KALP YETMEZLİĞİNİN EN İYİ TEDAVİSİ VE EN İYİ AMELİYATI
"Üstelemek başarının temel unsurudur. Kapıyı yeterince uzun süre ve yüksek sesle çalarsanız birilerini uyandıracağınızdan emin olabilirsiniz." demiş Henry Wodworth LONGFELLOW.
İşte bu anlamlı sözler İzmir'den İstanbul'a olan yolculuğumuzun başlamasına neden oldu.
Babam Ahmet CENGİZ 3 yıldır kalp yetmezliği tedavisi görüyordu. Nisan 2012'de yüksek ateş nedeniyle hastaneye yatırıldı. Babamın vücudunda nereden kaynaklı olduğu belli olmayan bir enfeksiyon durumu söz konusuydu. Bu nedenle İzmir'de gitmediğimiz özel, devlet, araştırma hastanesi kalmadı. Her doktor ağız birliği yapmış gibi hastanın kalp kapakçığında sorun var ama ameliyat edemeyiz diyorlardı. Yüne de yılmadık.
Yaptığımız araştırmalar sonucu derdimize çare olacağına inandığım İstanbul'daki bir hastaneye, babamla ilgili tüm tetkikleri faksladım. İnceleme sonunda bizi kabul edeceklerini, ameliyat yapabileceklerini söylediler. Büyük bir umutla İstanbul'a geldik. Babam ise durumundan dolayı uçak ambulansla gelebildi. Doktorlar birkaç gün sonra, yaptığımız tetkiklere göre hastanın kalp kapakçığında enfeksiyon var; bu durumda ameliyat yapamayız dediler. Bu kadar kısa sürede ne değişmişti hala anlamış değilim. O an hissettiğim tek şey büyük bir hayal kırıklığıydı.
Babam yoğun bakımda gittikçe kötüleşirken tavsiye edilen bir isim Prof. Dr. Ahmet AKGÜL bizi yeniden umutlandırdı. İnternet aracılığıyla bağlantı kurup görüştük. Bu durum bir mucizenin başlangıcı oldu.
Yaptığımız görüşme sonucu babamın derhal ameliyat edilmesi gerektiğini, geçen her günün babamı ölüme biraz daha yaklaştırdığını söyledi. O zaman anladım ki başarısızlığın en önemli sebebi kararsızlık ve gecikmeydi. Başarının sırrı ise Axel MUNTHE'nin de dediği gibi bilmek, istemek, cesaret etmek ve susmaktır. Ahmet Bey işini iyi biliyordu. Ameliyatı cesaretle kabul etti ve kararı bize bırakarak susmayı tercih etti.
Babamın ameliyattan sağ kurtulma şansı çok düşük olmasına rağmen doktorumuza sonsuz güvenerek ameliyatı kabul ettik. Sonuç Allah'ında izniyle başarılı oldu ve mucize gerçekleşti. Artık babam hastanede mucize hasta olarak tanınıyordu.
Bizler bugüne kadar hastasıyla bu kadar ilgili, duyarlı, zaman problemi yaratmadan (dinlenme ve tatil zamanından kullanarak), hasta ve yakınlarıyla doyasıya konuşup, bilgi veren, sıkılmadan dinleyen, moral veren bir doktora ilk kez rastladık.
Prof. Dr. Ahmet AKGÜL kendisine umut bağlayan hiçbir hastayı geri çevirmeyen; fakir ,zengin, yaşlı genç ayırt etmeyen, mesleğine aşık bir doktor. Ona gidip de iyileşmeyen hasta yok gibi(Tanrının izniyle). Bence Ahmet Bey kalp konusunda hastaların ikinci hayat şansı. Tanrı sanki onu ve sihirli ellerini insanlara hediye olarak göndermiş. Onu tanıdığımız için babam, ben ve ailem çok mutluyuz.
Bakırköy ... Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahi Klinik Şefi Prof. Dr. Ahmet AKGÜL
(geleceğin profesörü)ve ekibine, kalp damar servisi, yoğun bakım ve ameliyathane çalışanlarına, emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Güzel ve sağlıklı günlerde tekrar görüşmek dileğiyle.
İlkay ALBAYRAK
EN İYİ DOKTOR KİM DİYORSUNUZ
Çok Saygıdeğer Ahmet Akgül Beyefendi,
Size yalnızca doktor, doçent, dekan, şef veya profesör diyemem. Siz, bir hasta dostusunuz. Bir arkadaş gibi siniz. Herkes birgün doktor olur ama insan olmak başka. Herkes birgün dekan olur ama ekip yönetmek başka. Samimi olmak başka. Her cerrah ameliyat yapabilir ama ilgi ve takip başka. Her doktor tanı koyabilir ama hastaya davranışı başka. Her doktor profesör olabilir ama Profesör Ahmet Akgül başka. Her hastanın doktoru vardır ama sizin hastanız olmak bile başka.
Beyefendi, biliyorum babamın ameliyatı çok iyi geçti ama daha taburcu olmadı, belki bu yazı erken ama sonuç nasıl olursa olsun gönlüm çok rahat. Ben sizi tanıdım, Sağolun.
Hastalar bunu istiyor işte. Samimiyet, Dürüstlük, açık olma. Hastalığımız nedir, tedavileri nedir, ameliyattan başka şansımız var mı, tedavi olmazsak sonuç ne olur, tedavi olursak ne olur... Gibi soruların cevaplarını almak ve her an muhatap bir doktor bulmak. Taburcu olduktan sonra bile. Siz de bu var, Sabırla bizi dinliyor, cevaplıyor ve her an Yanınızda olduğunuzu hissettiriyorsunuz. Başka bir doktorda görmedim bunu.
Ben sizi tanıdım ama herkes tanısın istiyorum. Bilgisayar dehasıyım diyemem ama programcıyım, internet uzmanıyım. Tek bir konuda sitemim var. Tamam gazete haberleriniz, TV programlarınız var ama siz gibi iyi hekimler Google ı iyi kullanamıyorsunuz. Bunca mükemmel ameliyat ve tedavileri duyuramıyorsunuz. Niye mi?
Birçok doktor sitesi var internet te. Kimisi randevu ayarlıyor , kimisi şehirlere göre doktorları buluyor, kimi de " en iyi " leri gösteriyor. En iyi doktor kim biliyor musunuz? Hastasına şefkat Gösteren, samimi, o nu dinleyen. Tamam doktorluk zor, çok hasta var ama siz hem profesör hem dekan olmanıza rağmen yapıyorsunuz, onlar niye yapamıyor?
Sizin de hatanız var bu Çağda, bu internet ortamında. En iyi doktor kim diyorsunuz Google , bir Sürü site çıkıyor. Hep aynı isimler her yerde , iyi olmalarından mı, hayır, sitelere reklam ücreti vermekten, profesyonel internet UZMANI çalıştırmaktan veya en ilginç olarak bilgisayarı doktorluktan iyi bilmelerinden.
"En iyi doktor" En başarılı cerrah en iyi cerrah en karizmatik hekim cerrahların hocası hocaların hocası ...bir Sürü arama kelimesi. Sonuç, reklamı veren en iyi oluyor yada işi bilen. İş derken doktorluk değil, cerrahlık değil, internet . Bunlar internet hekimi, sanal hekim.
Sizin ve sizin gibi gerçek doktorların hatası bu işte.yalnızca İstanbul'da İzmir'de Ankara'da değil Anadolu'da Kayseride Bursa'da trabzonda Diyarbakır'da Antalya'da Eskişehir de Antep'te Kıbrıs ta Erzurum'da Mersin'de Edirne'de Van'da Maraş'da Sivas'ta bodrumda samsunda Konya'da nice en iyi damar kalp doktorları var ama isimlerini arasan bile zor bulursun. Onlar o sitelere reklam vermeye bile fırsatları yok. Bu nedenle en iyi doktor, en iyi ameliyat ekibi olan değil, en iyi internet ekibi olan oluyor.
Size en iyi cerrah, en iyi doktor, en iyi kalp cerrahı demek yetmez bence, siz en hasta dostu doktorsunuz.
Nokta kom ile biten tüm doktor sitelerinde siz ve sizin gibiler yani iyi doktorlar Olmalı , reklam için para harcayanlar değil.
En iyi kalp cerrahı değil yalnızca kalbinizin en iyi dostu
Prof. Dr. Ahmet Akgül 10.09.2012 tarinde babama yapmış olduğunuz çok riskli yaşama umudunun az biçildiği hastamızın bypass ameliyatını başarıyla gerçekleştirdiniz.. Ameliyattan sonra da bizden manevi desteğinizi eksik etmediğiniz için de size sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.. Ayrıca internet sitenizden paylamış olduğunuz makaleleri okuyup videolarınızı izledim.. Size ve yetiştirmekte olduğunuz ekibinize başarılar dilerim..
Murat Kartal
HASTAM İLE 7X24 İLGİLENDİ
Kardiovasküler cerrahi servisine kabul edildiği andan itibaren hastam ile 7/24 ilgilenen, çok zor olan ameliyatı başarı ile tamamlayıp hastama yaşam şansı veren Ahmet Bey'e çok teşekkür ederim.
Uzman Doktor Yasemin Tekdöş
ACİL KALP AMELİYATI OLDUĞUMA İNANAMIYORUM
Ben hastanız cafer altın. 15 gün önce yoğun bakıma acil olarak ambulans ile hastanenize gelmişim. Gözlerimi açtığımda serviste idim. Serviste bazı müdaheleden sonra ansızın beni amaliyata almanıza hala sasıyorum cünkü itiraf ediyim ben panik atak birisiyim. Profosyonel bir ameliyatla gözlerimi dünyaya tekrar actım. Size ahmet akgül ve ekibine tesekkurlerimi bir borc bilirim. İstegini dileginizi hak-muhanmed-ali vere tesekkurler.
Cafer Altın
SİZİ HİÇ UNUTMAYACAĞIM
Saygıdeğer, başarılı ve varlığı ile bizlere güven veren Prof. dr. sayın Ahmet Akgül. Bu satırlara başlamak çok zor şuanda yaşadığım duygu yoğunluğunu anlatmak ondan daha zor. Ancak sözün kısası; çok başarılısınız, güven veriyorsunuz varlığınız bizler için inanılmaz güzel. Bu vatanın, bu milletin ve tabiki bizlerin size çok ihtiyacı var. Allah sizden razı olsun. Beni ve benim gibi birçok hastanızı hayata bağladınız. Ben sizi hiç unutmayacağım ve inanın çevremdeki insanlara sizin ne kadar başarılı bir doktor olduğunuzu anlatırken, nekadar şanslı biri olduğumuda unutmuyorum. Başarılarınız daim, Mesleki yaşamınızda yolunuz açık ve aydınlık olsun. Allaha emanet olun.
Saygılarımla.
Kenan Dalkıran
KALP KAPAKÇIĞI AMELİYATI
Ve Nefes Alıyor!!!
Çok şükür.
Bana göre gitmekle kalmanın arasındaki bağdır hayat.
Bazen gülen gözlerle bazen üzgün yaşarız...
Ben genelde gülen gözlerle yaşardım.
Ta ki gülümseme nedenime kalbinde bir bomba var denilene kadar... Artık gülmüyordu gözlerim.
Allah'ım onu bize bağışla, bu sınavda güç ver dualarıyla iç geçiriyordum. Biri var dediler.(Ahmet Baba)
Tanıştık, daha ilk cümlelerde gecesi, gündüzü, uykusu, yemeği, ailesi, heyecanı hastaları olan genç ama taşıdığı sorumlulukla ağır, durgun, dalgın bir adam...
Dinlerken Allah'ım diyeceğimiz müdahaleleri sanki oyuncağını iyi tanıyan çocuk rahatlığıyla anlatan pek de normal olmadığını düşündüğüm bir doktor...
İşini anlatırken o kadar emin ki yaşatıyor, o teslim olma anını...
Işıltılı gözlerle sonuç önce Yaradan'ımıza sonra o değerli ellerinize teslimiz.
Ben yine gülümseyen gözlerle bakıyorum.
Çok şükür...
Hayatı bizim için kaçırıyorsunuz. Dualarımız sizinle.
Büyük ailenize biz de dâhil olmak isteriz.
İyi ki varsınız.
Hatice KUMKUM, Bülent BUTUR (Yaş 32 Bülent BUTUR Kalp Kapakçığı değişti.)
Yukarıdaki gazete haberinin tamamını aşağıda okuyabilirsiniz veya orijinal haberi görmek için TIKLAYABİLİRSİNİZ.
"DÖRT çocuk annesi Hatice Kara ilk kalp krizini 1999’da geçirdi. Yaşadığı yer olan Sivas’ta ve Malatya ile İstanbul’da hastane hastane dolaşmaya başladı.
Anjiyo, balon, stent uygulamaları peşi sıra geldi.
Bir türlü göğsünde hissettiği ağrılar bitmedi. Kısa yürüyüşler bile zor geliyordu. Sırt üstü yatamıyor, ancak oturarak uyuyabiliyordu. Geçtiğimiz martta geçirdiği kalp krizinden sonra yoğun bakım ünitesine alındı. Orada iki kalp krizi daha geçirdi. Hastane dolaşmaktan, anjiyolardan bıktı. “Bütün sosyal hayatım bitmişti. Evden dışarı çıkamıyordum. Her sabah ‘ölecek miyim, kalacak mıyım?’ diye düşünerek uyanıyordum. Sanki göğsümde bir kamyon oturuyordu. Evde yalnız kalamıyordum. Her anjiyo, balon, stent sonrası aynı sıkıntıları yaşıyordum. Artık anjiyo olmak istemiyordum” diye anlatıyor o günleri.
Aldığı ilaçlara rağmen balonla açılan kalp damarlarına yerleştirilen stentler her seferinde yeniden tıkanıyordu. Nihayet televizyondaki bir sağlık programında Bakırköy Sadi Konuk Araştırma ve Eğitim Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Klinik Şefi Doç. Dr. Ahmet Akgül’ü gördü. Divriği’den atlayıp İstanbul’a geldi. Doç. Dr. Akgül, Kara’yı muayene etti. Kalp damarlarındaki 10 stente rağmen ağrı ve yorgunluk şikayetleri devam ediyordu. Doç. Dr. Akgül, “Stentler konduktan sonra verilen kan sulandırıcılara karşı demek ki direnç geliştirmişti. Şeker hastalığının daetkisiyle yeniden tıkanıyordu. Ameliyata karar verdik” diyor.
LİTERATÜRDE ÖRNEĞİ YOK
Kara’nın iki bacağından alınan damarlarla, 4 kalp damarına by-pass yapıldı. Doç. Dr. Akgül, “Stentler damarlara öyle dizilmiş ki, ameliyat yapmak çok zor oldu. Kadın damarları daha ince. Buna şeker hastası olması da eklenince risk artıyordu. Stentlerden birini çıkardık çünkü damarı bağlayacak yer kalmamıştı. Diğerlerine dokunmadık, aralarında kalan boş yerlere yeni damar yollarını bağladık. Stentler böylece devre dışı kaldı. Hastamızın artık kutu kutu kan sulandırıcı ilaç içmesine gerek yok. Literatürü araştırdım, bu kadar çok anjiyo olan hastaya rastlamadım. Guinness Rekorlar Kitabı’na aday olur bence” diyor."