. Ekibiyle birlikte ameliyatı gerçekleştiren Doç. Dr. Ahmet Akgül, operasyonu şöyle anlattı: 50 yaşından sonra 3 damar arasında yandaş damarlar gelişir. Bu damarlar kriz sırasında kalbi korur. Hastamızda bunu beklerken, yapısal bozukluk ana kapakçığı yırtmış. Karaciğer, böbrek ve akciğerinde sorun çıktı. Tansiyonu çok yüksekti. 2 haftalık yoğun bakım sürecinin ardından normal odaya geçti. Şimdi yepyeni kalbiyle yeni bir hayata başladı."
Yukarıdaki gazete haberinin tamamını aşağıda okuyabilirsiniz veya orijinal haberi görmek için TIKLAYABİLİRSİNİZ.
"DÖRT çocuk annesi Hatice Kara ilk kalp krizini 1999’da geçirdi. Yaşadığı yer olan Sivas’ta ve Malatya ile İstanbul’da hastane hastane dolaşmaya başladı.
Anjiyo, balon, stent uygulamaları peşi sıra geldi.
Bir türlü göğsünde hissettiği ağrılar bitmedi. Kısa yürüyüşler bile zor geliyordu. Sırt üstü yatamıyor, ancak oturarak uyuyabiliyordu. Geçtiğimiz martta geçirdiği kalp krizinden sonra yoğun bakım ünitesine alındı. Orada iki kalp krizi daha geçirdi. Hastane dolaşmaktan, anjiyolardan bıktı. “Bütün sosyal hayatım bitmişti. Evden dışarı çıkamıyordum. Her sabah ‘ölecek miyim, kalacak mıyım?’ diye düşünerek uyanıyordum. Sanki göğsümde bir kamyon oturuyordu. Evde yalnız kalamıyordum. Her anjiyo, balon, stent sonrası aynı sıkıntıları yaşıyordum. Artık anjiyo olmak istemiyordum” diye anlatıyor o günleri.
Aldığı ilaçlara rağmen balonla açılan kalp damarlarına yerleştirilen stentler her seferinde yeniden tıkanıyordu. Nihayet televizyondaki bir sağlık programında Bakırköy Sadi Konuk Araştırma ve Eğitim Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Klinik Şefi Doç. Dr. Ahmet Akgül’ü gördü. Divriği’den atlayıp İstanbul’a geldi. Doç. Dr. Akgül, Kara’yı muayene etti. Kalp damarlarındaki 10 stente rağmen ağrı ve yorgunluk şikayetleri devam ediyordu. Doç. Dr. Akgül, “Stentler konduktan sonra verilen kan sulandırıcılara karşı demek ki direnç geliştirmişti. Şeker hastalığının daetkisiyle yeniden tıkanıyordu. Ameliyata karar verdik” diyor.
LİTERATÜRDE ÖRNEĞİ YOK
Kara’nın iki bacağından alınan damarlarla, 4 kalp damarına by-pass yapıldı. Doç. Dr. Akgül, “Stentler damarlara öyle dizilmiş ki, ameliyat yapmak çok zor oldu. Kadın damarları daha ince. Buna şeker hastası olması da eklenince risk artıyordu. Stentlerden birini çıkardık çünkü damarı bağlayacak yer kalmamıştı. Diğerlerine dokunmadık, aralarında kalan boş yerlere yeni damar yollarını bağladık. Stentler böylece devre dışı kaldı. Hastamızın artık kutu kutu kan sulandırıcı ilaç içmesine gerek yok. Literatürü araştırdım, bu kadar çok anjiyo olan hastaya rastlamadım. Guinness Rekorlar Kitabı’na aday olur bence” diyor."